Ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten önce de, sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebilir. Zira nafaka, velayet hakkı kendisine verilen eşe çocuğun bakım ve eğitimine harcaması için verilmiştir ve onun tarafından istenilmesinde usul ve yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır. TMK'nun 328. maddesine göre de, babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Küçük reşit olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona erer....
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; ... Ale Mahkemesi'nin 2014/151 Esas dosyası ile davalı koca tarafından davacı aleyhine yoksululk nafakasının kaldırılması talep edildiği, mahkemece 15.05.2014 tarihinde yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verildiği, kararın 25.06.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu durumda kesinleşen mahkeme kararı ile yoksululk nafakası kaldırılmış olduğundan mahkemece yoksululk nafakası talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde nafakanın artırılmasına karar verilmesi doğru değildir....
Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. (329/1 maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. (330/1 maddesi) TMK'nın 331 maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Küçüğün nafaka ihtiyacı tarafların iradesine tabi kılınmamıştır. Dolayısıyla anlaşmalı boşanma davası sırasında iştirak nafakası istenmemiş olsa bile sonradan bu istem dava konusu yapılabilir. Velayetin eşlerden birine verilmiş olması diğer eşin bakım borcunu ortadan kaldırmadığı gibi ana ve babanın bakım borcu çocuklar ergin oluncaya kadar devam eder. Bu hususu hakim görevi gereği kendiliğinden dikkate almalıdır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesi tarafından "Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, alacaklı Habibe Doğru tarafından borçlu T1 hakkında takip başlatıldığı, şikayet konusunun, alacaklının yoksulluk nafaka alacağını bulunmadığının tespiti ile nafaka borcu için emekli maaşına konulan haczin kaldırılmasına ilişkin olduğu görülmüştür. Alınan bilirkişi raporu ile dava tarihi olan 16/08/2021 tarihi itibariyle davacının müşterek çocuklar için 5.386,07TL nafaka borcu olduğu, yoksulluk nafakası borcu olmadığı, davalı alacaklının yalnızca nafaka alacakları için davacı borçlunun emekli maaşına haciz konulması talebi bulunduğundan 5.386,07TL nafaka borcu bittiğinde emekli maaşındaki haczin kaldırılmasının gerektiği, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde dosya borcunun 80.000,00TL sine kadar aylık 1.000,00TL emekli maaş haczinin devam edeceği belirtilmiştir....
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlâki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir. Dolayısıyla boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacını taşıyan yoksulluk nafakası, hiçbir surette nafaka yükümlüsüne yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmamalıdır. 18....
Buna göre; tedbir nafakası, MK mad.169’da ve mad. 197’de düzenlenmiştir. Bu maddeler, nafaka, boşanma ve ayrılık davası açılmadan önceki dönemde evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin taraflarca yerine getirilmemesi, birlikte yaşamaya ara verilmesi halinde ve boşanma ve ayrılık davası açılması sırasında, hak sahibinin mali yönden desteklenmesi suretiyle evlilik birliğini kurtarmak amacıyla öngörülmüştür. Her iki madde arasındaki farka gelince; Türk Medeni Kanunun 169. maddesi uyarınca takdir edilen tedbir nafakası, açılan boşanma davası kapsamında alınan geçici nitelikteki bir önlem olarak hakim tarafından yargılama sırasında kaldırılmadığı takdirde boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesi ile sona erer. Oysa Türk Medeni Kanununu 197. maddesi uyarınca talep edilen nafaka bağımsız bir talep ve bağımsız bir davanın konusu olarak, eşlerin ayrı yaşama durumunun devamı süresince geçerli olur....
Davalı cevap dilekçesinde; davacı ile anlaşmalı boşandıklarını, davacının kusurlu olduğunu bildiği için nafaka talep etmediğini, kusurlu olan tarafın nafaka talep etme hakkı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
Ancak, bu durum bir eksiklik olmayıp nafaka hukukunun mahiyeti gereği nafaka miktarının tespitinde ve uyarlanmasında dikkate alınacak ölçütleri belirleme faaliyeti bilinçli olarak yargıya bırakılmıştır. Her ne kadar, mehaz kanun İsviçre Medeni Kanunu söz konusu ölçütlere yer vermiş olsa da esasen İsviçre hukukunda da nafaka miktarına ilişkin tespit ve uyarlamalar İsviçre Federal Mahkemesi'nin kararlarıyla şekillenmektedir. (Kocabaş, Gediz: Evlilik Sonrası Dayanışma İlkesi ve Bu İlkenin Sınırı Olarak Clean Break İlkesi Doğrultusunda Yoksulluk Nafakasını Belirleyici Ölçütler, MÜHF – HAD, C. 19, S. 1) Bu doğrultuda yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ve müşterek çocuğun ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayımladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
(YHGK 11.4.2007, E. 2007/12-179, K. 2007/198), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991) Buna göre, davacı dava dilekçesinde; kendisi için 150,00 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocukların her biri için 150 şer TL iştirak nafakasının davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece hükmün 1 numaralı bendinde yardım nafakası şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece, talep yardım nafakası olarak isimlendirilmiştir. Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, tedbir nafakasının tahsiline ilişkindir. Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; davanın tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi gerekirken, yardım nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması kabul şekli bakımından doğru görülmemiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 31/03/2023 NUMARASI : 2022/530 ESAS 2023/287 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Katılım Nafakası) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı erkek dava dilekçesinde özetle;davalı ile Karaman 1.Aile Mahkemesinin 2011/622 Esas sayılı boşanma davası ile boşandıklarını, müşterek çocuğun davalıya verildiğini, müşterek çocuk için aylık 125 TL iştirak nafakası verildiği, davalı yanın velayet yükümlülüğü ihlali nedeniyle Karaman 2....