Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...’in yayınladığı... oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında 27.05.2013 tarihinde kesinleşen boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olmamıştır. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın ...’in yayınladığı... oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile olması gerekenden yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

    Davada; 11.11.2008 tarihli kararda tarafların boşanmasına hükmedildiği belirtilerek, önce tedbir olmak üzere, davacı kadın ve müşterek çocuk için 500'er TL yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 350 TL davacıya, 400 TL çocuğa yardım nafakasına hükmedilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Davacı vekilinin bu davadaki talebi, yoksulluk ve iştirak nafakasına ilişkin bulunmaktadır. Boşanmaya ilişkin karar Yargıtay 2. Hukuk Dairesince bozulmuştur. Yoksulluk ve iştirak nafakası boşanmadan sonra hüküm ifade edeceğinden, boşanma davasının sonucu (kesinleşmesi) beklenmeli, bundan sonra taleple ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmelidir. Mahkemece, talep edilen nafakanın niteliği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Bundan ayrı, boşanma davası açılmakla; davacının ayrı yaşama hakkı doğar....

      e aylık 125.00 TL yoksulluk nafakası ödediği anlaşılmaktadır.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayımladığı ÜFE (TEFE) artış oranı nazara alındığında mahkemece takdir edilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır. Mahkemece Medeni Kanunu'nun 4. Maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Aile Mahkemesinin 2014/1036 Esas -2015/444 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, bu karar ile müvekkili lehine aylık 300,00- TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, nafakanın günümüz koşulları dikkate alındığında müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılamadığını, müvekkilinin herhangi bir gelirinin bulunmadığını, anne ve babasının yanında kirada yaşadığını ve babasının emekli maaşı ile geçindiklerini belirterek, müvekkili lehine hükmedilen aylık 300,00- TL yoksulluk nafakasının aylık 1.000,00- TL’ye yükseltilmesine ve belirlenecek nafakanın her yıl ÜFE artış oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Dava, davacı tarafından davalı eşten tedbir nafakası istemine ilişkindir. Nafaka, Yargıtay kararlarında kabul edildiği üzere tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve yardım nafakası olmak üzere dörde ayrılır. Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin kendisi için ve müşterek çocuklar için talep ettiği nafakaya tedbir nafakası denir. TMK.nun 197.maddesine göre evlilik birliği devam etmektele beraber, ayrı yaşamakta haklı olan eşin diğer eşten talep ettiği nafaka tedbir nafakasıdır....

          Aile Mahkemesinin 04/03/2015 tarihli 2013/689 E. ve 2015/172 K. sayılı kararı ile tarafların boşanmalarına, kadın lehine 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına karar verildiği, boşanma yönünden kararın 30/04/2015 tarihinde kesinleştirildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk dairesinin 20/01/2016 tarihli 2015/11489- 2016/1073 E.K sayılı kararı ile yoksulluk nafakası, tazminat, iştirak nafakası ve ziynet alacağı yönünden kararın bozulduğu, bozma sonrası Diyarbakır 1. Aile Mahkemesinin 28/09/2016 tarihli, 2016/648 E. ve 2016/824 K. sayılı kararı ile "kadın lehine aylık 800,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına" karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine 07/11/2018 tarihli Yargıtay 2....

          Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (...07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları)....

            Davacı-davalı kadın bozma sonrası 21.11.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesi ile talep edilen 6.000,00 TL yoksulluk nafakasının 14.000,00 TL arttırılarak aylık 20.000,00 TL yoksulluk nafakasına ve nafakanın her yıl üretici fiyat endeksi (ÜFE) oranında arttırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. II....

              Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik sözkonusu değildir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yoksulluk nafakasının yazılı şekilde yüksek oranda artırılması doğru görülmemiştir....

                Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında ilk derece mahkemesince, tarafların boşanmalarına (TMK m. 166/1), kadın lehine 1500 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 200.000 TL maddi ve 200.000 TL manevi tazminata karar verilmiş, verilen bu karar davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka yönünden istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince davalının yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin hüküm fıkrasının yoksulluk nafakası ile tazminatlara ilişkin bentlerinin kaldırılmasına yerine kadın lehine 36.000,00 TL toptan yoksulluk nafakası ile 100.000 TL maddi ve...

                  UYAP Entegrasyonu