Ayrıca, madde metninden de anlaşıldığı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmayacaktır. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki, maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D.: Aile Hukuku, C. 2, İstanbul 2019, s. 302). Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır....
Tarafların boşanmalarına karar verilmediğine göre bu tedbir nafakalarının müşterek çocuk için iştirak nafakası, davalı kadın için yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK m. 438/7). SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2. bendinden "...karar kesinleştikten sonra kadın için ödenecek nafakanın yoksulluk, çocuk için ödenecek nafakanın iştirak nafakası olarak devamına" sözcüklerinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, hükmün bu bölümünün düzeltilmiş şekliyle, temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 16.02.2015 (Pzt.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar, velayet, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise, yoksulluk nafakası miktarı, tazminatların ve iştirak nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı- davacı kadın birleşen dava dilekçesinde hiçbir geliri olmadığından boşanma sonucunda aylık 2.000-TL yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir....
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (...07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; davacının emekli olup ,aylık1301.72 TL gelirinin olduğu , davalının ise vefat eden babasından 643.85 TL emekli aylığı aldığı tespit edilmiştir. Nafaka alacaklısı kadının aldığı 643.85 TL ücretin; yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir....
Mahkemece 1-Yoksulluk nafakası arttırılması yönünden açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile daha önce hükmedilen 250 TL yoksuluk nafakasına ilaveten dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 100 TL yoksulluk nafakasının arttırılmasına, 2- İştirak nafakası yönünden açılan davanın kabulü ile dava önce hükmedilen 150 TL iştirak nafakasına ilaveten dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 200 TL iştirak nafakasının arttırılmasına karar verilmiş , hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 350 TL ye yükseltildiğinin ve iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 350 TL'ye yükseltildiğinin hükme eklenmesinin yerel mahkemece düzeltilecek bir eksiklik olmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 23.09.2013 günü oybirliğiyle karar verildi....
Aile Mahkemesi'nin 10/11/2020 tarih, 2019/454 Esas ve 2020/511 Karar sayılı kararında" kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi, müşterek çocuk için takdir edilen iştirak nafakası artış miktarının yetersiz olduğu" yönlerinden istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK.'...
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacı için dava tarihinden başlamak kaydıyla aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla isteğin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakası talebine ilişkindir. TMK.nun 175.maddesi gereğince; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka isteyebilir. Yoksulluk nafakası boşanma davası içerisinde istenebileceği gibi, o dava devam ederken ya da sonuçlandıktan sonra ayrı bir dava ile de istenilebilir. Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır....
Davacı vekilinin yoksulluk nafakasının artırım oranına ilişkin temyiz itirazına gelince; Yoksulluk nafakasının artırım davasında; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde artırım yapılmalıdır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; yoksulluk nafakasının ÜFE verilerine göre hesaplandığı belirtilmiş ise de hesaplama doğru yapılmamıştır. Mahkemenin endeks hesaplama şekli hatalıdır....
SONUÇ:Temyize konu hükmün, yukarıda 2. bentte gösterilen nedenle hüküm fıkrasının 2 nolu bendinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, yerine "dava tarihinden hükmün kesinleşmesine tedbir nafakası, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren ise yoksulluk nafakası olarak aylık 150 TL. nafakanın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine" tümcelerinin yazılmasına hükmün 2 nolu bendinin düzeltilmiş bu şekliyle, temyize konu diğer bölümlerinin yukarıda 1. bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.01.12.2010(Çrş)...