Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM: Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı ile evli olup geçinemediklerini, her konuda anlaşarak boşanmaya karar verdiklerini, protokol düzenlediklerini, protokol gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Taraflar 11/12/2020 tarihli protokol ile anlaştıklarını anlaşmalı olarak boşanmak istediklerini beyan etmişlerdir. DELİLLER:Tarafların nüfus aile kayıt tablosu, dava dosyası....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafakanın kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

    Aynı maddenin son fıkrasına göre"...Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. ", Aynı yasanın 331/1 nci maddesine göre "...Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.". Aynı yasanın 176/4 ve 5 nci madde/fıkralarına göre de"...Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir"....

    Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) Anayasa Mahkemesine yaptığı iptal başvurusunda “4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 176. maddesinin üçüncü fıkrasının, nafaka alacaklısının yoksulluğunun ortadan kalkması halinde nafakanın kaldırılmasını düzenlemesine rağmen, tarafların mali durumlarının değişmesi hâlinde nafakanın artırılması ya da azaltılmasını düzenleyen aynı maddenin itiraz konusu dördüncü fıkrasının, nafaka borçlusunun ekonomik durumunun olumsuz yönde değişmesi halinde, nafakanın tamamen kaldırılmasına olanak tanımadığı gerekçesiyle Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğunu” ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 175/1 ve l76/4. maddelerinin iptalini istediği başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesi 25.06.2009 tarihli ve 2005/ 56 E., 2009/94 K. sayılı kararı ile; “…Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olan yoksulluk nafakasının...

      AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 08/06/2021 NUMARASI : 2020/276 ESAS - 2021/310 KARAR DAVA KONUSU : Nafakanın Kaldırılması KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; Karşıyaka 5....

      İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ ; Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, hükmedilen iştirak nafakasının düşük olduğunu, davalının emekli olduğunu, tek başına yaşadığını, adına kayıtlı taşınmazları olduğunu belirterek, nafakanın aylık 500,00 TL olarak belirlenmesini istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, iştirak nafakasına ilişkindir. İlk derece mahkemesince davacının nafakanın gelecek yıllarda Üfe oranında arttırılmasına ilişkin talebi hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmayıp, nafaka miktarı yönünden fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilerek gerekçede artış talebi hakkında bir açıklamaya yer verilmemesi doğru değil ise de; Üfe artışına ilişkin talep yönünden davacının açık istinaf başvurusu bulunmadığından, bu konu istinaf inceleme sebebi yapılmayarak, yanlışlığa işaret edinilmekle yetinilmiştir....

      Tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma protokolünde çocuk yararına aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, protokol uyarınca nafakanın her yıl %10 oranda arttırıma karar verildiği, dava tarihi olan 2021 senesi için söz konusu bedelin aylık 1.331- TL olduğu, dava dilekçesinde nafakanın 500- TL ye indirilmesi talep edilmiş olmakla, dava değerinin aylık 831- TL yıllık ise (831 x12=) 9972- TL olup kararın verildiği 2022 senesi için kararın kesinlik sınırı içinde olmadığı, bu sebeple mahkemenin 08/11/2022 tarihli ek kararının hatalı olduğu değerlendirilmekle ek kararın kaldırılmasına karar verilerek davacı vekilinin asıl karara yönelik istinaf başvurusu esastan incelemeye alınmıştır....

      Aile Mahkemesinin 2010/190 esas 2011/360 karar sayılı ilamıyla boşandıklarını, protokol hükümleri uyarınca davalı eş lehine aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuk lehine 2.000,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ayrıca davalı adına 500,00 TL ek kredi kartı ödemesi yaptığını, emekli olduğunu, gelirinin azaldığını, yeniden evlendiğini, nafakanın gelirine oranla yüksek kaldığını belirterek; yoksulluk nafakasının 500,00 TL’ye, iştirak nafakasının 1.000,00 TL’ye indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir Davalı, aradan geçen süre içerisinde artış yapılmadığını, dönem dönem nafakanın aksatıldığını, davacının iyi yaşam koşullarına sahip olduğunu, kendisinin ise çalışmadığını, müşterek çocuğun % 99 engelli olduğunu, bakıma muhtaç bulunduğunu, ihtiyaçları için masraf yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir....

        Asliye Hukuk Mahkemesi(Aile) 2006/318 Esas- 2006/325 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, müşterek çocuk lehine 31.12.2007 tarihine kadar 125 TL nafakaya, 01.01.2008 tarihinden itibaren ise nafakanın senelik %20 oranında artırımına karar verildiği, dava tarihi itibariyle nafakanın 458 TL'ye ulaştığı, davacının asgari ücretle çalıştığı, yeniden evlendiği 2 çocuğunun daha olduğu, davalının çalışmadığı, müşterek çocuğun ise lise öğrencisi olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, mahkemece iştirak nafakasından indirim yapılmasına dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş, ancak anlaşmalı boşanma davasında belirlenen yüzdelik şartın kaldırılarak, iştirak nafakasına hükmedilmesi hakkaniyete uygun bulunmamıştır....

          Mahkemece taraflar arasındaki protokol hükümlerinin davacı tarafından yerine getirildiği, çeklerin bedeli alınmadan iade edildiğinin davalı tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının tazminat ile sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle çeklerin bedeli tahsil edilmeden iade olunduğunun kanıtlanamamış olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı hakkındaki icra takibi 02.02.2009 tarihinde başlatılmış olup, borcun tasfiyesine yönelik protokol 30.04.2009 tarihindedir. Bir başka anlatımla protokol öncesi davacı borçlu olup, takibin kötü niyetli olduğundan bahsedilemez. Bu durumda davacının talep ettiği tazminat isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....

            UYAP Entegrasyonu