Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı T5 vekili istinaf başvuru dilekçesinde neticeten ve özetle; Eldeki davanın, muhdesatın aidiyetinin tespiti ve tazminat istemli olduğunu, muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin davalarda, mahkemece araştırılması gerekli olan hususların, muhdesatın kim tarafından, hangi gelirle, kimin ad ve hesabına, ne zaman ve ne şekilde yaptırıldığı hususları olup, bu hususların duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti gerektiğini, muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında amaç, ilgili muhdesatın kim tarafından yaptırıldığının tespiti olduğunu, davaya konu parseller üzerindeki Ersin ve T3 na ait olan evlere ilişkin olarak muhdesat iddiamız ne Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde görülmekte olan davada ne de eldeki davada olmadığını, Ersin ve T3 na ait olan evlere ilişkin olarak müvekkilinin nam ve hesabına muhdesat iddiasında bulunmadığından, bu taşınmazların dava konusu edilmesinde hukuki yararın da olmadığını, bu sebeple davacı T2 tarafından açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin...

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava ; muhtesatın adiyetinin tespiti talebine ilişkindir.. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir(HMK 114/1- h, 115 m.)...

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVALILAR : ORMAN İDARESİ, HAZİNE DAVA TÜRÜ : TESPİTTEN ÖNCEKİ HUKUKİ SEBEPLERE DAYALI KANUN YOLU : TEMYİZ Orman İdaresi davada taraf olup, 2797 sayılı Yasa'nın değişik 14.maddesine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu Kararına göre, dosyayı inceleme görevi 20.Hukuk Dairesi'ne aittir. Bu nedenle dosyanın Yargıtay Yüksek 20. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 14.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi....

    Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 sayılı HMK 106/... m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/... -h, 115 m.). Öğretide ve ...'...

      Uyuşmazlık konusu 1373 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti 22.10.1974 tarihinde yapılmış ve tespit 4.4.1977 tarihinde kesinleşmiştir. Şu halde, davacının dayandığı harici satın alma senedi tespit tarihinden sonra 19.11.1976 tarihinde düzenlendiğine göre, davacının kadastro tespitinden önceki hukuki sebeplere değil, tespitten sonra ve fakat tutanağın kesinleşmesinden önceki hukuki sebeplere dayanarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğunun kabulü gerekir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde açıklanan on yıllık hak düşürücü süre, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında söz konusu olup, somut olayda bu maddenin uygulanma olanağı bulunmamaktadır....

        Malik hanesi açık olduğuna göre 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 30. maddesi uyarınca Kadastro Mahkemesince gerçek hak sahibinin re'sen tespiti ve onun adına tescil edilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, Mahkemece keşif yapılarak taşınmazın niteliği belirlenmeli, mülkiyete ilişkin uyuşmazlıklar çözümlenerek taşınmaz hakkında sicil oluşturacak şekilde bir hüküm kurulmalı, çekişmeli taşınmazın tamamı veya bir kısmının mera olarak sınırlandırılması halinde meranın aidiyetinin kime ait olduğu yolundaki uyuşmazlık yönüyle görevsizlik kararı verilmelidir. Mahkemece, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Muhtesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhtesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729). // Ne var ki; TMK’nun 1012 maddesi hükmüne göre; malikin rızasıyla, kamu hukukundan kaynaklanan kısıtlamalar, Tapu Sicil Tüzüğü’nün belirlediği ayrık durumlar ve özel kanun hükümlerinde saklı hallerde, tapu kütüğünün beyanlar hanesine muhtesatla ilgili şerh verilebilir. Başka bir anlatımla, muhtesatın tapu kütüğünün beyanlar hanesine tescili için Medeni Kanun veya ilgili özel yasalarda bir düzenlemenin bulunması gerekir. // Dava, muhtesat tespiti isteğine ilişkindir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Hukuki ilişki ve güncel hukuki yarar varsa tespit davası açılabilir. (HMK. m. 106/2). Tespit davası sonucu alınan karar kesin hüküm etkisi doğurursa da, icra takibine konu edilemez....

          HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Muhdesat Aidiyetinin Tespiti istemine ilişkindir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 01/09/2021 tarihinden itibaren geçerli 431 sayılı İş Bölümü Kararı gereği, 6. Hukuk Dairesi iş bölümünün 6. maddesinde; "Taşınmaz üzerinde bulunan yapı, ağaç ve benzeri muhtesatın aidiyetinin tespiti istemiyle açılan her türlü davalar sonucunda genel mahkemelerce verilen hüküm ve kararlar," şeklindeki düzenleme yer almıştır. Bu düzenleme karşısında istinaf talebini inceleme görevi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'ne aittir. HMK 352/1 maddesinde ''Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği tespit edilen dosyalar hakkında öncelikle gerekli karar verilir.'' hükmü öngörülmüştür....

          Tutanağın kesinleştiği 14.07.1970 tarihinden 23.11.2009 dava tarihine kadar tespitten önceki sebep bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. fıkrasında açıklanan 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunmaktadır. Mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesi doğru ise de, davacılar tespitten sonra kendileri ve miras bırakanlarının taşınmaza zilyet olduğunu, tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini de ileri sürmüşlerdir. Bu durumda, tespitten sonraki sebep bakımından hak düşürücü sürenin nazara alınması mümkün değildir. Başka bir anlatımla; tespitten sonra oluşan tapu kaydının TMK.nun 713/2.maddesine dayanılarak hukuki değerini yitirdiği iddiası ile açılan davaların herhangi bir süreye bağlı olmaksızın her zaman açılması mümkündür. Ancak davacılar vekili, dava konusu taşınmazların muris ...’dan geldiğini açıklayarak davacılar adına tescilini talep etmiştir....

            Temyiz Nedenleri 5.2.1.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, kira sözleşmesinin şaibeli olduğunu, muhdesatın kim tarafından yaptırıldığının yeterince araştırılmadığını, eksik araştırma ile verilen usul ve yasaya aykırı kararın bozulmasını istemiştir. 6.YARGITAY KARARI 6.1.Dava, muhdesat aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir. 6.2.Aidiyet tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır....

              UYAP Entegrasyonu