Davalı T4 duruşmadaki beyanında; "davacının babama ait olan taşınmazda ev ve ahır yaptığı doğrudur arsa babama ait olmakla birlikte ev ve ahırla bir ilgimiz yoktur, davacı burayı bizim rızamızla yapmıştır, davacının açtığı muhtesat aidiyetinin tespiti davasını kabul ediyorum, ancak davanın açılmasına ben sebebiyet vermediğimden yargılama giderlerini kabul etmiyorum" şeklinde beyanda bulunmuştur....
Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen ortaklığın giderilmesi davasının 22.07.2008 tarihinde sonuçlandığı, taşınmazdaki ortaklığın satış sureti ile giderilmesine karar verildiği, hükmün Yargıtay denetiminden geçerek 16.11.2009 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafın taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat nedeni ile yaptığı masrafların tahsili istemi ile davalı ... aleyhine 01.05.2008 tarihinde alacak istemli asıl davayı açtığı, ne var ki yargılamanın 04.12.2008 günlü oturumunda davasını aidiyet tespiti davası olarak ıslah ettiği ve aynı hukuki sebebe dayanarak taşınmazdaki diğer paydaşlar aleyhine 16.02.2009 tarihinde birleşen davayı açtığı anlaşılmaktadır. Aidiyet tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır....
Ancak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19. maddesine göre taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye ve paydaşlardan birine ait muhtesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilir. Taşınmazın üzerinde dosyaya ibraz edilen ziraatçi bilirkişi raporuna göre, mevcut ağaçların yaşları da nazara alınarak davacı tarafından tespitten önce dikilen ağaçlar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/2. maddesi gereğince davacı adına muhtesat olarak kütüğün beyanlar hanesine şerh verilmesi gerekirken, muhtesat konusunda hüküm kurulmaması isabetsiz olduğundan temyiz itirazlarının bu nedenle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 31.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Davacı vekili taraflar adına tapuda paylı olarak kayıtlı dava konusu 87 ada 11 parselin üzerindeki muhtesat niteliğindeki binanın aidiyetinin tespitini istemiş ve zemin hakkında herhangi bir istek ileri sürülmemiş bulunduğuna göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yüksek Yargıtay (7.) Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 19.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16.11.2021 NUMARASI : 2019/14 ESAS - 2021/666 KARAR DAVA KONUSU : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....
Aidiyet tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Hukuki yarar dava koşulu olup muhtesat aidiyeti davalarının dinlenebilmesi için davacı tarafın dava açmakta hukuki yararın bulunması zorunludur. Taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası, kamulaştırma işlemi v.s. dava bulunmadığı takdirde bu dava görülemez....
Her ne kadar 487 ada 24 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatların aidiyetinin tespiti için dava açılmış ve aidiyetinin tespiti istenen kat kaloriferi, pimapen pencere, mutfak dolapları ve banyodaki imalatların yenilemelerin iyileştirme giderleri niteliğinde olduğu muhtesat niteliğinde olmadığı, ilgilinin koşullarının vardığı halinde görevli ve yetkili mahkemede Borçlar Kanunun 61. ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre eda davası açabileceği iş bu davanın açıldığı günde 487 ada 27 parsel sayılı taşınmaz hakkında görülmekte olan derdest ortaklığın giderilmesi davası varsa da bu dava hükme bağlanmadan önce ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlanıp hükmün kesinleştiği ve taşınmazın satışa konu olduğu dikkate alındığında davacı tarafın dava açmakta hukuksal yararının bulunmadığı kuşkusuzdur....
Kadastro Mahkemesinin 1975/439-1991/9 sayılı kararı ile gerçek kadastronun, müstakil parseller halinde tespiti yapılmak üzere tutanak ve dosyanın Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesi üzerine; satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ev ve tarla vasfıyla davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, öncesinde Hazine adına tespit edilen taşınmazlar hakkında ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayıldığı ve taşınmazların Hazineye ait yerlerden bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli 2905 ve 2920 parsel sayılı taşınmazların ham toprak vasfıyla davacı Hazine adına tesciline; 2905 sayılı parsel üzerindeki tespitten önce inşa edilmiş bulunan 48,44 metrekare yüzölçümündeki evin muhtesat olarak kütüğün beyanlar hanesine davalı ... adına şerh düşülmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Kadastro Mahkemesinin 1975/439 Esas, 1991/9 sayılı kararı ile gerçek kadastronun, müstakil parseller halinde tespiti yapılmak üzere tutanak ve dosyanın eklerinin Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesi üzerine; satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kargir ev ve tarla vasfıyla davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, öncesinde Hazine adına tespit edilen taşınmaz hakkında ikinci kadastronun geçersiz olduğu ve taşınmazın Hazineye ait yerlerden bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli 2911 parsel sayılı taşınmazın ham toprak vasfıyla davacı Hazine adına tesciline; taşınmaz üzerindeki tespitten önce inşa edilmiş bulunan ev ve ahırın muhtesat olarak kütüğün beyanlar hanesine davalı ... adına şerh düşülmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli 2930 parsel sayılı taşınmazın ham toprak vasfıyla davacı Hazine adına tesciline; taşınmaz üzerindeki tespitten önce inşa edilmiş bulunan ev ve ahırın muhtesat olarak kütüğün beyanlar hanesine davalı ... adına şerh düşülmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz karar harcı peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, 23.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi....