Nafakanın kesinlik sınırının belirlenmesinde hükmedilen nafakanın yıllık nafaka fark miktarı değerlendirilir. Davacı aleyhine, reddilen davalı kadının yoksulluk nafakası yıllık fark miktarı 300,00.TLx12=3.600,00.TL, müşterek çocuk 17/03/2011 d.lu Ali Kusay için indirilmesi istenilen aylık 500,00.TL'den aylık 250,00.TL'ye iştirak nafakası yıllık fark miktarı 250,00.TLx12=3.000,00.TL'dir. Dolayısıyla bu rakamlar, karar tarihindeki 5.880,00.TL olan kesinlik sınırının altındadır ve karar istinaf talebinde bulunan davacı taraf yönünden HMK nun 341/4 maddesi gereği kesin niteliktedir. Bu nedenle davacı tarafın, istinaf kanun yoluna başvurma talebinin kesin karara ilişkin olması dikkate alınarak, HMK.'nun 341/4 ve 352- (1)-b maddeleri gereğince reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacının, Mersin 3....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; anlaşmalı olarak boşandıklarını, velayetin anneye bırakıldığını, çocuk için aylık 1.000,00- TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, 2015 yılında hükmedilen 1.000,00- TL nafakanın ekonomik koşullar ve paranın değer kaybetmesi nedeniyle yetersiz kalması sebebiyle iştirak nafakanın artırılması talepli dava açıldığını, Alanya 1. Aile Mahkemesinin 2019/272 E. 2019/625 K. Sayılı kararı ile aylık 150,00 TL artırılmak sureti ile aylık 1.150 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, açılan bu davada iştirak nafakasının indirilmesi için gerekli olan şartların oluşmaması nedeniyle işbu davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması,iştirak nafakasının indirilmesi (asıl dava), nafakanın artırımı (birleşen dava) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-birleşen dava davalısı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı- birleşen davanın davalısı; ... 1.Aile Mahkemesi'nin 2011/116 Esas ve 2013/286 karar sayılı ilamı ile davalı için 300.00 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuklar 2006 doğumlu ...., 2010 doğumlu ...'...
Türk Medeni Kanununun 176/3.maddesinde yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılacağı, 176/4.maddesinde ise tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması yada azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir. Anılan maddede yoksulluğun hukuksal kavramı tanımlanmamış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656 E.-688 K.sayılı kararında yeme, giyinme, barınma, sağlık ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edileceği belirtilmiştir....
O nedenle, işlem temelinin çökmesi veya tarafların mali durumlarının değişmesi irat şeklinde ödenmesine karar verilen nafakanın azaltılmasını gerektirebilir. Ancak sözleşmeyle kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın aradan çok az bir zaman geçtikten sonra indirilmesi isteminde bulunmak, hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arz edebilir. Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü protokolle üstlenen kişinin sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması ya da azaltılması yönünde talepte bulunması da iyi niyet, doğruluk; dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz. Çünkü kendi kusuru ile mali imkanlarını zorlayan tarafın TMK'nın 2. maddesinden yararlanması söz konusu olamaz....
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi, davalı babanın da ortak çocukların bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocukların menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamış, davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davacının indirilmesi talebi reddolunan iştirak nafakası miktarının toplamı (150x12=1.800) 8.000,00 TL kesinlik sınırı altında olduğundan, hüküm kesin niteliktedir. Bu nedenle, davalı ile davacının istinaf kanun yoluna başvurma taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
- TL.ye yükseltilmesini, hükmedilecek nafakanın her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE veya TEFE oranında artırılmasına hükmedilmesini talep etmiştir....
Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakası artırılması/indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar vekili, dava dilekçesi ile; ödenmekte olan 400 USD yoksulluk nafakası ile 200 USD iştirak nafakasının yeterli olmadığını ileri sürerek; yoksulluk nafakasının 500 USD, iştirak nafakasının 400 USD olarak belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, karşı dava dilekçesi ile; davalının boşanma döneminde çalıştığını, şu anda emekli olduğunu, yeniden evlendiğini, aylık gelirinin azaldığını, kirada kaldığını belirterek; nafakanın, eski eş için 200.00 TL'ye, ortak çocuk için 400.00 TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili; müvekkili ile davalının İzmir 2.Aile Mahkemesinin 2012/88 Esas-187 Karar sayılı ilamıyla boşandıklarını ve davalı lehine aylık 300 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, müvekkilinin %40 engelli olup iş akdine de son verildiğini, masraflarını ailesinin karşıladığını bu nedenle nafakanın kaldırılmasına, mümkün olmadığı takdirde nafakanın aylık 100-TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ; aylık 300 TL nafakanın müvekkilinin günlük ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan uzak olduğunu, Ödemiş- Horzum Mahallesinde ailesinden ayrı evde kaldığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı ...'in ekonomik ve sosyal durumunda olağanüstü bir değişiklik olmadığı ve nafakadan başka gelirinin olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....