ın 15.04.2001 tarihinde öldüğünün nüfus kaydına işlendiği görülmüştür. Nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetilerek, somut olayda mahkemece salt taraflar ve tanık beyanları ile yetinilmeyip bu iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek, ... 'ın ... ve ölü ... çocuğu olduğunun belirlenmesi durumunda, mahkemece ... ile ...'ın aynı kişi olduğunun tespiti, ...'ın ölüm tarihinin iptali, ...'ın nüfus kaydı esas alınarak ...'in kaydının iptali, evlenme ve çocukları ile varsa diğer nüfusla ilgili vukuatların ... kaydına aktarılmasına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde nüfus kaydının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde, ... adlı kişinin 09.12.1996 tarihinde ölmüş olmasına karşın sağ olarak gösterildiği ileri sürülerek adı geçenin sağ kaydının iptali ile nüfusa ölü olarak tesciline karar verilmesi istenilmiştir. Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden özellikle nüfus müdürlüğünden getirtilen kayıtların incelenmesinden ......
, ancak tapu maliki olan kişinin 1862 doğumlu olduğunun yalnızca davacının iddiasından ibaret olduğunu, tapuda kayıtlı olan Halil’in davacının iddialarının haricinde doğum tarihinin ne olduğuna yönelik herhangi bir bilgi ve belge olmadığını, malik olan kişinin kadastro tutanaklarına göre 1919 yılında, soyadı kanunu yokken vefat ettiğini, yani ismi Halil olup, 1862 yılı haricinde başka bir yılda doğan ve soyadı almadan önce vefat eden birçok kişi bulunabileceğini, Nüfus Müdürlüğü yazısında doğum tarihi yalnızca 1862 yılı olan kişilerde dahi, Hasan oğlu Halil isimli kimlik numaralı bir başka kişinin daha bulunduğunu, bu kişinin de yine soyadı kanunundan önce 1917 yılında vefat ettiğini, Devrek nüfusuna kayıtlı olan ve soyadı kanunundan önce vefat eden Hasan oğlu Halil isimli kişilere ait kayıtların tamamının doğum yılı belirtilmeden sorgulanması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
in olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Hazine Temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, nüfus kaydında aralarında bağ olmayan ve bekar olarak ölü görünen anneleri...'nin bekar olan kaydının iptali,.... ile evli olduğunun ve bu evlilikten davacı ... ve ...ile kardeşleri ... adlı evlatları olduğunun tespiti ile nüfusa tescilini istemiş, mahkemece davacılar ... ve ...'ın annelerinin ... olduğunun tespitine, diğer istemlerin reddine karar verilmiştir. Nüfus kayıtlarındaki düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemeler kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorundadır....
İpoteğin 1958 yılında tesis edildiği dikkate alındığında, davacıların ipotek alacaklıların adreslerini, sağ olup olmadıklarını, ölü iseler mirasçılarının kimler olduğunu bilmeleri gerektiğinin kabulü, genel hayat tecrübelerine aykırılık oluşturacaktır. Bu nedenle ölü kişiler aleyhine dava açılmasının HMK’nın 124’üncü maddesinin ikinci fıkrasında açıklanan dürüstlük kuralına aykırılık oluşturmayacağı, ölü kişiye karşı dava açılması durumunun yanılgıya dayalı olduğunun ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığının kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle mahkemece davacıya, HMK’nın 124’üncü maddesi gereğince davayı mirasçılara yöneltme imkânı tanınmadan ve yöneltmek istediği takdirde de mirasçılarının tespiti ile bunlara tebligat çıkartma fırsatı verilmeden hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Şöyle ki; Dairece geri çevirme yolu ile ikmal edilen nüfus kayıtlarından; ... kızı ...’nin soyadının ... olduğu, ... isminde çocuğunun olduğu, bahsi geçen kişinin nüfus kayıtlarında kapalı kayıt olarak yer aldığı, yine ... oğlu ...’un soyadının ... olduğu, eşi ...’in 1948 yılında öldüğü, çocukları ..., ..., ..., ... ve ...’in de ölü oldukları, kızı ...’nin ise nüfus kayıt tablosunda kapalı kayıt olarak yer aldığı, ... kızı ...’nin soyisminin ... olduğu, eşi ...’ın 1956 yılında öldüğü, çocukları ..., ..., ..., ...’ün öldükleri, kızı ...’nın nüfus kaydının kapalı kayıt olduğu, ...’nin soyisminin ... olduğu,1957 yılında öldüğü, ... kızı ..., ... kızı ..., ... kızı ..., ... oğlu ..., ... oğlu ..., ... oğlu ...’in kayıtlarının bulunamadığı anlaşılmakla; kapalı kayıtların sonuçlarının getirtilmesi,Dairece noksan ikmali yazısında açıkça isimleri belirtilen kişiler ile kayıtlarda geçen kişilerin aynı kişiler olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, kaydı bulunamayan şahısların...
Mahkemece, adı geçen davalının nüfus kaydı gertilerek sağ olduğunun tespiti halinde mahkeme kararının da yöntemine uygun tebliğ edilmesinden, şayet ölü ise mirasçıları tespit edilerek mahkeme kararı ve davacı tarafa temyiz dilekçesinin yine yöntemine uygun tebliğ edilerek cevap ve temyiz sürelerinin beklenmesinden, Sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 15.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Hekimhan Cumhuriyet Başsavcılığının 19.12.2005 gün ve 2005/4 numaralı davanamesinde sağ olduğu halde nüfus kütüğüne ölüm kaydı düşülen ... 'ün ölüm kaydının iptali ve kardeşi ... 'ün ölü olduğunun tespiti ile nüfus kaydına ölüm şerhinin düşülmesi istenmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı Nüfus Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; Kaydının düzeltilmesi istenilen ...'...
olarak yazıldığını ileri sürerek tapu kaydındaki baba adının nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., davanın reddini savunmuştur. Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...nüfus müdürlüğü ve zabıta aracılığı ile yapılan araştırmada, davacı “... kızı, ...” dışında “... kızı, ...” isminde bir kişinin daha olduğunun bildirildiği, ancak mahkemece bildirilen “... kızı, ...’in” tapu maliki olup olmadığı hususunda yeterince araştırılma yapılmadığı, bu durumda mahkemece nüfus müdürlüğünden gerekli araştırma yapılarak “... kızı ...” in evlenmeden önceki soyadının “...” olup olmadığının belirlenmesi, sağ ise kendisi, ölü ise mirasçıları dinlenerek taşınmazda mülkiyet iddiası olup olmadığının araştırılması” gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi....'...
Nüfus kaydında ölü olduğunun tespiti istemine ilişkin davada, ölenin adrese dayalı nüfus kayıt sistemi bilgilerine göre, adresinin bulunmadığı, müteveffaya ait ölüm kağıdına göre oturduğu yerin belirtildiği, bu durumda uyuşmazlığın, oturduğu yer mahkemesinde sonuçlandırılması gerektiği sonucuna varılacaktır. (Yargıtay 17. H.D. 23/10/2014 gün 2014/11408 E. 2014/14026 K.) TMK'nun 19. maddesine göre; yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir....