DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, muvazaa nedeniyle limited şirket hisse devrinin iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İcra İflas Kanunu'nun 277. maddesinde söz edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeni ile hakları ihlal olunan ve zarar gören üçüncü kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, muvazaa nedeniyle limited şirket hisse devrinin iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İcra İflas Kanunu'nun 277. maddesinde söz edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeni ile hakları ihlal olunan ve zarar gören üçüncü kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, muvazaa nedeniyle limited şirket hisse devrinin iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İcra İflas Kanunu'nun 277. maddesinde söz edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeni ile hakları ihlal olunan ve zarar gören üçüncü kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir....
Davalılar, dava konusu şirketlerin davalı ...’nın babasına ait olduğunu, hisse devrinin muvazaalı olmayıp akrabalar arasında ve gerçekte hissenin asıl sahibine iadesi amacıyla yapılmış olduğunu, ...’nın hisse devirlerinin hisselerin iadesine yönelik olduğunu ve devrin davacının kendisini aldattığı tarihten bir yıl önce yapıldığını, dava konusu şirketin babası ...’ın adını taşıyan (...) ve kuruluşundan beri kardeşler tarafından işletilen bir aile şirketi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, bila bedel yapılan hisse devrinin muvazaalı olduğunun usulünce ispatlanamadığı, öte yandan davacının mal rejimi davası yönünden hisse değerlerini yargılama konusu yapabileceği, bu davada hisse devrinin iptalini talep etmekte hukuki yararının dahi bulunmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/12/2022 NUMARASI : 2022/601 ESAS, 2022/666 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (TBK 19. Maddesine dayalı) KARAR : Turhal 2....
Eldeki davada, davalı T3'ın, davacının mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan (aile hukukundan doğan) alacağını tahsilini sonuçsuz bırakmak amacıyla dava konusu taşınmazları devrettiğini belirten davacı vekili, dilekçesinin talep sonucu bölümünde, muvazaalı işlem nedeniyle davaya konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile tescil talebinde bulunduğu, böylece iddianın ileri sürülüş biçimine göre davanın konusunun davacı alacaklının mal rejiminden kaynaklanan katılma/katkı payı alacağının tahsili amacına yönelik olduğu gözetildiğinde, davanın muvazaa (TBK m.19) hukuki olgusuna dayalı tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277'nci maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır....
ın olacak şekilde kurulduğunu, şirket müdürlüğünü davalı ...’ın yürüttüğünü, ...’ün vefat etmesi nedeniyle hisselerinin dava dışı eşi ..., babası... ve annesi ...’e mirasen intikal ettiğini, muris ...’ün anne ve babasının hisselerini davacı ...’e devrettiğini, bundan sonra hisse dağılımının dava dışı ...'ün %20 hisse, davacı ... %20 hisse, ...%30 hisse ve davalı ...’ın %30 hisse şeklinde olduğunu, ...’in 20/07/2015 tarihinde vefat etmesi nedeniyle hisselerinin davalı eşi ... ve oğlu ...'e intikal ettiğini, davalı şirketin 03/08/2015 tarihli kararı ile veraseten hisse devrini karara bağladığını ve buna göre ... %20 hisse, ... %20 hisse, ... %7,5 hisse, ... %22,5 hisse ve ...’ın %30 hisse şeklinde olduğunu, 26/08/2016 tarihli şirket genel kurulunda davalı ... ve ...’in hisselerini davalı ...'a devrettiğinin fark edildiğini, 26/08/2015 tarih ve 8892 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan karara göre ... 35....
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....
Davacı tarafça sunulan 24.05.2018 tarihli bu belgenin incelenmesinde ise; davalı tarafça imzalandığı ve imzanın davalı yanca inkar edilmediği bu belgede, hisse devrine atıf yapılarak davacının şirkette 2000 hisse sahibi olduğu, şirketin %50 ortağı olduğu, firma üzerinde söz hakkı olduğu, firma üzerindeki tüm haklarının devam ettiğinin davalı yanca kabul ve garanti edildiğinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, davalı ile aralarındaki işleme ilişkin olarak mutlak muvazaa bulunduğu iddiasına dayanmış, muvazaa sebebiyle hisse devri sözleşmesinin iptalini istemiş; mahkemece de muvazaa iddiası çerçevesinde inceleme yapılarak iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle, muvazaa ve inançlı işlem terimlerinin tanımlanmasında fayda bulunmaktadır....
Dava muvazaa nedeni ile hisse devrinin iptali ile adlarına tescili, dağıtılan kar paylarının tahsili et malvarlığından çıkarılan malların parasal değerlerinin şirkete ödenmesi talebidir. Buna göre, hisse devri iptali ile şirket yöneticisinin sorumluluğu davası bir arada açılmıştır. Her iki dava birbirinden bağımsız dava olup, mevcut davada dava yığılması vardır. Davacıların, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talepleri için iddialarını yaklaşık ispata yeter derecede delil sunmaları gerekir. Mevcut davada gerek muvazaalı işlem ve gerekse sorumluluk davası yönünden yaklaşık ispat için herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince verilen red kararı yerinde olduğundan, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....