Bu karardan da anlaşılacağı üzere haline münasip ev ile TBK 194 madde de tanımlanan aile konutu eşlerin bütün yaşam ve faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği acı ve tatlı günler içinde yaşadığı, anılarla dolu bir alandır. şeklinde aile konutunu tanımlarken aradığı kriterler farklıdır. Dolayısıyla her haline münasip ev aile konutu olmadığı gibi, her aile konutu da haline münasip ev olmak durumunda değildir. Dolayısıyla bu iki madde arasında özdeşlik kurmak yasanın özüne aykırıdır. TMK 194 madde mutlak bir kanun maddesi olmasına rağmen İİK 82 maddesinde haczi caiz olmayan mallar ve haklar sayılırken, malın kıymetinin fazla olması durumunda bedelinden haline münasip bir kısmın borçlunun ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla bırakılmak üzere haczedilerek satılacağı benimsenerek istisna getirilmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Aile konutu şerhinin cevri icra satışına engel teşkil etmediği, meskeniyete dayalı haczedilmezlik şikayetin ise sadece takip borçlusu tarafından yapılabileceği belirtilerek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;Davacıya 18.07.2017 tarihinde 103 davet kağıdının tebliğ edildiği, 28.02.2018 tarihinde satış işleminin yapılacağı ihtarının tebliğ edildiği, 11.04.2018 tarihinde kıymet takdir raporunun tebliğ edildiği, öğrenme tarihinden itibaren işlemeye başlayan yasal sürede şikayetin yapılmadığı, aile konutu şerhinin cebri icra satışına engel teşkil etmediği gerekçesi ile meskeniyet şikayeti yönünden aktif husumet yokluğu, aile konutu şerhi yönünden esastan davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Şikayet dilekçesindeki benzer sebeplerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Blok 10 nolu bağımsız bölüm üzerine icra müdürlüğünce haciz şerhi işlendiğini, müvekkili ve çocuklarının yıllardır söz konusu konutta ikamet etmekte olduklarını ve işbu konutun da halihazırda aile konutu niteliğinde olduğunu, taşınmazın haline münasip ev, bir başka deyişle aile konutu niteliğinde bir taşınmaz olduğundan İİK m. 81/1-12 uyarınca haczi kabil mallardan olmadığını ileri sürerek, taşınmazdaki haczin kaldırılmasını talep etmiştir. II. CEVAP Şikayet edilen alacaklı cevap dilekçesinde; aciz konulan ... ili ..... ilçesi ........ Mh,17945 Ada 3 Parsel 3,Blk 10 nolu bağımsız bölümdeki taşınmazın tapuda davacı ... adına kayıtlı olmadığından, mülkiyet hakkı olmadığını dolayısıyla malik olmadığını, bu nedenle asli unsurlardan olan husumet yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay 12....
İcra Müdürlüğü'nün 2018/26461 Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığının ,takibin kesinleştiğini borçlu adına yapılan sorgulamalarda 4 adet taşınmazının tespit edildiğini, taşınmazların kaydına haciz işlendiğini, davacı borçlunun birden fazla taşınmazı bulunduğu halde meskeniyet iddiasında bulunmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taşınmazın kaydına aile konutu şerhi işlenmesinden 4 ay gibi kısa bir süre içinde taşınmazın kaydına 9 adet haciz şerhi işlendiğini, bu durumunda borçlunu iyi niyetli olmadığını ispat için yeterli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece 28/01/2020 gün, 2018/929 E. 2020/107 K. sayılı kararla; "Meskeniyet şikayetinin kısmen kabulü ile İstanbul 3....
Zira, zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyct iddiasında bulunmasını engeller. Somut olayda, taşınmaz üzerinde haciz tarihinden önce 21.04.2008 tarihinde .....A.Ş. lehine tesis edilmiş ipoteğin mevcut olduğu, ancak ...7. Aile Mahkemesi'nin 07.03.2013 tarih ve 2011/1108 E, 2013/168 K. sayılı kararı ile ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği, kararın 23.06.2014 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Söz konusu ipotek, taşınmazın aile konutu olduğunun tespit edilmesi ve eşin rızasının alınmaması nedeniyle kaldırılmış olduğundan anılan ipotek, kurulduğu andan itibaren geçersiz olup, meskeniyet şikayetine engel değildir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrarla; hacze konu gayrimenkulün müvekkilinin haline münasip evi olduğunu, ayrıca hacze konu gayrimenkulün, aile konutu olduğunu, müvekkillerinin evliliklerinin devamı esnasında sahip olduğu ve ailesiyle birlikte yaşadığı ev olduğunu, bir eşin diğer eşin izni ve muvafakati olmadan gayrimenkul üzerinde tasarruf edemeyeceğini, bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetlerinin sınırlandırıldığını, kaldı ki bu sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, konutun aile konutu vasfı bulunduğu için getirildiğini, bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konutun aile konutu özelliğini taşıyacağını, anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırmanın, emredici nitelikte olduğunu, dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamayacağını ve açık rızanın ancak...
Söz konusu ipotek, taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ve eşin rızası alınmaması nedeniyle geçersiz olduğundan anılan mahkemece kaldırılmış olması nedeniyle meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunmaya engel teşkil etmez. Açıklanan nedenlerle mahkemece meskeniyet şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nin 373/1. maddesi uyarınca, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 23.09.2020 tarih ve 2020/1243 E.- 2020/1530 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Bursa 5....
İstinaf Sebepleri Şikayet dilekçesindeki iddia ve vakıalar aynen tekrar edilerek, anayasaya ve aile hayatına saygı hakkına aykırılık teşkil eden kararın kaldırılması ve şikayetin kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; şikayetçinin takip borçlusu olmadığı, borçlunun eşi olduğu, meskeniyet şikayetinin yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takipte borçlu sıfatı taşımayan, tapuda lehine aile konutu şerhi verilen üçüncü kişinin haczin kaldırılmasını istemesi mümkün olmadığından mahkemece şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayet eden-3.kişi temyiz isteminde bulunmuştur. B....
GEREKÇE: Şikayet, meskeniyet iddiasına dayalı olarak haczin kaldırılmasına yöneliktir. Şikayetçinin takip borçlusu olmadığı, borçlunun eşi olduğu, aile konutuna dayalı olarak iş bu şikayette bulunduğu görülmektedir. İİK.'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendinde; borçlunun haline münasip evinin haczolunamayacağı ifade edilmiştir. Anılan yasal düzenleme uyarınca, meskeniyet şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takipte borçlu sıfatı taşımayan, tapuda lehine aile konutu şerhi verilen 3. kişinin haczin kaldırılmasını istemesi mümkün değildir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin yerleşik içtihatları bu yönde olup, şikayet dilekçesine ve istinaf dilekçesine konu edilen Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlaline dair kararı sonrasında da bu yöndeki içtihatta değişikliğe gidilmemiştir.) Buna göre, mahkemece şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. İstinaf başvurusu yerinde görülmemiştir....
Anılan Yasal düzenleme uyarınca, meskeniyet şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takipte borçlu sıfatı taşımayan, tapuda lehine aile konutu şerhi verilen üçüncü (3.) kişinin haczin kaldırılmasını istemesi mümkün değildir....