Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece nüfus idaresine yazılan yazı cevabında “...” isimli kişinin anne baba adı, nüfusa kayıtlı olduğu hanenin olmaması sebebiyle kaydının bulunamadığı” bildirildiğine göre, mahkemece yapılacak iş, ...’e ait nüfus bilgilerinin araştırılmasından ibarettir. Bu bağlamda, ...’nin ... nüfusuna kayıtlı olduğu, anne adı hanesinde “...” ismi bulunduğu, anne ve babasının resmi olmayan birlikteliklerinden doğduğunun iddia edilmiştir....

    Aynı Kanun'un 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddesi uyarınca ''Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir''. Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi, "nüfus kayıtlarının düzeltilmesi'’ davalarının konusunu oluşturur. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” dir. Bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. Nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi tanık dahil her türlü kanıta başvurulabilir....

    Mahallesi Cilt No:6, Hane No: 103'de nüfusa kayıtlı olup adı geçenin nüfus kaydının bekar olarak 01.02.1944 tarihinde ölüm sebebi ile kapatıldığı, dosya içerisinde bulunan evrak fotokopilerinden bu kişinin yaşadığına dair idareye ve Mahkemeye müracaatlarının olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece baba olduğu ileri sürülen ...'ın mevcut nüfus kaydına göre henüz bir yaşında öldüğü, dolayısı ile 1979 doğumlu olan davacının 1944 tarihinde vefat eden birisinin çocuğu olamayacağı, bu sebeple ...'ın ölümüne dair ölüm tutanağı, bu kişinin yaşadığına dair İdare ve Mahkemeye var ise müracaatlar bunların akıbeti araştırılıp çelişkiler giderilmeden ve iddia ile ilgili davacı ile baba olduğu ileri sürülen ...'in kardeşleri arasında DNA incelemesi yaptırılmaksızın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. SONUÇ: Davalı ......

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacının nüfus kütüğüne kayıtlı ... ve ...'in annesi olmadığını ileri sürerek anne ismi olarak nüfus kaydında yazılı ... isminin iptalini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının davalı ... ile resmen evlenip boşandığını, bu evliliğinden herhangi bir çocuğu dünyaya gelmemesine rağmen ...'in daha önce resmi nikah yapmadan yaşadığı bir kadından olan ... ile ... adındaki çocuklarını boşadığı eşi davacı ... doğurmuş gibi nüfusa kayıt ve tescil ettirdiğini ileri sürerek bu yanlışlığın düzeltilmesini, her iki çocuğun nüfus kütüğünde ... olan anne adlarının silinmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne, ... ile ...'in ...'...

        belirtilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun, konuyla ilgili, “Ölüm ve Gaiplik” başlığı altında düzenlenen 31. maddesinin 4. bendinde “Ölenin kaydı yok ise yapılacak soruşturma sonunda Türk vatandaşlığı ve ailesi tespit edildiği takdirde doğum tutanağı düzenlenerek aile kütüğüne önce doğum, sonra ölüm olayı işlenir” hükmü öngörülmüştür. Yine, Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinde; “Aile kütüğünde kaydı olmayan kişinin ölümüne ilişkin tutanaklar resmî veya özel sağlık kurumları veya kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarına dayanılarak düzenlenmişse nüfus müdürlüğünce kabul edilip işleme alınır. Ölüm tutanaklarında yer alan bilgilere göre aile kütüğünde kaydı bulunmayan kişiler, vatandaşlık durumu düzgün olmayan kişiler kütüğüne kayıt edilerek hakkında yaptırılacak soruşturma ile Türk vatandaşı olup olmadıkları araştırılır....

        Dosya içerisindeki nüfus kayıtlarına göre; davacı ...'nın merkez, ... Mahallesi, Cilt 80, Hane 20'de ... TC no'su ile nüfusa kayıtlı ... ve ...'dan olma 22.04.1968 doğumlu olduğu sabittir. Düzeltilmesi istenen taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarında ise malikin merkez, ... Mahallesi, Cilt 80, sayfa 21'de ... TC no'su ile nüfusa kayıtlı ... oğlu ... olduğu yazılıdır. Görülüyor ki, davacı ile tapu maliki görünen kişinin vatandaşlık numarası farklıdır. Tapuda malik olarak geçen şahsın nüfusta kayıtlı olup olmadığı, böyle bir şahsın bulunup bulunmadığı kayden araştırılmamıştır. Eğer tapu maliki var ise uyuşmazlığın tapu kaydında düzeltme yolu ile değil, bu şahsa karşı açılacak tapu iptali ve tescili davası ile çözüleceği düşünülmeden eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....

          den olma 01.06.1990 doğumlu olarak nüfusa tescil edildikten sonra aynı kişinin bu defa ... ve ...'den olma 01.03.1991 doğumlu olarak nüfusa tescil edildiğinden mükerrer olduğu ileri sürülerek ikinci kaydın iptali ile nüfus olaylarının ilk kayda aktarılması istenmiş; mahkemece, kaydın mükerrer olduğu hususunda tam bir kanaat oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, aynı kişinin mükerrer olarak nüfusa kaydedildiği iddiasına dayalı mükerrer kaydın iptali ile nüfus olaylarının gerçek kayda aktarılması istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 7. maddesine göre, resmi sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, herhangi bir şekle bağlı değildir....

            Öte yandan Türk Medeni Kanunu'nun 36/1. maddesinde, kişisel durumun bu amaçla tutulan resmi sicille belirleneceği; aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddelerinde de, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemeyeceği ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhlerin konulamayacağı, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hataların nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltileceği hükme bağlanmıştır. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının "düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir. Nüfus kütüklerindeki “doğru olmayan kayıtların” düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur....

              Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddesi uyarınca ''Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.'' Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların değiştirilmesi ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesi anlaşılır. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne tescil edilmiş, kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur....

              Somut olay yukarıda açıklanan Kanun hükümleri ve ilkeler doğrultusunda değerlendirildiğinde, davacının dedesinin kız kardeşi olduğu iddia edilen Hereç'in nüfus kaydının bulunmadığı ve nüfusa kaydedilmesi için eldeki davayı açtığı, buna göre nüfusa kaydedilmesi ve tescil edilerek nüfus kütüğüne geçirilmesinin Nüfus İdaresine verilmiş idari bir görev olup talebin idari nitelikte olduğu, anılan husus dava şartı niteliğinde olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 114., 115. maddeleri uyarınca öncelikle incelenip karara bağlanması gerektiği kuşkusuzdur. Bu nedenle yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır....

              UYAP Entegrasyonu