Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ağır Ceza Mahkemesinin 24.06.2021 tarihli ve 2021/68 Esas, 2021/351 Karar sayılı ilamına karşı temyiz isteminde bulunulduğu, ancak 07.09.2021 tarihli tebliğnamede davacı vekilinin temyiz istemi ile ilgili olarak görüş belirtilmediği anlaşıldığından; davacı vekilinin temyiz istemi ile ilgili görüş bildirilmek ve düzenlenecek ek tebliğname ile birlikte gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Yargıtay Kanununun 28. ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 37. maddeleri gereğince yerel mahkemelerce verilen kararların temyiz yolu ile incelenmesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca o konudaki hukuki görüşün açıklandığı bir tebliğname düzenlenmesi gerekmekte olup, davacı vekili tarafından 19/03/2019 havale tarihli dilekçe ile Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21/02/2019 tarihli ve 2018/405 Esas – 2019/91 Karar sayılı ilamına karşı katılma yoluyla temyiz isteminde bulunulduğu, ancak, 25/04/2019 tarihli tebliğnamede davacı vekilinin temyiz istemi ile ilgili olarak görüş belirtilmediği...

      Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.'' ve aynı kanunun 301. maddesinin ''Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek temyiz dilekçelerinde gösterilen hususlar ile re’sen incelenmesi gereken konular yönünden CMK'nın 288 ve 289. maddeleri kapsamında olduğu belirlenerek anılan sebeplere yönelik yapılan incelemede; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 21.04.2015 tarih, 2014/10-623 Esas ve 2015/117 sayılı kararında da yabancı uyruklu olup, yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır denilmiştir. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 91'nci maddesinde geçici koruma “ülkesinden ayrılmaya...

        İhtiyati haciz talepleri İİK.nun 257.vd.maddelerinde düzenlenmiş bir geçici hukuki koruma tedbirlerinden biridir. Esas yönünden açılmış bir dava yoktur. Geçici koruma tedbiri istenmektedir. Bu tür taleplerin de esas dava dosya numarası alarak görülmesi mümkün değildir. D.İş ve Esas numaralarından görülecek dava ve talep türleri bellidir. Bu nedenle, değişik iş numarası verilmesi gerekirken sehven esas numarası verildiği, dilekçe başlığından ve içeriğinden de amacın dava açmak değil, geçici hukuki koruma tedbiri niteliğinde ihtiyati haciz istemi olduğu anlaşılmakla, tevzideki hatanın düzeltilerek dosyanın yeniden tevzi edilmesi için İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu'na gönderilmesine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

          İhtiyati haciz talepleri İİK.nun 257.vd.maddelerinde düzenlenmiş bir geçici hukuki koruma tedbirlerinden biridir. Esas yönünden açılmış bir dava yoktur. Geçici koruma tedbiri istenmektedir. Bu tür taleplerin de esas dava dosya numarası alarak görülmesi mümkün değildir. D.İş ve Esas numaralarından görülecek dava ve talep türleri bellidir. Bu nedenle, değişik iş numarası verilmesi gerekirken sehven esas numarası verildiği, dilekçe başlığından ve içeriğinden de amacın dava açmak değil, geçici hukuki koruma tedbiri niteliğinde ihtiyati haciz istemi olduğu anlaşılmakla, tevzideki hatanın düzeltilerek dosyanın yeniden tevzi edilmesi için İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu'na gönderilmesine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

            Başka bir koruma yolu da bulunmadığına göre, bu hususta ihtiyatî tedbir kararı verilebileceği kuşkusuzdur (Reisoğlu, Seza: Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, 2. Bası, Ankara 1998, s. 97). Ayrıca, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinde geçici hukukî himayenin bir türü olan ihtiyatî tedbirlere ilişkin düzenleme genel nitelikte olup; 2004 sayılı İİK m. 72 hükmünde menfî tespit davaları hakkındaki tedbirlerin özel olarak düzenlenmiş olması, bu davada, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri, ispat ölçüsüdür. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü hâkim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez....

              Talep; genel kredi sözleşmesi nedeniyle davalı banka tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle davacının menfi tespit ve icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. İhtiyati tedbir şartları değerlendirildiğinde; geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati tedbir, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir.(HMK m. 406) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların yada onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir....

                Davalı vekili cevap dilekçesinde ihtiyati tedbir kararına karşı itirazında özetle; İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası ile ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini, ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:"... geçici hukukî koruma başlığı altında akla gelen ilk yöntemlerden birisi ihtiyatî tedbirdir. Bunun yanında para alacaklarına ilişkin takibin sonucunun güvence altına alınabilmesi için başvurulan ihtiyatî haciz, delillerin korunması için delil tespiti gibi birçok hukuki koruma yöntemine ilişkin HMK’da hükümler yer almıştır....

                Alacaklının elinde İİK’nun 68. maddesinde sayılan belgeler bulunmaması, borçlu hakkında başlattığı icra takibine, borçlunun itiraz etmek suretiyle takibi durdurması da borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını kabule yeterli olmayıp, bu halde dahi borçlu borç tehdidi altında olup, bu nedenle de menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır. Kaldı ki, davacı/borçlunun borçlu olmadığını ileri sürerek ilamsız icra takibine itiraz etmesi, ancak takibin durmasını sağlamakta olup, icra takibini ortadan kaldırmamaktadır. Takibin iptali ise eldeki davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuçtur. Bu nedenle, davacının, takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararı vardır. Diğer taraftan, davalı/alacaklının alacağını isteme ve dava açma tehdidi altında bulunması nedeniyle de davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı vardır....

                İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının müspet ve menfi zararlarını birarada talep edemeyeceği, onananarak kesinleşen 16. Asliye Ticaret Mahkemesine ait ilamda ve Yargıtay içtihatında da menfi zarardan bahsettiği, dolayısıyla davacı tarafın menfi zarar talebinde bulunduğu, organizasyon için yapılan masraf ve giderler toplamı olan 238.245,76 TL'lik tutarın menfi zarar olduğu, toplanan delillerden kira bedelinin davalı tarafından yatırıldığı anlaşılmakla kiralama masrafı düşüldüğünde davacının menfi zarar toplamının 153.500,00 TL olacağı ve bu tutarın cezai şart miktarının altında kaldığı ayrıca davalının ekonomik olarak mahvına sebep olacak miktarda olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile toplam 161.633,06 TL cezai şartın dava tarihinden yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....

                  UYAP Entegrasyonu