Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aynı kanunun "Tanıma" başlıklı madde 58 'de "Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz." şeklinde düzenlenmiştir. Taraflara ait aile nüfus kayıt tablosu incelenmiş, tarafların 20/03/1997 tarihinde evlendikleri, New Jersey Eyalet Mahkemesinin 03/11/2014 tarihinde kesinleşen FM-03- 963- 14 sayılı kararı ile boşandıkları, boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme kararının mahkememizin 2015/39 Esas, 2015/419 Karar sayılı kararı ile tanındığı ve tanıma kararının 29/03/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Davacı tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme kararının eki olan ve boşanmanın mali sonuçlarının yer aldığı karar eki protokolün tenfizini talep etmiştir....

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/11/2022 NUMARASI : 2022/483 2022/523 DAVA KONUSU : Nüfus (Diğer Kayıtların Düzeltilmesi İstemli) KARAR : GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 28/11/2022 tarihinde sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı ve davalı arasında imam nikahı kıyıldığını, davacının nikahtan kısa bir süre sonra memleketi Siirtten ayrılıp İstanbula geldiğini, arada geçen süre zarfında davalı Zehra Çakır'ın hamile kaldığını ve 15/05/2006'da davalı T3 dünyaya geldiğini, aralarında resmi evlilik olmadığı için davalı T3 soyadı anne Zehra Çakır'ın soyadı olarak nüfus kayıtlarına geçtiğini, davacının resmi kayıtlarda ismi her ne kadar Erkan olarak geçse de memleketinde Hakan olarak bilindiğini, davalı Zehra Çakır'ın imam nikahından ötürü T3 nüfus kaydına baba adı olarak Hakan yazdırdığını, davalı T3 nüfus kaydında baba adının T1 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davaya bakan Bakırköy 8....

Bankası ve Halkbank'taki hesaplarının uzun yıllardır işlem görmemesi nedeniyle zamanaşımına uğrama ihtimali olduğunu ileri sürerek yabancı mahkeme kararının Türkiye'de tanınması ve tenfizini istemiş; Mahkemece, Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine dahil bir konuda, yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine karar verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 2675 sayılı ...'nın yürürlükten kaldırılmasından sonra 12.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5718 sayılı ...'nın yabancı mahkemece verilen ilamların tanınmasına ilişkin 58.maddesi, ''Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir....

    Bu nedenle talep, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olduğundan, görevli mahkeme 4787 SK'nın 4. maddesi gereğince Aile Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesidir (Y. 2. HD'nin 27/12/2021 tarih ve 2021/6024- 1010 E ve K, 17/01/2022 tarih ve 2021/6067 E ve 2022/58 K, Y. 8. HD'nin 08/03/2018 tarih ve 2017/6915 E ve 2018/8526 K sayılı kararları ile yerleşik diğer içtihatlar). O halde, eldeki davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olmasına rağmen, Aile Mahkemesi sıfatı ile yargılamaya devam olunarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 3- Türk vatandaşı olan kişi ile yabancı ülke vatandaşı olan kişi arasında illiyet (soybağı) kurulması gereken hallerde ikili bir ayrıma gidilmelidir....

    Bu düzenleme, Türk tenfiz hukukunda, kamu düzeni kavramının izin verdiği ölçüde, yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi lehine bir eğilimin bulunduğunu göstermektedir. Doktrinde de bu konuda hakime yardımcı olması bakımından bazı kriterler verilmiştir. Buna göre örneğin Türk tenfiz hakimi “kural olarak” yabancı mahkeme kararının doğruluğunu inceleyemez (revision au fond yasağı). Zira aksinin kabulü, aynı davanın Türk mahkemesinde tekrar görülmesi ve yeni bir Türk mahkemesi kararının ortaya çıkması sonucunu doğurur. Ancak örneğin Türk hukukunun vazgeçilmez kabul ettiği temel prensiplerini ihlal eden veya milletlerarası alanda geçerli olan ortak ilkelere aykırı bulunan yabancı mahkeme kararları tenfiz edilemez. Tenfiz hakimi takdir hakkını kullanırken, her somut olayın kendine mahsus özelliklerini de dikkate almalıdır. O halde dava konusu uyuşmazlık yönünden de somut olayın özelliklerine göre bir inceleme ve değerlendirme yapılmalıdır....

      Zira “kural olarak” her mahkeme kendi usul hükümlerini uygular ve yabancı mahkemenin uyguladığı usulün Türk usul hukukundan farklı olması, Türk kamu düzeninin müdahalesi için tek başına yeterli sebep oluşturmaz. Aynı ilkeler yabancı mahkemece uygulanan ispat hukuku açısından da geçerlidir. Somut uyuşmazlıkta incelenmesi gereken diğer bir konu da, benzer olaylarda Türkiye’de açılan davaların, TTK.’nun 329/1. ve 405/2. maddelerinde düzenlenen, anonim şirketlerin kendi hisselerini temellük edemeyecekleri ve pay sahiplerinin sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyecekleri ilkeleri gereği reddedilmesine rağmen, aynı şartlardaki ortaklarca yabancı mahkemelerde açılan davaların kabul edilmesinin ve alınan farklı yöndeki bu yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de tenfizinin, Türk kamu düzenine aykırılık oluşturup oluşturmayacağıdır. Nitekim mahkemece bu durum, T.C. Anayasası’nın kanun önünde eşitlik ilkesine ve kamu düzenine aykırı kabul edilmiştir....

        Mahkemece, aynı yabancı mahkeme ilamının tenfizine ilişkin 2009/137 Esas-2011/388 Karar sayılı kesinleşmemiş dava ile eldeki davanın aynı olduğu gerekçesiyle derdestlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, 2009/137 Esas sayılı dosyadaki dava dilekçesinde sadece yabancı mahkeme ilamının tenfizi istenmiş, oysaki eldeki davanın dava dilekçesinde hem asıl karar hem de 2 adet masraf tespit kararının tenfizi istendiğine göre masraf tespit kararlarının tenfizi yönünden derdestlik sözkonusu olmadığından masraf tespit kararlarının tenfizi talebinin de derdestlik nedeniyle reddi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          İlke olarak, her mahkeme kendi usul hükümlerini uygular (lex fori ilkesi). Bu sebeple yabancı mahkemenin uyguladığı usulün, Türk usul hukukundan farklı olması Türk kamu düzeninin müdahalesi için bir gerekçe değildir. Yabancı mahkemenin davada kullandığı “dava usulü” de Türk kamu düzeninin müdahalesini gerektiren bir usul değildir. Türk tenfiz hukuku yabancı mahkeme kararlarının taşıdığı “hükümlerin” açıkça Türk kamu düzenini ihlal edip etmeyeceği konusu ile ilgilenir. Bu kapsamda yabancı mahkeme kararlarının alınış sürecindeki usul tenfiz hâkimi tarafından incelenip nazara alınamaz. Yabancı mahkeme kararı, verildiği ülkenin usul hukuku kuralı “ lex fori” kuralına tabidir. Tenfiz şartları bu kuralların nasıl ve hangi ölçüde tenfizi engelleyeceğini ayrı ayrı göstermiştir. 21....

            tenfiz hukukunda, kamu düzeni kavramının izin verdiği ölçüde, yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi lehine bir eğilimin bulunduğunu göstermektedir. Doktrinde de bu konuda hakime yardımcı olması bakımından bazı kriterler verilmiştir. Buna göre örneğin Türk tenfiz hakimi “kural olarak” yabancı mahkeme kararının doğruluğunu inceleyemez (revision au fond yasağı). Zira aksinin kabulü, aynı davanın ... mahkemesinde tekrar görülmesi ve yeni bir Türk mahkemesi kararının ortaya çıkması sonucunu doğurur. Ancak örneğin ... hukukunun vazgeçilmez kabul ettiği temel prensiplerini ihlal eden veya milletler arası alanda geçerli olan ortak ilkelere aykırı bulunan yabancı mahkeme kararları tenfiz edilemez. Tenfiz hakimi takdir hakkını kullanırken, her somut olayın kendine mahsus özelliklerini de dikkate almalıdır. O halde dava konusu uyuşmazlık yönünden de somut olayın özelliklerine göre bir inceleme ve değerlendirme yapılmalıdır....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 2017/8099 esas 2018/405 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, 5718 sayılı MÖHUK'nın yabancı mahkemece verilen ilamların tanınmasına ilişkin 58.maddesi, ''Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir. Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.'' hükmünü içermekte olup, 54/b maddesi ise, yabancı mahkeme ilamının tenfizinde Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmesi koşulunu getirmiştir....

              UYAP Entegrasyonu