Mahkemelerden hukuki koruma talep edilmesinde hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olması gerektiğine ilişkin ilke kısaca hukuki yarar olarak ifade edilmektedir. Hukuki yarar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-h bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda açıkça dava şartı olarak öngörülmemiş ise de Yargıtay içtihatları ile hukuki yararın dava şartları kapsamında değerlendirilmesi gerektiği benimsenmiştir. Yine hem öğreti hem de yargı kararları ile hukuki yararın sadece davanın başında var olması yeterli kabul edilmemiş hüküm verilinceye kadar mevcut olması aranmıştır. Öte yandan belirtilmelidir ki, davaya konu tedbir kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 110. maddesi gereğince ihtiyati tedbir talep eden taraf bundan dolayı diğer tarafın ve üçüncü kişilerin uğrayacağı muhtemel zarar ve ziyanlarına mukabil teminat göstermeye mecburdur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava: menfi tespit, talep; ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. HMK'nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res'en gözetilerek yapılmıştır. İhtiyati tedbir isteyen davacı taraf; davalıyla aralarında satım sözleşmesi olduğunu , dava konusu çeki davalıya verdiğini, ancak kendisine mal teslimi yapılmadığını çek için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece talebin reddine karar verilmiştir. İhtiyati tedbir şartları değerlendirildiğinde; geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati tedbir, geçici bir hukuki koruma tedbiridir.(HMK m. 406) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır....
Ağır Ceza Mahkemesinin 30.03.2016 tarihli ve 2016/54 esas 2016/103 Karar sayılı ilamına karşı temyiz isteminde bulunulduğu, ancak, 17.12.2020 tarihli tebliğnamede davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili olarak görüş belirtilmediği anlaşıldığından; davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili görüş bildirilmek ve düzenlenecek ek tebliğname ile birlikte gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Ağır Ceza Mahkemesinin 30.03.2016 tarihli ve 2016/54 esas 2016/103 Karar sayılı ilamına karşı temyiz isteminde bulunulduğu, ancak, 17.12.2020 tarihli tebliğnamede davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili olarak görüş belirtilmediği anlaşıldığından; davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili görüş bildirilmek ve düzenlenecek ek tebliğname ile birlikte gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Ağır Ceza Mahkemesi'nin 14.06.2019 tarihli ve 2019/123 Esas, 2019/256 Karar sayılı ilamına karşı temyiz isteminde bulunulduğu, ancak, 11.02.2020 tarihli tebliğnamede davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili olarak görüş belirtilmediği anlaşıldığından; davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili görüş bildirilmek ve düzenlenecek ek tebliğname ile birlikte gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : Davanın Reddi Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Yargıtay Kanununun 28. ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 37. maddeleri gereğince yerel mahkemelerce verilen kararların temyiz yolu ile incelenmesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca o konudaki hukuki görüşün açıklandığı bir tebliğname düzenlenmesi gerekmekte olup, Uyap ortamında yapılan incelemede, davalı vekili tarafından 25/12/2018 tarihli dilekçe ile Nazilli Ağır Ceza Mahkemesinin 25/12/2018 tarihli ve 2018/339 Esas, 2018/363 Karar sayılı ilamına karşı temyiz isteminde bulunulduğu, ancak, 15/06/2019 tarihli tebliğnamede davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili olarak görüş belirtilmediği anlaşıldığından; davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili görüş bildirilmek ve düzenlenecek ek tebliğname ile...
Başka bir koruma yolu da bulunmadığına göre, bu hususta ihtiyatî tedbir kararı verilebileceği kuşkusuzdur (Reisoğlu, Seza: Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, 2. Bası, Ankara 1998, s. 97). Ayrıca, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinde geçici hukukî himayenin bir türü olan ihtiyatî tedbirlere ilişkin düzenleme genel nitelikte olup; 2004 sayılı İİK m. 72 hükmünde menfî tespit davaları hakkındaki tedbirlerin özel olarak düzenlenmiş olması, bu davada, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri, ispat ölçüsüdür. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü hâkim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Koruma Kararının Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı anne tarafından, koruma kararının kaldırılması talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı anne, veleyati babada bulunan ortak çocuğun velayetinin kendine verilmesi ve halen kurumda bulunan ortak çocuğun koruma kararının kaldırılması için dava açmış, mahkemece, velayetin değiştirilmesi istemi kabul edilmiş, koruma kararının kaldırılması isteminin ise reddine karar verilmiştir....
Talep; genel kredi sözleşmesi nedeniyle davalı banka tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle davacının menfi tespit ve icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. İhtiyati tedbir şartları değerlendirildiğinde; geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati tedbir, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir.(HMK m. 406) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların yada onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde ihtiyati tedbir kararına karşı itirazında özetle; İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası ile ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini, ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:"... geçici hukukî koruma başlığı altında akla gelen ilk yöntemlerden birisi ihtiyatî tedbirdir. Bunun yanında para alacaklarına ilişkin takibin sonucunun güvence altına alınabilmesi için başvurulan ihtiyatî haciz, delillerin korunması için delil tespiti gibi birçok hukuki koruma yöntemine ilişkin HMK’da hükümler yer almıştır....