WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemindeki kastı, davalılar arasında yapılan hisse devir sözleşmelerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunun tespiti ile hisselerin uhdelerinde bulunması halinde davacıya iade ve teslimine karar verilmesine yöneliktir. Borsada işlem gören menkul kıymetlerin saklandığı/muhafaza edildiği merkezi saklama kuruluşu olan ... nezdinde kararın infazı mümkündür....

    Ayrıca, davacı tarafın hisse devirlerinin iptali ile şirket paylarının kuruluşta belirtilen oranlarda kendilerine iadesi ve şirket pay defterine yeniden yazılmalarına ilişkin talebi yönünden husumet hisse devir sözleşmelerinin tarafı olmayan davalı gerçek kişiler------- yöneltilemeyeceğinden işbu davalılar aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar vermek gerekirken anılan husus nazara alınmaksızın işin esası incelenmek sureti ile yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru olmamış, bu nedenle kararın davalılar -------- yararına bozulması gerekmiştir" şeklinde karar vererek mahkememiz dosyasını iade etmiştir. Usulüne uygun ------ bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. -------- bozma ilamı doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınmıştır....

      Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını, hisse devir işlemlerinin iptali halinde hisselerin anne ve babaları adına tekrar tescil edilecek olması ve sonuçta mirasçılık hakları dolayısıyla menfaatleri bulunduğunu belirterek, davacılar yanında müdahale talebinde bulunmuşlardır. Diğer davalılar yanıt vermemiştir. Mahkemece, asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karar Dairemizce bozulmuş, bozmaya uyulmuş, ... 'ın hisse satış ve devir tarihi olan 25/10/2005 tarihinde, ... 'ın hisse satış ve devir tarihi olan 07/11/2005 tarihinde ayırt etme gücüne sahip oldukları ve fiil ehliyetlerinin bulunduğu,olayda gabin koşullarının gerçekleşmediği, ... ve ......

        Dava, İİK 277 ve TBK 19 maddesi gereğince muvazaa nedeniyle tasarrufun iptaline ilişkin olup, dava konusu taşınmazın borçlu davalı Kemal'den diğer davalı kardeş İklime'ye 24/10/2014 tarihinde tasarruf edildiği, eldeki davanın ise 5 yıllık İİK 284 maddesindeki hak düşürücü süreden sonra 22/05/2020 tarihinde ikame olunduğu, böylece İİK 277 maddesine dayalı tasarrufun iptali davasının hak düşürücü süre yönünden süresinin dolduğunun anlaşıldığı, ancak dava dilekçesinde TBK 19'a dayandırıldığından ve TBK 19 maddesinde de herhangi bir zaman aşımı veya hak düşürücü süre bulunmadığından davacının davasının muvazaa yönüyle incelendiği anlaşılmakla, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü...

        (Kapatılan)19. Hukuk Dairesi         2008/11004 E.  ,  2009/6897 K."İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Tarih : 20/03/2008 No : 72/128 Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, bankacılık faaliyetlerine son verilmekle tüm hak ve alacakları müvekkil kuruma temlik edilen Etibank AŞ. ile dava dışı şirket arasında yapılan kredi sözleşmesini davalı şirketin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, toplam 13.815.496.921 TL alacağın tahsili için yapılan icra takibinin haksız itiraz nedeniyle durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili kredi sözleşmesini müvekkili adına imzalamış gözüken ... ve.......

          KARŞI OY YAZISI Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 19. maddesi uyarınca muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davanın ayrıntılarına ve muvazaa ile ilgili açıklamalara ilamda yer verildiğinden ayrıca tekrar edilmeyecektir. Ayrıca dava konusu olayda muvazaalı işlem, taşınmaz satışına ilişkin olduğundan değerlendirme, taşınmaz satışlarında muvazaa ile sınırlı yapılmıştır. Somut olayda çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taşınmaz satışının muvazaalı olduğu iddiasıyla TBK’nın 19. maddesine dayanılarak açılan bir davada, muvazaa iddiasının kabulü hâlinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilip tapu iptali ve tescil yerine kıyasen davalıya ait taşınmaz üzerinde alacak ve ferileriyle sınırlı olarak davacıya haciz ve satış isteyebilme yetkisi verilmesi şeklinde hüküm kurulup kurulamayacağı noktasındadır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmamakta olup; uyuşmazlık, TBK' nın 19. maddesine göre muvazaa sebebine dayalı temlik işleminin iptali istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine 19/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

              Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, davalı borçlu ...’ün davalı ...’e yaptığı hisse devri bulunmadığından davanın davalı ... yönünden husumetten reddine, diğer davalılar arasındaki dava konusu 27.8.2012 tarihli tasarrufun davalıların kardeş olması, dava konusu devrin bedelsiz yapılması, davalı borçlunun hisse devrine rağmen aynı şirkette görevine devam etmesi, bedel farkı nedeniyle muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dava konusu hisse devrinin TBK’nun 19 maddesi gereğince iptaline, davacıya dava konusu takip dosyasındaki alacağı ile sınırlı olarak hisseler üzerinde satış yetkisi tanınmasına karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                A.Ş. isimli bu şirketin mali gücü bulunmadığı için Maliyenin şirket yönetim kurulu üyelerinin şahsi mal varlıklarından tahsil etmeye yöneleceğinden müvekkilinin gerek sahibi ve ortağı olduğu aile şirketindeki paylarına ve gerekse gayrimenkullerine haciz gelmemesi için aile meclisinin toplandığını, davalıların ve müvekkilinin ortak kararı gereğince müvekkili üzerindeki tüm gayrimenkullerin davalılara devredildiğini, müvekkilinin yaptığı pay ve taşınmaz devirlerinin inançlı işlem olarak tesis edildiğini, ancak geri istediğinde mal varlığının kendisine iade edilmediğini ileri sürerek öncelikle 20.11.2007 tarihi itibariyle şirkette müvekkile ait pay devri yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise kimlere ne miktarda pay devri yapıldığının tespitine, yapılan pay devirlerinin yasal karar nisabına uygun olup olmadığının tespitine, pay devri yapılmış ise davalılar adına inançlı işlem iradesi ile yapılan devirlerin iptali ile müvekkili adına tespiti ve müvekkilinin bu pay oranında ortak olduğunun tespitine...

                  İlk Derece Mahkemesince, davalı şirketin hisse devirlerinin onaylanmasına ve kabulüne ilişkin 13.11.2003 ve 28.11.2006 tarihli ortaklar kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verildiği, hal böyle olmakla birlikte, davalı şirketin 25.09.2008, 25.11.2008, 23.03.2009, 23.02.2011 ve 08.07.2015 tarihli ortaklar kurulu toplantılarında şirket ortaklarının yapmış oldukları hisse devirlerinin görüşülerek karara bağlandığı, bu toplantılara ve kararlara davacının ve oğlu Hakan İnandı’nın bizzat katıldığının anlaşıldığı, davacı tarafça, bu kararların iptali ya da geçersizliğinin tespiti yönünde herhangi bir davanın açıldığının da ileri sürülmediği, bu durumda, her ne kadar davalı şirketin 13.11.2003 ve 28.11.2006 tarihli ortaklar kurulu kararları yok hükmünde olup geçersiz ise de, sonradan hisse devrine muvafakat koşulunun gerçekleşmiş olduğu, zira yasada muvafakat için bir şekil öngörülmemiş olup, muvafakatın yasada öngörülen nisapla alınmış bir ortaklar kurulu kararı biçiminde...

                    UYAP Entegrasyonu