Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Davanın kabulü halinde de harç ve vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile iptale tabi tasarrufun; tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan üzerinden nispi harç ve vakalet ücreti takdiri gereklidir. Somut olayda mahkemece davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz hisseleri yönünden tapu iptali ve tescile ayrıca alacak miktarından daha yüksek olan tasarrufların değeri üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir....

Sıra cetveline itiraz davalarında davalının alacağının gerçek olduğunu ispat etmek zorunda olmasına rağmen, maaş hacizlerinde üst sıralarda bulunan alacaklar aleyhine açılan davalar genel muvazaa mahiyetinde olup bu davalarda genel ispat kuralları geçerlidir. Bu durumda mahkemece, davanın genel muvazaa davası olarak kabul edilip, ispat yükünün de davacıya yüklenerek uyuşmazlığın TBK'nın 19. maddesinde düzenlenmiş genel muvazaa ilkelerine uygun olarak çözümlenmesi gerekirken ispat yükünün davalıya yüklenmesi suretiyle sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ...'ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, anılan davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

    Yüzeysel bakıldığında tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....

    Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı ...'dan boşandığını, davacı lehine verilen tazminat kararının temyiz edilmeden kesinleştiğini, davadışı ...'un bu borcu ödememek amacı ile muvazaalı bir şekilde davalıya borçlandığını ileri sürerek, ... 1.İcra Müdürlüğü'nün 2012/6390 E. sayılı takip dosyasında yapılan sıra cetveline itirazın kabulü ile, müvekkilinin ... 3. İcra Müdürlüğü'nün 2012/9414 E. sayılı takibindeki alacağın, ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2012/6390 E. sayılı takibindeki alacağın sıra yönünden yerine geçirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili; davanın reddini istemiştir....

      İcra Müdürlüğü'nün 2007/6848 esas sayılı takip dosyasındaki alacağın çıkartılmasına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Mahkemece sıra cetvelinde birinci sırada yer alan davalı alacağı yerine ... İcra Müdürlüğü'nün 2007/6848 esas sayılı takip dosyasındaki alacağın çıkartılmasına karar verilmiştir. Ne var ki, sıra cetvelinin muvazaa nedeniyle iptali davaların da sıra cetvelinde davalıya ayrılan paydan öncelikle davacı alacağının karşılanmasına, sonra artan bir pay kalırsa bunun da davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekir. Belirtilen şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ise de düşülen bu hatanın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HUMK'nın 438/VII. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur....

        Davacının muvazaa olduğuna yönelik iddiası olmadığı gibi, muvazaa kabulüne dair dosyada yeterli delil olmadığının anlaşılması karşısında mahkemenin muvazaa kabulü isabetsiz olmuştur.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Mahkemece; davacının bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından tapuda gösterilen bedel üzerinden önalım davası kabul edilerek davalı adına olan payların iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmiştir. Davacı tarafından bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığına göre mahkemece dava dilekçesinde gösterilen satış değeri üzerinden davacı yararına, tapudaki satış değeri ile iddia olunan bedel arasındaki fark üzerinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yargılama giderlerinin de bu oranlar dahilinde taraflar arasında bölüştürülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tapuda gösterilen değer üzerinden davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru değildir. Hüküm, bu nedenle bozulmalıdır....

            tahsiline yetki vermek üzere iptaline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır....

            nın 03/05/2016 tarihi itibari ile Biga Vergi Dairesine 59.393,58 TL vadesi geçmiş borcunun olduğunu, söz konusu borçların 2002 yılına ait olduğunu, alacağın tahsiline ilişkin yapılan araştırmada davalının mal varlığına ulaşılamadığı, gayrimenkul satışları kontrol edildiğinde 2010 yılında ... Mahallesi 793 ada 1 parsel de bulunan gayrimenkulünü sattığının anlaşıldığını, 2005 yılından itibaren tebliğler yapılmış ise de hiç bir ödemede bulunmadığını, borcunu bildiğini ancak ödemediğini, amme alacağın tahsiline imkan bırakmamak ve engellemek amacı ile borçlu tarafından yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalı ... vekili, davanın usulden ve esastan reddini savunmuştur. Davalı ..., davalı ... ile kan bağının bulunmadığını, soyadı benzerliğinin olduğunu taşınmazı satın alırken, davalı ...'...

              UYAP Entegrasyonu