Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TMK'nın 331. maddesi gereğince durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Yasada nafakanın yeniden belirlenebilmesi için belli bir zamanın geçmesi aranmamıştır. Buna göre mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı zorunlu kılması gerekmektedir. Artırım davasında; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır. Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. ./......

    Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar ... 2.Aile Mahkemesinin 2010/280 Esas 2011/992 Karar sayılı 19.11.2013 tarihinde kesinleşen ilamı ile boşanmışlar, eldeki artırım davası 05.05.2014 tarihinde açılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süre, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır....

      Nafaka takdirinde, davacı-karşı davalının isteminin önlem nafakası olması ve eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesinin ayrı yaşama halinde de korunması gerektiği düşünüldüğünde, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davacı-karşı davalının tespit edilen mevcut gelir durumuna göre mahkemece davalı-karşı kadın ve çocuklar yararına takdir edilen nafaka miktarı, TMK'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre az bulunmuştur....

      Her ne kadar Mahkemece, davacının talebi yoksulluk nafakası hukuki nitelendirilmesi yapılarak hüküm tesisi cihetine gidilmiş ise de; dava niteliği itibari ile yardım nafakası talebine ilişkindir. Nitekim yoksulluk nafakası TMK.nun 175.maddesinde düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye göre “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer tarafın mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca eşler birbirlerinden yoksulluk nafakası talebinde bulunabilmektedirler. TMK'nın 364/1 maddesi gereğince; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. .../......

        DAVA KONUSU : Nafaka (Önlem Nafakası) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kadın ve müşterek çocuklar yararına 1000'er TL tedbir nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP VE KARŞI DAVA: Davalı karşı davacı cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların boşanmalarına, nafaka istemlerinin reddinin kabulüne karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. DELİLLER:Tarafların nüfus aile kayıt tablosu, tanık beyanları, yaptırılan zabıta araştırmaları ve dava dosyası....

        iadesiyle, nafakanın kaldırılmasını, bu talep yerinde görülmezse nafakanın aylık 5.000,00 TL'ye indirilmesini talep etmiştir....

          Dava; yardım nafakası istemine ilişkindir. Temyize konu uyuşmazlık; mahkemece takdir edilen aylık 125,00 TL nafakanın, davacının ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek miktarda olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Kural olarak; anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdür. (TMK m. 328/2) Diğer taraftan; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK m.364) Eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Bu bağlamda belirlenecek nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olması gerekir....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava iştirak ve önlem nafakası istemine ilişkindir. İştirak nafakasına konu çocuklar Yiğit ve Aslan tarafların evlilik dışı ilişkisinden dünyaya gelmiş, davalı baba tarafından tanınmakla çocuklarla baba arasında nesep ilişkisi kurulmuştur. Davacı kadının kendisi lehine istediği nafaka ilk derece mahkemesince reddedilmiş, ret kararı istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul çağında ise okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir....

            (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dilekçesi ile; Tarafların 03.03.2009 tarihli kararla boşandıklarını, davacı müvekkili lehine aylık 200 TL yoksulluk nafakası bağlandığını; ancak, bu nafaka miktarının günün ekonomik koşullarına göre müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılayamadığını ileri sürerek; yoksulluk nafakası miktarının artırılarak aylık 500 TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dul-yetim aylığı aldığını, aldığı 200 TL nafaka ile birlikte durumunun, müvekkilinden daha iyi olduğunu belirterek; haksız ve kötü niyetli açılmış olan davanın reddini istemiştir....

              Nafaka davalarında reddedilen kısım için avukatlık ücretine hükmedilemez." hükmünü içermektedir. Diğer taraftan; nafaka davalarında miktarı takdir hakime aittir. Bu nedenle iki tarafında kısmen haklı çıkması halinde yargılama giderlerinin taraflar arasında paylaştırılacağına ilişkin HMK'nun 326/2 maddesi hükmü nafaka davalarında uygulanmaz. Yapılan bu açıklamalar ışığında yerleşen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin uygulamasına göre; nafaka yükümlüsüne göre ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklısı tarafından açılan nafaka bağlanması veya bağlanan nafakanın değişen şartlar nedeniyle artırılması istemli davaların kısmen kabul edilmesi halinde, yargılama giderlerinin (ve bu giderlere dahil olan vekalet ücretinin) davalı tarafa yükletileceği, ayrıca davanın reddedilen kısmı nedeniyle davalı lehine yargılama giderine (ve vekalet ücretine ) hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu