Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK'nın 19. maddesi kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nin 341/1.maddesine göre ilk derece mahkemelerinin nihai kararları ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir....

Davalı borçlu ... vekili cevap dilekçesinde özetle; ... 2.İş Mahkemesi'nde müvekkili aleyhine açılmış olan dava devam ederken muvazaalı olarak satıldığı iddia edilen taşınmazların iyi niyetli ve ticari ilişki içerisinde satıldığını, bu taşınmazlar üzerine tedbir konulmasının yasalara aykırı olduğunu, tedbir kararının yeniden gözden geçirilmesini ve davacının tazminat isteminin çok üstünde değere sahip olan dairelerin üzerindeki tedbirin kaldırılarak gerek müvekkilinin gerekse iyi niyetli 3.kişilerin mağduriyetlerinin önlenmesini, davanın reddini istemiştir....

    e sattığını tasarrufun muvazaa nedeniyli iptali ile taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasını istemiştir. Mahkemece, ihtiyati tedbir talebine dayanak delil sunmadığı ihtiyati haciz için ise davacının alacağının olup olmadığı belli olmadığı muaccel bir alacaktan söz edilemeyeceğinden bahisle davacının talebi reddedilmiş ve bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı alacağının netleşmemiş bulunmasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 2547 sayılı Yasanın 56/b maddesi gereğince davacı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, 16/02/2016 tarihinde karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere oybirliğiyle karar verildi....

      İlk derece mahkemesince, dava konusu taşınmazın tapu kaydı üzerine tedbir konulması talebi kabul edilmiş, davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine, karar verilmiştir. Davalı vekili bu karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur....

      Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2019/357 Esas sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı kaldırılarak davacının tedbir talebinin kabulü ile Kayseri 7. İcra Müdürlüğünün 2018/8099 Esas sayılı takip dosyasında takibin durdurulmasına yönelik olarak ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup, HMK'nın 397/2.maddesi yönünde verilen bu ihtiyati tedbirin aksi yönünde bir karar verilmediğinden söz konusu tedbir kararı nihai kararın kesinleşmesine kadar devam edeceğinden ve tedbir kararı halen geçerli bulunduğundan davacı yanın yeniden ihtiyati tedbir verilmesine ilişkin talebine bu nedenle itibar edilmemiştir. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        HMK'nın 355.maddesi gereğince, kamu düzeni ve istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine dayanmaktadır. İhtiyati tedbir, HMK'nın 389. maddesinde düzenlenmiş olup, "Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir." hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre ihtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecektir. Gerek İİK'nın 277 ve devamı maddeleri, gerekse TBK'nın 19. maddesi kapsamında açılan tasarrufun iptali davaları ise tasarrufun aynına ilişkin olmayıp alacağın tahsiline yönelik, şahsi nitelikte davalardır....

        Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Bu hüküm uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için, tedbir konulması talep edilen mal ya da hakkın uyuşmazlık konusu olması gerekir. Somut olayda dava, para alacağına yönelik olup dava konusu edilmeyen malvarlığı hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmiş olması yasal düzenlemeye uygun düşmemektedir....

        nın temyizi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10/12/2019 tarihli ve 2017/982 E, 2019/1334 K sayılı kararıyla; uyuşmazlıkta muvazaa iddiası, muvazaalı işlemin taraflarından biri tarafından ileri sürüldüğünden ve taraflar arasında yazılı kira sözleşmesi düzenlendiğinden 1086 sayılı HUMK’nın 287. maddesi (6100 sayılı HMK m. 201) uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldırmak veya azaltmak üzere yapılmış hukuki işlemlerin yine senetle ispatlanması gerektiği, davacının muvazaa iddiasını yazılı delille ispatlayamadığı, davacı muvazaa iddiasını yazılı bir belge ile kanıtlayamamış ise de, açıkça yemin deliline dayandığı, mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlanması amacıyla davalı ...’ya yemin teklif etme hakkının bulunduğu davacıya hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur....

          Ağır Ceza Mahkemesi’nin kesinleşen ilamı ile davacının 2001 yılında muvazaalı olarak eczane işlettiğinin sabit olduğunu, fesih işleminin haklı nedene dayandığını savunmuş, daha sonraki beyanlarında sözleşmenin 2001 yılında tespit edilen muvazaa nedeniyle değil, 2007 yılında akdedilen sözleşme sürecinde devam eden muvazaa sebebiyle feshedildiğini bildirmiştir. Mahkemece, muvazaanın mahiyeti itibariyle ispatı zor ve her türlü delille kanıtlanabilir bir olgu olması dikkate alınarak, 2007 yılı protokolünde yer alan muvazaa nedeniyle sözleşmenin feshedilebileceğine dair hükmün geçmişteki eylemlere uygulanabileceği, yine davacının feshedilen sözleşme döneminde de muvazaa olgusunun tutanaklarla tespit edilmiş olduğu, feshin haklı nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı hakkında, 2001 yılında sahte küpür ve kamu kurumunu dolandırmak suçu nedeniyle ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açılmıştır....

            Muvazaa nedeniyle açılmış bulunan davanın kanuni dayanağının BK'nun 19.maddesi olduğundan, davacının boşanma davası açtığı eşi ... ile diğer davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaa işleminin davacı yönünden haksız eylem niteliğinde bulunduğuna göre uyuşmazlığın çözüm yerinin dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemeler olduğu, dava Asliye Ticaret Mahkemesine açılmış olduğundan, 6100 sayılı HMK’nin ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ve BK’nun 19.maddesine göre açılan davaların Asliye Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden, 01/07/2012 tarihinden itibaren açılan davalarda artık asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki işbölümü değil görev ilişkisi olup, somut olayda da dava bu tarihten sonra 08.04.2016 tarihinde açıldığından mahkemece davanın görev nedeni ile reddi ile dosyanın Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken...

              UYAP Entegrasyonu