Mahkemece taraflar arasında imzalanan protokol hükümleri gözetildiğinde, davacının üstlendiği vekalet ücreti ve 615,00 TL çek depo bedelini ödemediği böylece yapılmış olan ödemeyle protokol hükümlerinin tamamen yerine getirilmediğinin saptandığı, benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı bankanın halen davacılardan alacaklı olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davacılar tarafından kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı ... vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 11/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Cevap dilekçesi: Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; davacı ile 2017 yılının Ocak ayında boşandıklarını, 17/01/2017 tarihli protokolde nafaka miktarı ve arttırım hususlarını karşılıklı olarak belirlediklerini, bu günden beri de nafakayı günü gününe ödediğini, nafakanın arttırım hususlarının da bu protokol ile belirlendiğini bu nedenle öncelikle davanın reddini talep ettiğini, oturduğu evin kira olduğunu, kira bedelinin aylık 3000 TL olduğunu, ayrıca 535 TL nafaka ödediğini, dava konusu nafakaya da 1600 TL ödediğini, hali hazırda eşya alımından dolayı ödemekte olduğu kredi olduğunu, ev giderlerinin ve fatura giderlerinin de aylık 2000TL yi aştığını, davacının bahsettiği olumsuz hayat şartlarının kendisini de etkilediğini, yapmış olduğu ödemeler ve giderlerden sonra zaruri ihtiyaçlarına anca yetebildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; boşanma protokolünde nafakanın her yıl tefe tüfe oranına göre artırımına karar verildiğini 2014 ten günümüz 2017 yılına kadar uygun hareket ettiğini ve her yıl artırım yapıp davacı yana nafakayı ödediğini ancak davacı protokol anlaşmasını ihlal ederek %150 oranında artırım talebiyle dava açtığını, kendisinin kamu görevlisi olup 2.800 TL maaş aldığını kira ve diğer gereksinimlerinden sonra kalan paranın 800 TL olduğunu, müşterek çocuğun özel okula yazdırıldığını, özel okula gönderilme konusunda kendisinin rızasının alınmadığını ve bilgisi dışında özel okula gönderilme eylemi gerçekleştirildiğini, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek, haksız ve kötü niyetle açılmış olan bu davanın reddine karar verilmesini yargılama harç ve giderlerinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "Tarafların sosyal ve mali durum araştırmaları yapılmıştır....
Somut olayda; 2012 ve Ek Protokol 2013/1 'in (5.3.14) , (4.3.6) ve (5.3.5.) maddeleri kurum işlemine dayanak kılınarak, davalı tarafından, kurum zararı olarak 4.265,38 TL'nin davacıdan tahsil edileceği, sözleşmenin 3 (üç) ay süreyle feshedileceği ve reçete bedeli olan 1.470,26 TL'nin 5 katı tutarında 7.351,30 TL cezai şartın davacı hakkında uygulanacağı bildirilmiş olup, davacı eczacı tarafından 2012 yılı protokolü (5.3.14) , (4.3.6) ve Ek Protokol 2013/1'in ve (5.3.5.) madde hükümlerinin ihlal edildiği sabittir. Yargılama sırasında davacı 2016 yılı ilgili protokol hükümlerinin hakkında uygulanmasını yazılı olarak talep etmiştir. Her ne kadar, Bölge Adliye Mahkemesince 2016 yılı ilgili protokol hükümleri değerlendirilmiş ve somut olaya uygulanmış olsa da, değerlendirmelerin 1 Ocak 2016 yürürlük tarihli protokol uyarınca yapıldığı, yukarıda açıklanan 1 Nisan 2016 tarihli ilgili protokol hükümlerinin ( (5.3.5.), (6.12.) ) göz ardı edildiği anlaşılmaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde;davacı tarafın protokol kapsamında verilen nafaka ve diğer haklardan kaçınmayı arzuladığını,davalının hissedar olduğu taşınmazlar yönünden davacıya karşı müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil davası açması nedeniyle nafakanın kaldırılmasının yersiz olacağını, davalının boşanma davası sonrasında edinmiş olduğu bir gelir ya da kazanç oluşmadığını, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece;yoksulluk nafakanın aylık 500.00 TL'ye indirilmesine ve özel sağlık sigortası bedelinin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir. Hüküm, taraf vekilleri tarafından,temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2019/140 esas 2019/170 karar sayılı ilâmı ile boşandıklarını, müşterek çocukları Tuğçe Nur ve Umut'un velayetinin kendisine verildiğini, ancak müşterek çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilmediğini, davalının katılımda bulunmadığını, çocukların geçimini sağlamakta güçlük çektiğini, iş bu davanın kabulü ile müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00'er TL iştirak nafakasına hükmedilmesini, hükmedilen nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasını, yargılama giderlerin davalıya yükletilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile anlaşmalı olarak protokol doğrultusunda boşandıklarını, protokol kapsamında kendisine ödeme yaptığını, başkaca dava açmayacağını söylemesine karşın işbu davayı açtığını, kendisinin de maddi durumunun iyi olmadığını, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların protokol düzenleyerek anlaşmalı boşandıklarını, iştirak nafakası belirlenmediğini, ancak davalının çocukların mağdur olmaması için davacıya İstanbul Pendik Çamlık Mahallesinde inşa edilen Helenium Garden isimli sitede 3 adet daire, Yalova Armutlu isimli ilçesinde devremülk verdiğini, nafaka, tazminat, ziynet, mal paylaşımı istemeyeceklerine dair protokol düzenlediklerini, boşanmadan sonra davacının çocuklarına engel olduğunu, davacıya bırakılan dairelerin kira gelirlerinin olduğunu, istenen nafaka miktarlarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Mahkemece; yukarıda anlatılan hususlar doğrultusunda ,tarafların protokol ve dava tarihlerine göre gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alınarak iştirak nafakasının TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine gereğince değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Aile Mahkemesinin 2004/156 E. 2004/284 K. sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını ve protokol çerçevesinde tarafların müşterek çocuklarından Sinemin velayetinin anneye, Gizem'in velayetinin babaya verildiğini, anlaşma protokolü ile M.. B..'...
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında 07.01.2015 tarihli, tek tek belirlenmiş takip dosyalarının “hukuki ve cezai mahiyet ve ödenmeleri” konusunda, davalının alacaklı, davacı ve dava dışı kişilerin borçlu sıfatıyla imzaladıkları protokol yapıldığı, protokol şartlarının gerçekleşmesi halinde tarafların birbirini ibra edeceklerinin kararlaştırıldığı, davaya konu çekin keşide tarihinin bu protokolden önce olduğu, dava konusu çekin protokolde belirtilmediği, davalı tarafça, çek keşide tarihi protokol tarihinden önce olsa da protokol imzalandığında çekin karşılıksız olduğunun bilinmediği ve protokol imzalandıktan sonra, 22.01.2015 tarihinde dava dışı hamil Çallı Pastacılık ... Ltd....