İ. 2002 doğumlu müşterek çocuklarının bulunduğunu, tarafların 13/10/2011 tarihinde Boğazlıyan 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/477 Esas, 2011/422 Karar, 02/12/2012 kesinleşme tarihli kararıyla boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin anlaşma protokolü doğrultusunda davalıya verildiğini, davalı lehine 100,00 TL yoksulluk nafakası ile 300,00 TL iştirak nafakası verildiğini, daha sonra davalının 15/10/2012 tarihinde 2012/350 Esas ve 2013/228 Karar sayılı nafakanın artırımı talebinde bulunduğu bu karar ile 150,00 TL yoksulluk nafakası ve 450,00 TL iştirak nafakasına hükmediğini, müvekkilinin sağlık memuru olduğunu ve aldığı maaşının döner sermaye ile birlikte 3.171,04 TL olduğunu ve aylık giderleri toplamının ise 3.150,81 TL tutarında olduğunu bu sebeplerle 600,00 TL olan nafakanın tamamen kaldırılmasını, bu mümkün olmadığı taktirde 300,00 TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; tarafların 07.01.2013 tarihinde boşandıkları,davalı lehine 800 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği görülmüştür. Davalının Kızılkaya Belediye Başkanlığında toplum yararına program dahilinde geçici işçi olarak çalıştığı, aylık 900 TL maaş aldığı,dönem dönem işten çıkarıldığı, sabit ve güvenceli bir işinin olmadığı, davacının ise ..... Bitkisel Ürünler Tic.San.Ltd.Şti.'nin ortağı olduğu anlaşılmıştır. Nafaka alacaklısı kadının, elde ettiği gelirin yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir....
O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK'nun 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince nafaka miktarının makul bir oranda indirilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yoksulluk nafakasından fazla miktarda indirim yapılması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
O halde, mahkemece; nafaka alacaklısı kadının yoksulluğunu ortadan kaldırır şekilde gelir elde edip etmediği ve düzenli gelir getiren bir işinin bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması sonucunda, TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi nazara alınmak suretiyle, gelir durumuna göre nafakanın kaldırılması ve indirilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ; Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalı – birleşen dosya davacısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacı yararına az yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiş olup, bu konu bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca, tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyi, özellikle davalı babanın da ortak çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunduğu gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı da az bulunmuş, bu konu hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, hükmün bu sebeple de bozulmasına karar verilmiştir....
O halde, nafaka alacaklısı kadının yoksulluğunu ortadan kaldırır şekilde gelir elde edip etmediği ve düzenli gelir getiren bir işinin bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması, sonucunda TMK'nın 4. maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi nazara alınmak suretiyle, gerektiğinde nafakanın indirilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davacının sonradan azalan gelir durumuna göre, mahkemece takdir edilen nafaka miktarlarının Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre mahkemece uygun görülecek miktarda indirilmesi gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur. HMK'nın 353/1- b-2 maddesine göre ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir....
Dava dosya içeriğine ve dosyadaki yazılara göre; ilk derece mahkemesinin delil değerlendirmesi ve davanın kısmen kabul kısmen red kararının ve gerekçesinin doğru olduğu, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davalı kadının boşandıktan sonra edindiği taşınmazlar dikkate alındığında yoksulluk nafakasının indirilmesi kararının doğru olduğu ancak davalı kadının düzenli bir işinin ve gelirinin bulunmadığı, davacının da ekonomik ve sosyal durumu dikkate alındığında nafakanın kaldırılması talebinin reddi kararının doğru olduğu anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1- b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Taraf vekillerinin Hatay 3....
GEREKÇE:Dava;iştirak nafakasının indirilmesi,yoksulluk nafakasının kaldırılması taleplerinden ibarettir. HMK'nun 355. maddesi gereğince; istinaf dilekçesinde sayılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Tüm dosya kapsamı ile; TMK 330 ncu maddesine göre"...Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. Nafaka her ay peşin olarak ödenir. Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.", Yine aynı yasanın 331 nci maddesine göre de"...Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili talepleri gibi aylık 2500 euro nafakaya hükmedilmesi ve yıllık artışa karar verilmesi talebi ile, Davalı vekili davanın reddine olmadığı takdirde nafakanın 500 TL ye indirilmesi talebi ile , Hükmü istinaf etmişlerdir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, yardım nafakası talebine ilişkindir. TMK.nun 328/1.maddesine göre ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Aynı yasanın 2. fıkrasına göre ise, Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitim sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 364.maddesine göre; Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür....