Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Birleşterilen davada ise; davalının boşandıktan sonra bir şirkette çalışmaya başladığı ve yoksulluğun ortadan kalktığı iddia olunarak, nafakanın kaldırılması istenilmiştir. Mahkemece; "TMK'nun 176/3.maddesine göre irat biçimde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakası, nafaka alacaklısının yoksulluğunun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Davacı Gül vekilinin duruşmadaki kabul beyanı ve tanık beyanlarında davacı G..'ün boşandıktan sonra Uzmanlar Tıp Merkezi adlı özel bir işyerinde asgari ücretle çalıştığı ve yoksulluğunun ortadan kalktığı kabul edilmiştir....

    İcra Müdürlüğü'nün 2010/3843 esas sayılı icra takip dosyası ile boşanma ilamına ilişkin maddi - manevi tazminat, iştirak nafakası - yoksulluk nafakası, yargılama gideri, işlemiş faiz ve devam eden yoksulluk - iştirak nafakalarına ilişkin takip talebinde bulunduğu, davacı kadının icra takip dosyasına vermiş olduğu 24/04/2017 tarihli dilekçe ile bu dosyaya ilişkin tüm alacağını haricen tahsil ettiğini, dosya harcının ödenerek dosyanın infazını talep ettiği, ayrıca kendine ait olan nafakadan feragat ettiğini, çocuğunun nafakasının ise banka hesabına yatırılacağını belirttiği, davacı kadının söz konusu dilekçe ile kendisi için verilen yoksulluk nafakası alacağından ileriye yönelik olarak feragat ettiği anlaşıldığından yoksulluk nafakası artırım talebinin reddine ilişkin yerel mahkeme kararının doğru ve yerinde olduğundan davacı kadın vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

    Aynı şekilde, 176/4.maddesinde de; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın, tarafların mali durumunun değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde artırılıp azaltılabileceği kabul edilmiştir. Yoksulluğun ortadan kalkması halinde ise, mahkeme kararı ile nafakanın kaldırılabileceği öngörülmüştür. (TMK. md.176/3) Somut olayda; taraflar, 20.05.2009 tarihli kararla boşanmışlar ve davacı lehine 100 TL yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Davacı ev hanımı olup, almış olduğu nafaka dışında hiçbir geliri bulunmamaktadır. Davacının içinde bulunduğu sosyo ekonomik durum itibariyle, nafakanın en azından Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre, ÜFE oranında artırılması gerekmektedir....

      Bir başkasıyla birlikte yaşayan kadının yoksulluk nafakası talebi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup dürüstlük kuralına da aykırıdır (MK. md.2). Bu sebeple hükmün yoksulluk nafakası yönünden bozulması gerektiğin düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....

        Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını veya indirilmesini istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (...07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları)....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile, Konya 3.Aile Mahkemesinin 2014/403 Esas, 2014/634 karar sayılı ilamı ile davacı kadın için hükmedilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 200,00 TL arttırılarak aylık 450,00 TL’ye yükseltilmesine, hükmedilen nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Karar davacı vekili tarafından artış miktarına ve lehe hükmedilen ücret-i vekaletin noksan belirlenmesine yönelik olarak istinaf edilmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, yoksulluk nafakasının arttırımı davasıdır....

          Mahkemece; hükümde "karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına’’ ibaresinin kullanılmış olması doğru görülmemiştir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir....

            Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, dava tarihinden itibaren müşterek çocuk için aylık 500,00 TL nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aynı miktar nafakanın karar kesinleşinceye kadar tedbir, kararın kesinleşmesini müteakip iştirak nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine; dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı için aylık 700,00 TL nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aynı miktar nafakanın karar kesinleşinceye kadar tedbir nafakası, kararın kesinleşmesini müteakip yoksulluk nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş,hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. ./.....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm tazminatlar,nafakalar ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bent dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı yararına boşanma kararının kesinleşmesinden sonra hükmedilen nafakanın "yoksulluk nafakası" olduğu halde "yardım nafakası" olarak yazılması ve davalı yararına hükmedilen nafakanın hükümde "davacı" olarak yazılması doğru değildir. Ancak bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7.maddesi uyarınca bu yönlerin düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı (kadın) tarafından yoksulluk ve iştirak nafakalarının miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı (kadın) yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre velayeti davacı (kadın)'a verilen müşterek çocuk 01.07.1998 doğumlu ...'nın ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır....

                  UYAP Entegrasyonu