Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Görüldüğü üzere muhdesat konusunda davacının beyanları arasında çelişki bulunmaktadır. Mahkemece, tüm taraflara muhdesat konusundaki iddiaları, itirazları sorulmalı, bütün paydaşların muhdesat konusunda ittifak etmemesi durumunda muhdesat iddiasında bulunan paydaşa/paydaşlara görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Hükme esas alınan 02.05.2016 tarihli inşaat bilirkişi raporunda; davalı ...’e ait muhdesat bedeli hesaplanmıştır; ancak dosya kapsamından davalı ...’in muhdesat iddiasında bulunduğu anlaşılamamaktadır. Yine aynı bilirkişi raporunda davalı ...’a ait meskenin muhdesat bedeli hesaplanmıştır; ancak davalılar ... ve ... kendilerine ait müşterek bir ev bulunduğunu iddia etmektedir. Hükümde ölü tapu kayıt maliki ... adına hüküm kurulması da doğru görülmemiştir....

    Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmaz üzerindeki tüm ağaçların davalı paydaş ...'a ait olduğu davacı tarafından kabul edilmiş, diğer davalılara da bu hususta ihtarlı davetiye tebliğ edildiği halde davalılarca itirazda bulunulmamıştır. Bu durumda mahkemece, 1539 parsel sayılı taşınmazın değerinin ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ...'...

      e ihale edildiği, taşınmazın üzerinde bulunan muhdesatın değerinin 16.256,30 TL olarak belirlendiği, ihale bedelinin ödenebilmesi için satış memurluğunca sıra cetveli düzenlendiği, sıra cetvelinin 16. sırasında ... 10....

        Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; hükme esas alınan 18.06.2013 tarihli ek bilirkişi raporuna göre davaya konu 13 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 3 adet bina bulunduğu ve değerleri de saptanmasına rağmen, taşınmazın bulunan toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının binaya isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve bu oran uyarınca satış bedelinin paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesi gerektiği halde binalar nazara alınmaksızın yalnızca 2230 ada 13 parsel sayılı taşınmazda ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....

          Muhdesat tespiti davaları kendine özgü davalardan olup taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı takdirde muhdesat tespiti davasının görülmesinde hukuki yararın bulunduğundan söz edilemeyeceği açıktır. Hukuki yarar da dava koşulu olup davanın her aşamasında mevcut olmalıdır. Ancak bu durumda da taşınmazdaki muhdesat sebebiyle eda nitelikli sebepsiz zenginleşme davası açılabileceği de kuşkusuzdur. Mahkemece taraflar arasındaki ihtilafın muhdesatın tesbiti isteğine ilişkin olduğundan hareketle taraf delilleri değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm verilmiş ise de davanın nitelendirilmesinde hataya düşülmüştür....

            Somut olayda; inşaat bilirkişisi tarafından tanzim edilen 08.12.2015 tarihli raporda arsa değerinin 511.476,00TL tespit edildiği, arsa üzerinde bulunan yığma tek katlı ev, depo, baraka ve çevre duvarı değeri toplamının ise 34.199,28TL olduğu hesap edilmiş; anılan muhdesatların hangi ortağa ait olduğu yönünde raporda tespit yapılmadığı anlaşılmıştır. Yine davalılara çıkarılan ve dava dilekçesini içeren kapalı tebligatların üzerine, muhdesat iddialarını sunmaları yönünde şerh konulmadığı tespit edilmiştir....

              Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; davalılar vekili, dava konusu 320 ada 9 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 4 katlı binanın müvekkillerine ait olduğunu, davacının bina üzerinde herhangi bir hakkının bulunmadığını belirterek muhdesat iddiasında bulunmuş, temyiz dilekçesinde de bu iddiasını tekrar etmiştir....

                İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı T11 vekili 22/11/2019 tarihli istinaf dilekçesinde; 1- Yerel mahkeme tarafından verilen nispi avukatlık ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiş olması hukuk ve yasaya bağdaşmadığına, 2- Muhdesat tespiti istemiyle belediyenin dava açılmasına müvekkili belediyenin sebebiyet vermediğini, 3- Davayı konu muhdesat ile müvekkil belediyenin herhangi bir ilgisi bulunmadığını ve belediyenin herhangi bir mülkiyet iddiasının olmadığını, 4- Dava konusu muhdesat ile davacı arasında mülkiyet ilişkisinin bulunup bulunmadığı ancak gerçekleştirilecek yargılama sonucunda ortaya çıkabileceğini, Sonuç itibariyle; Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olarak verildiğinden mahkemenin kararının kaldırılmasını talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Davacı vekiline istinaf dilekçesinin tebliğ edildiği ve bir beyanda bulunmadığı, DELİLLER : İstinaf incelemesine esas; Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar....

                amacıyla rapor alınması, satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılmasna yönelik karar verilmesi gerekirken adı geçen davalıların muhdesat iddiası dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

                  Dava, muhdesatın tespiti talebine ilişkindir. 1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Muhdesatın tespiti davalarında davanın konusu (müddeabih) davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup; yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nisbi karar ve ilam harcının, yargılama giderlerinin ve taraflar yararına takdir edilecek vekalet ücretlerinin iş bu müddeabih esas alınarak hesaplanması gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu