Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Temyiz Sebepleri Davacı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; asıl dava yönünden tarafların boşandığını ve davalı lehine 600,00 USD yoksulluk nafakasının hüküm altına alındığını,davalının evlenmesi sebebiyle yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmasını talep ettiklerini, uyuşmazlığın erkek tarafından kadına ödenen 600,00 USD nafakanın yoksulluk nafakası mı yoksa iştirak nafakası kapsamına girdiği noktasında toplandığını, Aile Hukuku'nda iştirak ve yoksulluk nafakası dışında irat şeklinde ödenen tutarın yoksulluk nafakası olduğunun kabulü gerektiğini, birleşen dava yönünden ise ortak çocuğun tüm masraflarının müvekkili tarafından karşılandığını, davacının nafakayı ödeyemekte zorlandığını, döviz olarak ödenen nafakanın TCMB döviz kuru olan 3,73’e sabitlenerek 3.730....

    Davacı tarafın yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminatın miktarlarına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde ise; Tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı kadının zorunlu ihtiyaçları, tarafların yaşları, evliliğin süresi ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğun anlaşıldığından, davacının yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-2 maddesi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararındaki yoksulluk nafakasına ilişkin bendin kaldırılarak davacı kadın yararına aylık 500 TL yoksulluk nafakası takdirine karar vermek gerekmiştir....

    Mahkemece, yoksulluk nafakasına karar verilen 30.03.2009 tarihinden arttırım davasının açıldığı 30.01.2015 tarihine kadar geçen süre ve yoksulluk nafakasının niteliği gözetilerek, nafakanın TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında arttırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yüksek oranda nafaka artışına karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerekmiştir. Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş;yoksulluk nafakasına karar verilen tarih ile bu dava tarihi arasında geçen süre ve yoksulluk nafakasının niteliği de gözetilmek suretiyle,boşanma neticesinde hüküm altına alınan yoksulluk nafakasında TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artışa hükmetmek olmalıdır....

      O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih (aylık 75 TL olan yoksulluk nafakası, 27.11.2001 tarihinde açılan, 22.06.2004 tarihinde karara bağlanan ve 06.01.2005 tarihinde kesinleşen boşanma davası ile takdir edilmiştir) gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile az miktarda yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiştir....

        Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, boşanma sırasında hükmedilen 30,00 TL yoksulluk nafakasının aylık 300,00 TL’ye ve 30,00 TL iştirak nafakasının aylık 200,00 TL’ye arttırılmasına karar verilmesi istenilmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmü davalı tarafından temyizi üzerine dairemizin 28.11.2011 tarih ve 2011/20462-19009 sayılı ilamı ile boşanma davası sırasında yoksulluk nafakasına hükmedilmediği, hükmedilen nafakanın tedbir nafakası olduğu davadaki istemin artırım davası olmayıp boşanma davası sonrasında boşanmaya dayalı yoksulluk nafakası istemi niteliğinde olduğu gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, mahkemece, bozma ilamına uyulmuş yapılan yargılama sonucunda davacı lehine 200,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiş, hüküm, süresinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.Kural olarak, TMK'nun 175. maddesinde, "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf...

          Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (...07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Dosyanın incelenmesinde; tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmalarına göre; davacının lokantacı olduğu,asgari ücret aldığı, davalının ise ev hanımı olduğu dava tarihinde 959,44 TL yetim aylığı bulunduğu görülmektedir....

            SONUÇ: Yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası yönünden kadın lehine BOZULMASINA, erkeğin tüm, kadının diğer temyiz itirazlarının ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple REDDİ ile hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 397.80 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine, dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 14.12.2022 (Çar.)...

              Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davada; ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı olarak, davacı kadın ve müşterek çocuk için tedbir nafakası istenilmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/801 E-2009/755 K. sayılı ilamı ile aylık toplam 275 TL tedbir nafakası hükmedilerek bağlanan yoksulluk nafakasının davacı için takdiren 250,00 TL, müşterek çocuk için takdiren aylık 100,00 TL iştirak nafakası olmak üzere toplam:350,00 TL'ye çıkartılmasına, dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir....

                Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, kısa kararda davalı kadın lehine 400 TL tedbir nafakası takdiri ile bu nafakanın karar kesinleşince yoksulluk nafakası olarak devamına karar verildiği halde gerekçeli kararda ortak çocuk Kerem lehine 400 TL tedbir nafakası takdiri ile karar kesinleşince bu nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına ve babadan alınıp anneye ödenmesine karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/3. maddesi uyarınca, hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. (HMK m. 298/2) Buna göre, tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak temyiz/kanun yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir....

                  Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi, davalı babanın da ortak çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocuğun menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamış ise de artış miktarının çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına göre yüksek belirlendiği aylık 800,00 TL nafakanın çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine ve ölçülülük ilkesine uygun olduğu kabul edilerek iştirak nafakası 800,00 TL olarak belirlenmiş, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilerek erkeğin istinafının kısmen...

                  UYAP Entegrasyonu