Türk Borçlar Kanunu’na (TBK) 49. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 31.) göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla kullanılması gerekir. Somut olayda hisse devrinin 04/11/2008 tarihinde yapılmış olması, akabinde 2012 yılında şirketin iş ve işlemleri için davacı hakkında davaların açılması hususları dikkate alındığında davacının irade sakatlığına bağlı olarak hisse devir sözleşmesinin hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle iptalini isteyemeyeceği, mahkemenin bu gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle hüküm kurması doğru görülmemiş ise de sonucu itibariyle doğru olan kararın açıklanan bu değişik gerekçelerle onanmasına karar verilmiştir....
Ltd.Şti.’ne ait hisselerin murisleri tarafından davalıya, davalının o tarihlerde hiçbir hal ve şartta hisse bedeli ödemeye yönelik ekonomik gücü olmadığı halde muvazaa yapılarak verildiğini, hisse devir bedeli almaksızın muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek davalının dava dışı ... Ltd.Şti.'nde ki hisselerinin iptali ile davacının miras hisseleri oranında adına tesciline karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talep ve iddialarının soyut varsayımlar üzerinde kurulu olduğunu, iddiasını ispatlayacak herhangi bir bilgi ve belge sunmadığını, muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, hisse devirlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla, haksız açıldığı öne sürülen davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Dava dilekçesinde terditli talep olarak ise İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali ve cebri icra yetkisi tanınmasına yönelik bu talebin yerinde görülmemesi halinde TBK'nun 19. Maddesi kapsamında muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescili talebinde bulunulmaktadır. Davacı tarafın açtığı terditli davada, ilk talebin İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlemesi bulunan tasarrufun iptali talebi olması, bu talep yerinde görülmediği takdirde terditli olarak açılan TBK 19. Maddedeki muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescili talebinin dikkate alınmasının talep edilmesi hususları dikkate alındığında dosyayla ilgili olarak inceleme yapma görev ve yetkisi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'ne aittir. Adana Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu benzer üç adet olayla ilgili olarak: 2020/26 Esas, 08/07/2020 karar sayılı kararında, 2020/25 Esas, 08/07/2020 kararında, 2020/47 Esas, 18/11/2020 sayılı kararında Dairemiz ile 3....
in 500.000,00 TL değerinde bonoyu diğer davalıya vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu anlamda muvazaanın açıkça sabit olduğu, kanaati ile İcra İflas Kanunu 283/1-2 maddesinin kıyasen uygulanarak takibin tamamen iptali yerine şahsi alacağa dayalı olarak davacıya icra takibinde 80.000,00 Euro asıl alacak ve işleyecek yasal faizini karşılayacak şekilde icra takip yetkisi tanınmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını butlan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Bu sebeple kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler....
Gerçekten, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nin 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir. Öte yandan, bozmaya uyan mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada;"...Dava TBK’nın 19. maddesine dayalı muvazaalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
Bu durumda dava dilekçesinde öne sürülen maddi olguların hukuksal nitelendirmesini doğru olarak yaparak konunun aydınlatılması bakımından öncelikle BK’nın 18. maddesinde (TBK m. 19) düzenlenen genel muvazaa ile 2004 sayılı İİK’nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarının incelenmesi gerekmektedir. 14. BK’nın 18. maddesinde; (TBK m. 19) “Bir akdin şekil ve şartlarını tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır. Tahriri borç ikrarına istinat ile alacaklı sıfatını iktisabeden başkasına karşı, borçlu tarafından muvazaa iddiası dermeyan olunamaz.” hükmü ile genel muvazaa düzenlenmiştir....
tarihinin 10/06/2010 tarihi olduğu, dava tarihinin ise 21/07/2016 olduğu, davacı tarafın istemini ıslah ederek TBK. 19....
ın davalı şirkete ait bir kısım hisseyi diğer müvekkillerinden devir aldığını, müvekkilinin davalı şirkete hisse devir sözleşmelerinin pay defterine kaydedilmesi için ihtarname gönderdiğini, bu istemin davalı şirketin yönetim kurulu tarafından gerekçe dahi açıklamadan keyfi ve kötü niyetli olarak reddedildiğini ileri sürerek 25/11/2009 gün ve B7/1-2 sayılı davalı şirket yönetim kurulu kararının hukuka aykırı olduğunun tespitine, dava konusu pay senetlerinin müvekkili ...'a ait olduğunun ve yapılan hisse devirlerinin geçerli olduğunun tespitine, hisse devirlerinin ve hisse devir sözleşmelerinin davalı şirket pay defterine müvekkili ... lehine işlenmesine, hisse devirlerinin ticaret sicilinde tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
na devredip tüm görevlerinden istifa ettiğini, bu devrin 14/12/2007 tarih 2007/2 numaralı yönetim kurulu kararıyla onaylandığını, en son 2008 yılında yapılan genel kurulun buna göre yapıldığını, bundan sonra şirketin çalışılamaz hale geldiğini, hisse oranlarında genel kurulun yanıltıldığını, şirket kayyumdayken yönetim kurulunda yapılan hisse devirlerinin geçersiz olduğunu, mahkemenin kayyuma genel kurula götürme yetkisi verdiğini, genel kurula usullere uyulmadan davet yapıldığını, 19/11/2012 tarihinde toplantının yapılamadığına ilişkin tutanak tutulduğunu, kayyumun yeniden yetki alması gerekirken bu yetkiyi almadan 15/12/2012 tarihinde genel kurulu toplantıya çağırdığını, itirazların genel kurul tutanaklarına yazıldığını, yönetim kurula seçilen üyelerin 2010/216 sayılı dava açılmadan önceki yönetim kurulu üyeleri olduklarını, bu kurul üyelerinden ... ve .... hakkında ...Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2011/21 sayılı dosyasında hizmet nedeniyle emniyete suistimalden açılmış bir dava bulunduğunu...