Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların 2009 yılında boşandıklarını, boşanma davasında 500 TL olarak hükmedilen nafakanın 2 kere artışa uğrayarak 650 TL'ye yükseltildiğini, müvekkilinin emekli olması neticesinde gelirinde ciddi anlamda azalma meydana geldiğinden, 2017 yılında nafakanın indirilmesi talebi ile 13. Aile Mahkemesi'ne başvurulduğunu, 13. Aile Mahkemesi'nde 2017/643 Karar 2017/820 Karar sayılı kararı ile reddedilen talep sonucunda İzmir Bölge İdare Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nin 2018/352 Esas 2018/1613 Karar sayılı 28/06/2018 tarihli kararı ile 650 TL olan yoksulluk nafakasının 450TL'ye düşürüldüğünü, bu karar tarihinden itibaren kısa bir süre sonra eldeki davanın açıldığını, bu dönemde davalının gelirlerinde bir artış olmadığı gibi daha önce sahip olduğu evi sattığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir....

Sulh Hukuk Mahkemesince, davanın konusunun boşanma davası sonucunda hükmolunan nafakanın bir kısmının ödenmesi ve ödenen bu kısımla ilgili menfi tespit olduğundan söz edilerek, aile hukukundan ... dava ve işlerin Aile Mahkemesinin görevinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Üsküdar 3. Aile Mahkemesi ise, davacının mükerrer olarak ödediğini iddia ettiği yoksulluk nafakasının iade edilmesine, haciz işleminin kaldırılmasına ilişkin talebi ile ilgili olarak, tarafların evlilik birliktelikleri sona erdiğinden, yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılması ya da indirilmesi hususunda açılmış bir dava bulunmadığından genel hükümlere göre araştırma yapılması ve karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların sair temyiz itirazları yerinde değildir. 1- Davacı temyizi yönünden; 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre; nafakanın artırılması veya kaldırılmasına dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir. Somut olayda, iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren indirilmesine karar vermek gerekirken, kararın kesinleşme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere indirilmesi ... görülmemiştir. 2- Davalı temyizi yönünden yapılan incelemede; davalının ... olan soyadının kısa kararda “...” olarak yanlış yazılması ve yargılama giderinin maddi hata sonucu 18.230,000 TL olarak yazılması ... görülmemiştir....

      Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, davacı kadın ve müşterek çocukların ihtiyaçlarına, müşterek çocukların eğitim giderlerine ve günün ekonomik koşullarına ve davalının belirlenen gelir durumuna göre yoksulluk ve iştirak nafakalarının fazla miktarda indirilmesi, TMK’ nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamış ise de bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davalı tarafın bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 1.fıkrasındaki “ 800 TL yoksulluk nafakasının, dava tarihi olan 11/11/2009’ dan itibaren aylık 400 TL’ ye, ….350’şer TL iştirak nafakalarının da dava tarihi olan 11/ 11/ 2009’ dan itibaren aylık 200’ er TL’ye indirilmesine….” Rakam ve ifadelerinin çıkarılarak yerine “ 800 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 500 TL’ ye, …200’er TL iştirak nafakalarının da aylık 300’er TL’ ye indirilmesine….”...

        indirilmesi gerektiğini, davalının okul masrafı olarak sadece kızları için 6.000,00....

        Aile Mahkemesinin 2010/580 Esas, 2011/35 Karar sayılı ilamı ile TMK'nun 166/3 m.sine göre boşanmalarına, kadın yararına aylık 425 TL yoksulluk nafakasına .... karar verildiği, kararın 25/02/2011 tarihinde kesinleştiği, davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; nafakanın ve nafakanın yıllık artış miktarının düzenli olarak ödendiğini, ancak müvekkilinin emekli olduğunu, şuanda asgari emekli maaşı aldığını, 10 yıldır ödemekte olduğu nafakayı artık ödeme gücünün bulunmadığını, davalının ise nafaka geliri dışında sigortasız olarak çalıştığını belirterek nafakanın kaldırılmasına, aksi kanaat halinde aylık 300 TL'ye indirilmesine karar verilmesini dava ve talep ettiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının bir gün emekli olsa da bu nafakayı ödemesi gerektiğini düşünerek ve bilerek boşanma protokolünü imzaladığını, müvekkilinin yoksulluğunun ortadan kalkmadığını, nafaka dışında düzenli bir gelirinin bulunmadığını, nafakanın kaldırılmasını gerektirecek bir durumun oluşmadığını...

        Dava, yoksulluk nafakasının indirilmesi talebine ilişkindir. TMK'nın 176. maddesine göre; tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde yoksulluk nafakasının artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yasanın bu hükmü gözetildiğinde, nafaka miktarının değiştirilmesi isteklerinin, gelişip değişen şartlar ve hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Davacı, yukarıdaki yasa hükmü gereğince, emekli olması nedeniyle aylık gelirinin düştüğü ve lojmandan çıkarak ev kiraladığı, bu şekilde masraflarının da arttığı ve sosyal ekonomik durumunun geçmişe oranla kötüleştiği iddiasıyla nafakanın indirilmesi talebinde bulunmuştur. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir....

        Aile Mahkemesinin 2015/59 Esas 2016/115 Karar sayılı kararı ile kadın yararına bağlanan ve dava tarihi itibariyle ÜFE artırımı sonucu 733,64 TL'ye ulaşan yoksulluk nafakasının, dava tarihi olan 11/08/2021 tarihi itibariyle aylık 350,00TL'ye indirilmesine, bağlanan nafakanın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Tarsus 2. Aile Mahkemesi'nin 11/01/2022 tarih, 2021/599 Esas 2022/24 Karar sayılı kararının tüm sonuçları ile birlikte ORTADAN KALDIRILMASINA, 6100 sayılı HMK.'nun 353/1- b-2 maddesi gereğince esas hakkında düzeltilerek yeniden karar verilmesi gerektiğinden, a)Davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine, b)Davacının yoksulluk nafakasının indirilmesi talebinin KABULÜ İLE, Tarsus 2....

        Buna göre tarafların sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının ihtiyaçları, nafakanın hükmedilmesi tarihinden iş bu davanın açıldığı tarihe kadar geçen sürede tarafların ekonomik durumlarında olağanüstü bir değişiklik olmadığı gibi paranın alım gücünün düştüğü de dikkate alındığında, yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirecek bir sebebin kanıtlanamadığı, yine mevcut dosya kapsamına göre nafakanın indirilmesine karar verilen miktarın da isabetli olduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte; ilk derece mahkemesince, karar tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yoksulluk nafakasının indirilmesine karar verilmesi isabetli görülmemiş olup, davacının, nafakanın karar tarihinden itibaren indirilmesine ilişkin karara yönelik istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi gereğince kabulü ile nafakanın dava tarihinden itibaren indirilmesine karar vermek gerekmiştir....

        Nafakanın kesinlik sınırının belirlenmesinde hükmedilen nafakanın yıllık nafaka miktarı değerlendirilir. Bu değerlendirme talep edilen her bir nafaka artırımı için ayrı ayrı yapılır. İlk Derece Mahkemesince davalı için ödenen 686,45.TL yardım nafakasının 350,00.TL'ye indirilmesi talebinin reddine karar verilmiştir. Somut olayda davalıya ödenen yardım nafakasının indirilmesi talep edilen yıllık azaltım miktarı 336,45x12=4.037,40.TL olup dolayısıyla bu rakam karar tarihindeki 5.880,00.TL lik kesinlik sınırının altında olduğu için karar istinaf talebinde bulunan davacı yönünden HMK nun 341/4 maddesi gereği kesin niteliktedir. HMK nun 346 maddesi gereğince kesin olan karara karşı istinaf dilekçesi ilk derece mahkemesince reddedilebileceği gibi 352- (1)-b madde gereğince Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf isteminin reddine karar verilebilir....

        UYAP Entegrasyonu