Dava, dava konusu taşınmazda davalı T9 hissesinin diğer davalı T8 ölünceye kadar bakma akdi ile yapılan devrinin, davacının ön alım hakkına engel olmak amacıyla muvazaalı yapıldığı iddiasıyla tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olup, yargılama sırasında ön alım hakkına ilişkin davanın dosyadan tefriki ile yeni bir esasa kaydının yapıldığı, eldeki davanın muvazaa nedeniyle (Genel Muvazaa) tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olduğu, ilk derece mahkemesince davalı T9 ile T8 arasındaki yapılan ölünceye kadar bakma akdinin muvazaalı olduğu iddiasıyla davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmakla; Bu durumda Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 25.06.2020 tarih ve 564 sayılı kararı ile düzenlenen Konya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünün 3. Hukuk Dairesinin görevlerini belirleyen 11....
Davacılar vekili önalım hakkının kullanılmasını engellemek amacıyla satış bedelinin yüksek gösterildiğini ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur. Davacılar, dava konusu satış işleminin tarafı olmadığı için muvazaa iddiasında bulunabilir. Ancak davacı, muvazaa iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Bedelde muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşif ve bilirkişi raporu tek başına yeterli değildir. Yargılamada alınan bilirkişi raporu davacının iddiasını destekler nitelikte ise de, davacı muvazaa iddiasını yan delillerle de kanıtlaması ve desteklemesi gerekir. Davacı tarafından delil olarak dayanılan tanıkların görgüye dayalı bir tanıklıkları olmadığı gibi, davalı şirket ile yapılan 25.11.2016 tarihli sözleşme gereğince, davalının taşınmazda inşaat yapacağını savunması karşısında, davalının dava konusu taşınmazda inşaat yapmak amacıyla rayicin üstünde bir bedelle yapılmış olması mümkündür. Bilirkişi raporu tek başına ispata yeterli bir delil değildir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2020/162 ESAS SAYILI ARA KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Muris Muvazaası Nedeniyle) KARAR : Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/09/2020 tarih 2020/162 Esas sayılı ara kararına karşı, davalılar vekili tarafından İstinaf yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup dosya heyetçe incelendi; A)DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, muris Mehmet Şeşen'in 24/09/2019 tarihinde vefat ettiğini, vefatından önce dava konusu taşınmazın torunları olan davalılara devir ettiğini, bağış amaçlı bu işlemin amacının kendilerinden mal kaçırmak olduğunu, satış bedelinin murisin hesabına yatırıldığını, ancak kısa süre içerisinde çekildiğini ve tekrar davalıların annesi Hülya Şeşen'e iade edildiğini ortada gerçek bir satışın bulunmadığını belirterek muvazaa nedeniyle tapu iptal tescil ve tedbir kararı verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, inançlı işlem ve muvazaa hukuksal sebebine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil talepli dava olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında 26/10/2021 tarihli ihtiyati tedbir ara kararına davalı tarafça yapılan itiraz neticesinde verilen 31/05/2022 tarihli ara karara karşı davalı Mert Meriç Polge vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ihtiyati tedbire itirazın incelenmesi sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde ihtiyati tedbir isteyen vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasındaki alım satım akti karşılığında davalıya 50.000 TL bedelli 2 adet çek verildiğini, taşınmazın müvekkiline tapudan satışının yapıldığını, ancak davalının kardeşleri tarafından müvekkili ve davalı aleyhine muvazaa nedeniyle tapu iptal tescil davalarının açıldığını, tapunun iptaline karar verilmesi halinde davaya konu çeklerin bedelsiz kalacağını ileri sürerek çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespitine ve çekler yönünden ödeme yasağı konulması şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemenin 31.01.2013 tarihli tensip ara kararı ile talebin kabulüne karar verilmiştir....
Dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre dava, TBK'nin 19. maddesinden kaynaklı genel muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Uygulamada, tasarrufun iptali davalarında alacağın güvence altına alınması amacıyla kural olarak ihtiyati haciz koruma tedbirine başvurulabileceği, bununla birlikte cebri icra yetkisi talep edilen malların davanın konusunu oluşturmaması nedeniyle ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, ne var ki bu türden açılan davalarda ihtiyati tedbir/ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz ve buna benzer taleplerin, mahkemece hukuki nitelendirilmesinin ihtiyati haciz olarak yapılması gerektiği kabul edilmektedir. Muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davalarında kıyasen uygulanabilecek nitelikte olan İİK'nin 281/2. maddesinde ise iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine teminatsız ihtiyati haciz kararı verilebileceği belirtilmiştir....
İlk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda 13/01/2022 tarihli ara kararla; "Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, belirtilen kanuni düzenleme gereğince; davacı tarafın ihtiyati tedbir talebine konu ettiği taşınmazın davada uyuşmazlık konusu olmadığı, kanunun emredici hükmü gereği davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığı netice ve kanaatine ulaşılarak talebin reddine karar vermek gerekmiştir." gerekçesi ile; Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, verilen ara karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkil şirketin arsa payı değil, kat irtifaklı tapu aldığını, müvekkil şirkete yapılan devir ve temlikin satış değil gerçekte trampa olduğunu, davacının müvekkil şirkete devirden uzun süredir haberdar olduğunu ve davacının kötü niyetli olduğunu, dava konusu taşınmazın İstanbul'un en işlek caddesinde bulunduğunu, dava değerinin çok düşük gösterildiğini ve bu bedel üzerinden cüz'i bir teminat yatırıldığını, tedbir nedeniyle müvekkil şirketin ticari itibarının olumsuz etkilendiğini, ihtiyati tedbir kaldırılmasını talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ AR KARARININ ÖZETİ : Mahkemece "İhtiyati Tedbir kararına yapılan itirazın reddine" şeklinde karar verilmiştir....
Davalı T3 vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı kadının ev hanımı olarak yapmış olduğu işlerin TMK'nın 227 maddesi anlamında katkı sayılamayacağını, verilen ihtiyati tedbir kararının kanuna aykırı olduğunu, davaya konu taşınmazın davacının haberi dahilinde satıldığını, müvekkili davalının davacının borcu olması nedeniyle kendisinin aldığı malvarlığını sattığını, satılık ilanlarının eski olduğunu, boşanmadan dolayı satımın olmasının söz konusu olmadığını belirterek ihtiyati tedbir kararının bozulmasını talep etmiştir. Talep; mahkemece verilen İhtiyati tedbir kararına itiraz üzerine itirazın reddine ilişkin kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına ilişkindir....
Tedbir kararı verilebilmesi için davanın ispatına elverişli delil bulunması da zorunlu olmayıp, istekte haklı olma ihtimalinin mevcut olması yeterlidir. Hemen belirtmek gerekir ki; ihtiyati tedbir talebini inceleyen hakimin davanın esası hakkındaki hükmünü peşinen ihdas ettiğinden söz edilemez. İhtiyati tedbire veya ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verirken hakim dava hakkındaki kanaatini yalnız ihtiyati tedbir talebi ile sınırlı olarak (kanunen gerektiği için) açıklamak durumundadır. Öte yandan ihtiyati tedbir kararı geçici nitelikte olup, durum ve şartların değişmesi ile her zaman değiştirilebilir....