Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Mahkemece, 09.09.2014 tarihli bilirkişi raporunda taşınmaz üzerindeki muhdesatın değerinin tespit edildiği, taşınmazın toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlendiği halde, mahkemece satış sonucunda elde edilecek bedelin bu oranlar esas alınarak bölüştürülmesi gerekirken yazılı şekilde bina bedelinin paydaşlara ödenmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 07.05.2015 gününde oybirliği ile karar verildi....
O halde yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, tespitine karar verilen muhdesatların zemin hariç dava tarihindeki değerinin belirlenerek ve belirlenen bu değer üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK'nun 326/2. maddesi uyarınca davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden temyiz eden davalı ...'nın tapudaki payı oranında sorumlu tutulması gerekirken; yukarıdaki açıklamalara aykırı şekilde bir kısım muhdesat ve bir kısım zemin değerinin dava değeri olarak ele alınmak suretiyle hesaplanan harç ve vekalet ücretinin temyiz eden davalı ...'dan alınmasına karar verilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Davalı ......
Sınıf B Grubu 225 m2 alanlı imalatların değerlendirilmediğini, bu üç parçadan ibaret yapının 20/12/2017 tarihindeki aşınma payları düşüldükten sonra toplam değerinin 310,626,56 TL olduğunu, muristen kalan kısmın değerinin ise 3....
Ne var ki mahkemece 117 parsel sayılı taşınmazın satış bedelinin paydaşlara bu oranda dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt oluşturacak şekilde kaba inşaatın davacıya ait olduğunun tespiti şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu durumda ...’nin yukarıdaki ilkeler uyarınca muhdesat iddiasının değerlendirilmesi, muhdesatın aidiyeti hususunda tarafların ittifak etmeleri veya açılacak dava sonucunda bu hususun kanıtlanması halinde kaba inşaatın davacıya ait olduğu hususunda ittifak bulunduğu da gözetilerek bilirkişiden ek rapor alınarak taşınmazın bulunan toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi satış sonucunda muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşlara geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara dağıtılması gerekmektedir. Açıklanan hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir....
Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (Ortaklara) dağıtılır. Somut olaya gelince; dava konusu 10289 ada 12 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki bina, su kuyusu, su pompası, tuğla duvar, basit sundurma ve 3 adet portakal, 1 adet erik, 1 adet şeftali ve 1 adet cennet elması ağaçlarının davalıların murisine, 2 adet meyve ağacının ise davacıya ait olduğu hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ne var ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda muhdesat oranı hatalı olarak saptanmıştır. Bilirkişi tarafından dava konusu taşınmazdaki davacı ve davalılara ait muhdesat değerinin, muhdesat ve arz bedeli toplamına oranlanması gerekirken muhdesat bedeli ile arz bedeli toplamının taraflarının tapudaki payları nispetinde oranlanması doğru değildir....
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut gelince; davacı vekili, dava konusu 102 ada 16 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan bir kısım muhdesatların müvekkiline ait olduğunu ileri sürerek muhdesat iddiasında bulunmuş; bir kısım davalılar, davacının muhdesat iddiasını kabul etmiş ise de davalı ..., iddianın doğru olmadığını belirterek evin kendisine ait olduğunu savunmuştur. Diğer davalılar ise duruşmaya katılmadıklarından, muhdesat iddiasına karşı beyanları tespit edilememiştir. Mahkemece, davacı tarafa muhdesat iddiası ile ilgili dava açmak üzere süre verilmeksizin ve gerekçeli kararda bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın ortaklığın giderilmesine karar verilmiş ise de hüküm ve temyiz tarihinden sonra davacı ... tarafından, diğer paydaşlar aleyhine Sinop 1....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/12/2019 NUMARASI : 2018/392 ESAS, 2019/370 KARAR DAVA KONUSU : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti KARAR : Ünye 3....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat Değerinin Tespiti Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, Mahkemece bozma gereklerine uygun biçimde hüküm verildiğine göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 44,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 14,90 TL'nin temyiz eden davacılardan alınmasına, 06.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Bu durumda mahkemece, açılan davanın sonucu beklenmesi, iddianın kanıtlanması halinde bilirkişiden rapor alınarak taşınmazın bulunan toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi satış sonucunda muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara dağıtılması gerekmektedir. Bunlarla birlikte, davalı vekili temyiz dilekçesinde dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan eve yönelik de muhdesat iddiasında bulunduğundan yukarıda açıklanan ilkeler ışığı altında davalının dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan eve yönelik muhdesat iddiası araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Açıklanan hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir....
Ayrıca talep muhdesatın tespiti isteği niteliğinde olup bu talep bir tespit niteliğinde olmasına ve Kamulaştırma yasasının 19. maddesi uyarınca başkasına ait taşınmaz üzerinde bitki ve yapı olarak muhdesat meydana getirenlerin zilyetliğinin tespitine karar verilebileceğinin düzenlenmesi karşısında davacının muhdesat tespiti isteminde güncel hukuki yararı mevcut sayılmalıdır. 2-Açıklandığı şekilde muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitinde hukuki yarar var ise de; eda davasının açılmasının mümkün olduğu hallerde tespit davası açılamaz. Bu bakımdan davacının taleplerinden değer tespiti isteği ise eda talebi niteliğinde olup tespitine karar verilemez. Değer tespitinin Kamulaştırma Kanunu'na uygun olarak açılacak kamulaştırmasız elatma nedeniyle bedel veya kamulaştırma bedelinin tespiti davasının ayrıca görevli mahkemece açılabilecek bir davayla tespit ve talep edilmesi mümkündür....