Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılama sonunda, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtayca incelenmesi davacı idare ve davalı ... vd. vekillerince istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü; - K A R A R - Dava, 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan muhdesat kamulaştırma bedelinin tespiti ve muhdesatın davacı idareye aidiyeti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacı idare ve bir kısım davalılar vekillerince temyiz edilmiştir....

    Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olayda; dava konusu olup üzerinde muhdesat bulunan 101 ada 6 parsel, 116 ada 2 parsel, 116 ada 13 parsel, 115 ada 11 parsel ve 119 ada 69 parsel sayılı taşınmazlar taşınmazlara yönelik olarak, muhdesat iddiası olan tapu maliklerinin beyanı alındıktan sonra, diğer paydaşlara sorulup, itirazları olması halinde muhdesat iddiasında bulunan kişiye muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre verilmesi, ya da dava konusu taşınmaza yönelik açılmış bir muhdesatın aidiyeti davası varsa sonucunun beklenmesi gerekirken, muhdesat aidiyeti hususunu kesinleştirmeksizin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir....

    -Davalı T3 vekili istinaf dilekçesinde özetle; 3 yıl önceki keşifte belirlenen değer üzerinden karar verildiğini, tespit edilen bedelin taşınmazın gerçek değerinin çok altında kaldığını, davalı hissedar T5 taşınmazın zeminine hissedar olduğunu, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat (sera, tel örgü, çit, v.s)'ın, davalı müvekkiline ait olduğunu, diğer davalının muhdesatta hakkının bulunmadığını, taşınmazın kamulaştırılan kısmının zemin bedelinin tapu kaydındaki hisseler oranında hissedar davalılara, muhdesat bedelinin ise sadece müvekkiline ödenmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın kamulaştırılan kısmının terkini istemine ilişkindir....

    Bu durumda mahkemece, bir kısım davalıların muhdesat iddiasında bulundukları göz önüne alınarak, dava konusu taşınmaz üzerindeki bu muhdesatların aidiyeti hususunda tarafların ittifak edip etmedikleri üzerinde durulması; ittifak etmiyorlarsa muhdesat iddiasında bulunan davalılara bu konuda dava açmak üzere süre verilmesi ve dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi; daha sonra gerektiği takdirde bilirkişiden ek rapor alınarak, dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan kısmın ise tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması gerekirken, bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir....

      Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; 1) UYAP sistemi üzerinden yapılan kontrolde dava konusu taşınmazların tamamının tapu kaydının pasif hale geldiği anlaşıldığından, sicil kaydı kapatılan ve üzerinde işlem yapma olanağı kalmayan tapu kaydı ile kurulan hükmün infaza elverişli olmadığı açıktır....

        Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Olayımıza gelince; yerel mahkemenin 04.12.2007 tarihli kararı, davalı temyizi üzerine ... ve ... no'lu parseller üzerindeki ağaçların aidiyeti yönünden tarafların ittifakı bulunduğundan oran kurulmak suretiyle satış bedelinin dağıtılmasına karar verilmesi gereğine işaretle bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri yerine getirilmeden ... ve ... no'lu parsellerin oran kurulmaksızın teknik bilirkişilerin 13.10.2008 tarihli ek raporu dikkate alınarak satışına karar verilmiş bilirkişi raporunda yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde oran kurulmamıştır. Davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ;Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 24.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Hükmün, davacılar vekili, davalılar ..., ... ve ... vekili ile davalı ...’ın temyiz etmesi üzerine, Dairemizin 12.01.2015 tarih 2014/11030-2015/99 E.K sayılı ilamı ile, muhdesat iddiası tartışılmadığı, temyiz eden davalıların muhdesat iddiasında bulunmuş olduğuna göre; muhdesat iddiası hususunda diğer paydaşların beyanı da alınarak bütün paydaşlar ittifak ediyor ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi ve eğer paydaşlar muhdesatlar hususunda ittifak etmiyor ise hak iddia eden paydaşlara görevli mahkemede muhdesatın aidiyetinin tespiti hususunda dava açması için süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği sebepleri ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece, davanın kabulü ile; satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü; davalı ... vekili temyiz etmiştir....

            Zira davalı Ummahani vekili duruşmadaki beyanında muhdesatın aidiyeti iddiasında bulunduğuna ve tapuda muhdesat ile ilgili bir şerh bulunmadığı gibi davalıların muhdesatın aidiyeti ile ilgili olarak tam bir mutabakatı bulunmadığına göre bu davalı vekiline muhdesatın aidiyeti davası açması için uygun bir süre verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, daha önce meşruhatlı davetiye tebliğ olunduğu nazara alınarak davalıya süre verilmeden davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Her ne kadar bu davalı gayrimenkulün satılmasından sonra diğer paydaşlara alacak davası açabilecek ise de, usul ekonomisi yönünden muhdesatın aidiyeti davası açılması için süre verilmesinin daha uygun olacağı değerlendirilmiştir. Eldeki dava özünde çekişmeli bir dava olmayıp ihtarlı davetiye ile süre verilmiş olması ve süresinde muhdesatın aidiyeti davası açılmamış olması diğer davalılar yönünden usulü kazanılmış hak yaratmaz....

            Mahkemece paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir. Satışına karar verilen taşınmaz; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekir. Paydaşlığın satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir....

              Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü; - K A R A R - Dava, 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan muhdesat kamulaştırma bedelinin tespiti ve muhdesatın davacı idareye aidiyeti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu