Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

şekilde, dava konusu evde, miras hissesi oranında davacı lehine muhtesat tespiti hükmü kurulmasında; Davanın dayanağını oluşturan Aydın 2....

Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda verilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106/2. Maddesi gereğince tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da resen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1- h ve 115....

Davacı vekili 07/07/2021 tarihli duruşmadaki beyanlarında özetle; Önceki yazılı ve sözlü beyanlarını aynen tekrar ettiği, istinaf başvurularının değerlendirilmesi ile davalarının kabulüne karar verilmesini talep ettiği, anlaşılmıştır. Giresun Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/39 Esas, 2018/602 Karar sayılı dava dosyasında verilen Muhdesat Aidiyetinin Tespiti talebinin kısmen kabulüne karşı, davacı vekili ile davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir....

Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir....

    TAŞINMAZ ÜZERİNDEKİ MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 36 ] 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 2 ] 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 567 ] 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 8 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı S... K... tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. Toplanan delillerden dava konusu muhdesatın üzerinde yer aldığı 1692 parsel sayılı taşınmazda davacı tarafın 7/8, davalı tarafın 1/8 oranında paydaş oldukları anlaşılmaktadır....

      Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2015/148 Esas sayılı ilamı ile Muhtesat Aidiyetinin tespiti davasında aldığı yetkiye istinaden aldığını, davada diğer hissedarlara husumet yöneltilemeyeceğinden davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca davanın açılmasında hukuki bir yarar bulunmadığını, davacının davasını ispat edemediği belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

      Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından muhtesat aidiyetinin tespitine yönelik dava açmak için kendilerine süre verildiğinden bahisle, müvekkili tarafından Mersin ili, Akdeniz ilçesi, Iğdır Mahallesi, 102 ada, 13 numaralı parsel içerisinde bulunan ağaçların müvekkiline ait olduğunun tespiti istemi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; Muris 2002 yılında vefat etmiş olup vefat yılı gözetilerek ve yukarıda belirtilen hususlar birlikte değerlendirildiğinde; ağaçların yaşı itibariyle murisin ölümünden sonra dikilen ağaçların davacı tarafından, ölümünden önce dikilen ağaçların ise muris tarafından dikildiği kanaatine varıldığından davacının ağaçlar yönünden talebinin kısmen kabulüne, yönelik karar verilmiştir. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Muhtesatın Aidiyetinin Tespiti istemine ilişkindir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİT İSTEMLİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava, muhtesat aidiyetinin tespiti ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 20.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 27.01.2017 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 8Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 09.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Somut olayda;220 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 17/04/2007 tarihinde kesinleştiği, davacı taraf talebinin her ne kadar 2014 yılında yaptıkları taksim sözleşmesi olduğunu iddia etse de davalı T1 3.kişi olup taksim sözleşmesinin tarafı olmadığı ve davacı tarafın talebinin dava konusu yerin murisleri Süleyman'dan geldiğine ilişkin olup kadastro tespitinden önceki sebebe dayandığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. fıkrasındaki 10 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 25/09/2019 tarihinde dava açıldığı,hak düşürücü süre geçirildikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak dava açılamayacağına göre ilk derece mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Aidiyet tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Hukuki yarar dava koşulu olup muhtesat aidiyeti davalarının dinlenebilmesi için davacı tarafın dava açmakta hukuki yararın bulunması zorunludur. Taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası, kamulaştırma işlemi v.s. dava bulunmadığı takdirde bu dava görülemez....

        UYAP Entegrasyonu