çalışmaya başladığını, evden çalışmanın gelirinin düşmesi anlamına gelmediğini, çocuğun olan giderleri kapsamında dahi aylık 4.000,00 TL'nin yeterli olmadığını, çocuğun şu an ilk okula gittiğine, boşanırken çocuğun orta okul düzeyinde özel okula gideceğini düşünerek bu nafakanın belirlendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Aile Mahkemesinin 2017/75 Esas 2017/156 Karar sayılı ilamı ile kararlaştırılmış olan iştirak nafakasının indirilmesi yönündeki talebin reddine, davalı-karşı davacının iştirak ve yoksulluk nafakasının arttırılması talebine yönelik karşı davasının reddine" karar verilmiştir. Davacı karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; iştirak nafakasının indirilmesi talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, asıl davanın tümden kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; asıl davada yoksulluk nafakasının kaldırılması kararının kaldırılmasına, karşı davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı karşı davalı erkek vekili istinafa cevap dilekçesi ile istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl dava anlaşmalı boşanmada belirlenen yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması/indirilmesi davasıdır. Karşı dava ise yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı davasıdır....
Maddesindeki hakkaniyet ilkesi nazara alındığında; mahkemece, davalı babanın öğrenim gören davacı oğluna ödemesine karar verilen aylık 1000,00 TL yardım nafakası miktarının hakkaniyete uygun olup, nafakanın indirilmesi gerekmediğinden davalı vekilinin nafaka miktarına ilişkin itirazları haklı bulunmamıştır. Hükümde, dava tarihinden karar kesinleşinceye kadar aylık 1.000,00 TL olarak hükmedilen tedbir nafakasının tabii olarak yardım nafakası olduğu anlaşılmaktadır. Dosyadaki yazılara, ilk derece mahkemesi kararının dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalının dosyada tespit edilen sosyal ve ekonomik durumuna göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir husus bulunmadığı anlaşılmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 maddesi gereğince; davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Hukuk Mahkemesinin ....Karar sayılı ilamıyla boşandıkları; sözkonusu karar ile müşterek çocuk 2000 doğumlu ... için aylık 350 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini; iştirak nafakasının kaldırılması veya indirilmesi istemiyle açılan iş bu davanın yaklaşık iki yıl sonra açıldığı, davacının büro elemanı olduğu, aylık 900 TL maaşı olduğu, aylık 350 TL kira ödediği, davalının ise demir ustası olduğu, aylık 1000 TL civarı gelirinin bulunduğu, kira giderinin olmadığı anlaşılmıştır. Buna göre, davacı babanın, boşanma davasından sonra ekonomik durumunda olağanüstü bir değişikliğin olmadığı, müşterek çocuğun artan ihtiyaçları da dikkate alındığında, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Somut olayda, davanın açıldığı tarih itibariyle nafakanın indirilmesi şartları oluşmamıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Her ne kadar davalının önceki karar sonrasında günlük temizlik işlerine gittiği anlaşılmış ise de elde edilen gelirin yoksulluk halinin kaldırılması yada indirilmesini gerektirir nitelik ve miktarda olmadığı, davacı gelirinin de her yıl değişen oranlarda arttığı, böylece başlangıçtaki dengenin de korunduğu, Davacı yan nafakanın kaldırılması yada indirilmesi talebine dayanak olarak hakkında hükmedilen tazminatın icra takibine konulmasını da göstermiş ise de bu tazminatın denetimden de geçerek kesinleşen kararda aynı nafakalarla birlikte değerlendirilerek belirlendiği, sırf maddi tazminatın icra takibine konulmasının aynı kararda hükmedilen nafakanın kaldırılması ya da indirilmesi için geçerli bir sebep olamayacağı, aksi takdirde kadının hak ettiği tazminatın yine kadının hak ettiği nafakadan ödenmesi gibi bir sonucun ortaya çıkacağı, Yine davacı yan sözleşmeli TSK mensubu olunması sebebiyle ücret garantisinin bulunmadığını iddia etmiş ise de sonuçta bu görevin ve gelirin devam ettiği, Vakıa...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakalarının indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü....
Kararın öncesindeki usuli yada maddi hataların bulunduğu, ya da şartların değiştiği gerekçesi ile kesin hükmün sonuçlarını değiştirecek şekilde yeniden deliller değerlendirilip, boşanma kararının 7.5.2009 tarihinde kesinleşmesi ile sona eren aylık 300,00 TL tedbir nafakası ve TMK.176/1 maddesi uyarınca toptan hükmedilen 10.800,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.Kaldı ki yasa da irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın tarafların ekonomik ve sosyal durumunun değişmesi halinde mahkemece değiştirilmesi olanaklı olup, toptan hükmedilen nafaka için yasada indirilmesi ya da kaldırılması yönünde düzenleme de bulunmamaktadır....
Tüm dosya kapsamı, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, nafaka yükümlüsünün gelir durumu nazara alındığında, davacının dava tarihi itibariyle bir dönem işsiz kaldığı sabit olmakla birlikte o dönem işsizlik maaşı alması, işten ayrıldığında tazminat alması ve sonradan da 11.000,00 TL maaş ile işe başlaması gözetildiğinde davacının kısa bir süre işsiz kalmasının nafakanın indirilmesi gerekçesi olmaması gerektiği kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davalının istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Aile Mahkemesi'nin 2015/443 Esas, 2015/1058 Karar sayılı ilamı ile müvekkili yararına aylık 2.500 TL yardım nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede karşı davalının gelirinde bir düşüş olmadığı gibi enflasyon ve döviz kuru sebebiyle gelirinde artış olmasının beklendiğini, nafakanın enflasyon oranları gözetildiğinde artırılması gerektiğini belirterek nafakanın 4.968 TL'ye yükseltilmesine ve tüfe oranında artırılmasına karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile davalı karşı davacı yararına Ankara 6. Aile Mahkemesi'nin 15/07/2015 tarihli, 2015/443 Esas, 2015/1058 Karar sayılı ilamında hükmedilen 2.500 TL yardım nafakasının 2.500 TL artırılarak 5.000 TL'ye yükseltilmesine, belirlenen nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiştir....