Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Dairesi'nin 2019/8358 Esas sayılı takip dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine aile konutu olan taşınmaz Çardak İcra Dairesi'nin 2019/87 talimat sayılı dosyası ile 28/09/2020 tarihinde ihale ile satışa çıkarıldığını, davalı T3'nin alacağına mahsuben aile konutunun bulunduğu taşınmazı aldığını, davalı eşinin 'Denizli'ye taşınalım, evimiz satıldı" demesi üzerine aile konutlarının satıldığını Çardak İcra Dairesi'ne gelerek öğrendiğini, davalı eşinin ne zaman ipotek verdiğinden de haberinin olmadığını, şu aşamada ihalenin kesinleşmediğini, ihalenin feshi yoluna gidilmediği takdirde taşınmazın mülkiyeti ihale gününden itibaren davalı T3'ye geçeceğini, davalı eşinin M.K. 194. maddesi gereğince kendisinin rızası dışında aile konutu üzerinde tasarrufta bulunamayacağını, ayrıca davalı bankanın da kendisinin rızasını almadan taşınmaz üzerinde ipotek tesis edemeyeceğini, davalı bankanın aile konutu olduğunu bilecek durumda olduğunu, en azından...

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Dava, mülkiyet hakkı bulunmaksızın aile konutu iddiasına dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin olup, yargılama aile mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesince verilmiştir.Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 2.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 28.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    DAVALILAR VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Yerel mahkemeden ya davacı tarafa aile konutu şerhinin terkini için süre verilmesini yada taraflarınca dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan aile konutu olduğuna dair bir tespit yapılabilmesi için süre talep etmiş olsalarda yerel mahkemece bu yönde bir karar vermemiş olması hak arama özgürlüğünü sınırlamış,bu durum müvekkillerinin hak kayıpları yaşamasına sebep olmakta, gerekçeli kararda aile konutu şerhinin dava tarihinden sonra konulduğunu dava sırasında mevcut şerhin tapuya şerh verilmesi TMK'nın dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinden dikkate alınmamış şeklinde gerekçelendirme yapılmış, yerel mahkemeden şerhin baki olduğunu ve davacı tarafa aile konutu şerhinin terkini için süre verilmesini yada taraflarınca dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan aile konutu olduğuna dair bir tespit yapılabilmesi için süre talep etmiş bulunsalarda bu husus mahkeme tarafından göz edilmediğini,bu nedenlerle dosyadaki eksiklik giderilerek...

    Gereğince Aile Konutunun Özgülenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm münhasıran Türk Medeni Kanununun 652. maddesine dayalı aile konutunun miras hakkına mahsuben sağ eşe özgülenmesi istemine ilişkin olup, inceleme görevinin Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren 19.01.2015 tarihli 2015/8 sayılı işbölümü kararı gereğince Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait olduğu düşünülmektedir. Ne var ki, Yargıtay Kanunu'nda 6644 sayılı kanunla yapılan ve 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik gereğince dosyanın bu Daireye değil, işbölümü uyuşmazlıklarını çözmekle görevli Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesi gerekmiştir....

      Kat 7 No'lu bağımsız bölüm" sayılı taşınmaz tapu kaydı üzerine 13/03/2017 tarihinde aile konutu şerhi konulduğu, tarafların 2017 yılı Ocak ayına kadar birlikte bu taşınmazda ikamet ettikleri, taşınmazın evlilik birliği içinde fiilen aile konutu olarak kullanıldığı, ancak 2017 yılı Ocak ayı sonrasında tarafların müşterek yaşama son verdikleri, lâkin evlilik birliğinin hukuken devam etmekte olduğu anlaşılmıştır. TMK'nın 194. maddesi hükmü uyarınca taşınmazın sicil kaydı üzerine konulan aile konutu şerhinin evlilik birliğinin devamı süresince hukuki netice doğuracağı, taşınmazın eşlerin paylı mülkiyetinde bulunmasının aile konutu şerhi yönünden bir öneminin bulunmadığı, evliliğin son bulması ile şerhin sağladığı hakların ortadan kalkacağı tartışmasızdır. Boşanma davası açıldıktan sonra eşlerden biri ayrı yaşama hakkı nedeniyle konutu terketse bile bu durum, konutun, aile konutu olma niteliğini ortadan kaldırmaz....

      Kat 7 No'lu bağımsız bölüm" sayılı taşınmaz tapu kaydı üzerine 13/03/2017 tarihinde aile konutu şerhi konulduğu, tarafların 2017 yılı Ocak ayına kadar birlikte bu taşınmazda ikamet ettikleri, taşınmazın evlilik birliği içinde fiilen aile konutu olarak kullanıldığı, ancak 2017 yılı Ocak ayı sonrasında tarafların müşterek yaşama son verdikleri, lâkin evlilik birliğinin hukuken devam etmekte olduğu anlaşılmıştır. TMK'nın 194. maddesi hükmü uyarınca taşınmazın sicil kaydı üzerine konulan aile konutu şerhinin evlilik birliğinin devamı süresince hukuki netice doğuracağı, taşınmazın eşlerin paylı mülkiyetinde bulunmasının aile konutu şerhi yönünden bir öneminin bulunmadığı, evliliğin son bulması ile şerhin sağladığı hakların ortadan kalkacağı tartışmasızdır. Boşanma davası açıldıktan sonra eşlerden biri ayrı yaşama hakkı nedeniyle konutu terketse bile bu durum, konutun, aile konutu olma niteliğini ortadan kaldırmaz....

      Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 31.10.2012 gün ve 180/903 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, vekil edenin eşi ...’ın 2011 yılında öldüğünü, evlilik birliği içerisinde satın alınarak davalı adına tescil edilen dava dilekçesinde ada ve parsel numarası yazılı taşınmazlar ile yatırım hesabı üzerinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan 1/2 alacağı bulunduğunu, bir kısım taşınmazların alınmasına ziynet eşyaları ve babasından kalan taşınmazlardan elde edilen kira geliri ile katkıda bulunduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, 1.000 TL katkı payı, 1.000 TL değer artış payı ve 1.000 TL'de artık değer alacağının yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına, aile konutu olarak kullanılan taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkının tanınmasına karar verilmesini istemiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava, Türk Medeni Kanununun 652 maddesi uyarınca miras hakkına mahsuben intifa hakkı tesisi isteğine ilişkindir. Mahkemece de bu yönde değerlendirme yapılarak hüküm kurulmuş olup, davanın açıklanan bu niteliğine göre Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarihli ve 1 sayılı Kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 2.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 31.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          'den intikal eden miras hissesini de kapsayacak şekilde iptal ve tescil kararı verilmesi doğru olmamıştır. 2-Davacının temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemede; Davacı tarafından, taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması talep edilmiş, mahkemece, “taşınmazın aile konutu olarak kabul edilmesi halinde diğer hissedarların tasarruflarının engelleneceği ve 3. kişilerin tasarruf yetkisinin kısıtlanacağı” gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Toplanan delillerden dava konusu taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir. (TMK m. 194/3) Aile konutu şerhi konulmasının amacı, taşınmazın maliki olmayan eşin rızası olmaksızın, aile konutu olarak özgülenen taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunulmasını engellemektir. Bu sebeple davalı ...'...

            Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, evli olan tarafların 10.05.2005 tarihinde boşandıkları, tapu kaydındaki aile konutu şerhinin 21.09.2006 tarihinde terkin edildiği, davalının katkı payı nedenine dayanarak çekişmeli bağımsız bölümün 3/4 payının adına tescili istemiyle davacı aleyhine ... 6.Aile Mahkemesinde 2005/847 Esas sayılı davayı açtığı ve davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır. Burada öncelikle davalının davacıya karşı hapis hakkını kullanıp kullanamayacağı üzerinde durulması gerekir. Türk Medeni Kanunu m. 950'de yapılan tanıma göre "hapis hakkı" bazı koşulların varlığı halinde alacaklıya yedinde bulunan borçluya ait bir malı iadeden kaçınmak ve alacağını tahsili için paraya çevirme yetkisi tanıyan hukuki bir teminat kurumudur....

              UYAP Entegrasyonu