, aylık düzenli gelirinin olduğunu, davalının bu gelirinin Argıthanı gibi küçük bir ilçede yaşamak için yeterli olduğunu, davalının bakmak ile yükümlü olduğu başka birinin olmadığını, davalının babasından kalan evde ikamet ettiğini bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilerek davalı lehine hükmedilen nafakanın kaldırılmasına, iş bu nafakanın kaldırılması talebinin kabul görmemesi halinde yoksulluk nafakasını düşürülmesine karar verilmesini, tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir....
Nafaka alacaklısı kadının aldığı ücretin, yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Ayrıca sırf davalı prim borcunu yatırmadığı için mevcut nafakanın kaldırılması da isabetli değildir. O halde, mahkemece; davalı tarafından muhtemel emekli maaşı alındığında, şu anda aldığı yetim aylığının kesilip kesilmeyeceği araştırılmalı, ortaya çıkacak aylık gelir durumunun, yukarıda Hukuk Genel Kurulu Kararı'nda ifade edildiği üzere asgari ücret seviyesinin altında kalıp kalmayacağı belirlenmeli, sonucuna göre hüküm kurulmalıdır....
Bu nedenle ilk derece mahkemesince davacı-karşı davalı kadının nafakanın arttrılmasına yönelik talebinin reddine, kadın yararına hükmedilen nafakanın karşı dava tarihinden itibaren kaldırılmasına yönelik verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacı-karşı davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. ./.. -2- Somut olayda; taraflar ...Mahkemesinin 09.03.2011 tarihinde kesinleşen 2007/72 E. 2009/146 K. sayılı ilamı ile boşanmışlar, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 175 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası ise 31.03.2015 tarihinde açılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süre, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen artış miktarı fazladır....
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar Bakırköy 2. Aile Mahkemesinin 14.12.2014 tarih ve 2003/1123 E. 2004/1563 K. sayılı ilamı ile boşanmışlar, boşanma ilamı 26.05.2005 tarihinde kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 100 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası ise 06.02.2014 tarihinde açılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süre, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen artış miktarı fazladır....
Aile Mahkemesinin 2019/643 Esas sayılı dosyasında nafakanın kaldırılması/indirilmesi davası açtığını, mahkemece nafakanın aylık 1.000,00 TL'ye indirilmesine karar verildiğini, davalının bu süreçte avukatlık stajını bitirip avukatlık mesleğine de başladığını, davacının ise 2019 yılı sonunda emekli olduğunu ve gelirinin azaldığını belirterek tedbiren nafaka ödemelerinin durdurulmasına, davalının mezun olup avukatlık stajını bitirerek avukat olması nedeniyle yardım nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın nafakanın kaldırılması talepli üç defa dava açtığını, dava dilekçesinde bahsedilen Küçükçekmece 7. Aile Mahkemesinin 2019/643 Esas sayılı dosyasının halen istinaf incelemesinde olduğunu, daha öncede 1. Aile Mahkemesinin 2017/440 Esas, yine 1....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası DİE’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: " Davanın KISMEN KABULÜNE; Müşterek çocuk Sultan dava tarihi itibariyle reşit olduğundan ve lehine hükmedilen nafaka reşit olmasıyla kendiliğinden kalkmış sayıldığından talep hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Müşterek çocuk Nurunnisa yönünden davanın KABULÜNE, müşterek çocuğun davacı baba yanında kaldığı anlaşılmakla lehine hükmedilen nafakanın dava tarihinden itibaren KALDIRILMASINA, Müşterek çocuk Ömer Faruk yönünden nafakanın kaldırılması talebinin REDDİNE, çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince davacının nafakaların Türk parası olarak belirlenmesi talebi de gözetilerek çocuk lehine hükmedilen nafakanın AZALTILMASINA ve aylık 1.500,00 TL iştirak nafakası olarak BELİRLENMESİNE, bu şekilde DEVAMINA, davacı babadan alınarak velayeten davalıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, "karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı; hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur....
Bu doğrultuda, yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası, TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda tarafların 22.10.2012 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları ve davacı lehine 600 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, eldeki davanın 03.06.2014 tarihinde açıldığı, davacının 1100 TL emekli maaşı aldığı, 2100 TL kira ödediği, davalının (k.davacı) 1500 TL emekli maaşı aldığı, birlikte yaşadığı şahsın evinde kira ödemeden oturduğu, 1 dairesinin bulunduğu anlaşılmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; "Davacının aylık gelir durumuna göre değerlendirildiğinde, davalının babasından dolayı aldığı emekli aylığı ve aldığı nafaka miktarı toplamının, davalıyı yoksulluktan kurtaracak nitelikte bulunmadığı, bunun yanı sıra tarafların 32 yıl boyunca evli kaldıkları ve davalının boşandığı tarihteki yaşı itibariyle çalışarak hayatını aynı şekilde idame ettirmesinin zorluğu, günümüz sosyal ve ekonomik koşulları içerisinde davalının yoksulluktan kurtulmadığının kabulü ile hükmedilmiş nafakanın kaldırılması koşullarının oluşmadığının kabulü gerekir. Davalı her ne kadar kredi borçları bulunduğunu ve yeni bir aile kurması sebebiyle nafakanın kaldırılmasını da talep etmiş ise de davalının nafaka ödeme yükümlülüğü içerisindeyken bilerek kendini borçlandırıcı eylemlerde bulunmasının nafakanın kaldırılması sebebi de olamayacağı kabul edilmiştir....