Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe; Eldeki dava ticari ilişki kaynaklı borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır. Davacının da kabulü olduğu üzere taraflar arasında aynı alacak konusuna ilişkin itirazın iptali davası derdesttir. Bir davada savunma olarak ileri sürülebilecek hususlara ilişkin ayrıca dava açılması mümkün değildir. Yerleşik Yargıtay uygulaması da aynı taraflar arasındaki aynı konuya ilişkin derdest bir itirazın iptali davasının bulunması halinde açılacak menfi tespit davasında hukuki yararın olmadığı yönünde olduğundan davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerekmiştir....
Davalı vekilinin (ihtiyati tedbir kararına yönelik) temyiz başvurusu yönünden yapılan incelemede; Temyize konu edilen ihtiyati tedbir talebine ilişkin karar , 6100 sayılı HMK'nun yürürlükte olduğu dönemde verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, aynı maddedin 1/f bendinde de geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararlar hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin kararın temyiz edilemeyen kararlardan olduğu, diğer bir ifade ile ihtiyati tedbir istemi hakkında istinaf incelemesi sonucunda verilen bölge adliye mahkemesi kararının kesin olduğu açıktır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı tarafın temyiz istemlerinin REDDİNE, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 24/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır.Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür....
Davalılar Yatırımcıları Koruma Fonu ve Merkezi Kayıt Kuruluşu vekili, davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalı ... hakkında açılan davanın yargı yolu yönünden, davalı Merkezi Kayıt Kuruluşu hakkındaki davanın da husumetten reddine ilişkin kararın kesinleştiği, bu davalılar hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının davalı Data Menkul Kıymetler A.Ş.’yi temsilen Yatırımcıları Koruma Fonu’na açtığı menfi tespit davasının kabulüne, İstanbul 9. İcra Müdürlüğü’nün 2013/13977 esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine dair verilen hükmün davalı Data Menkul Kıymetler A.Ş.’yi temsilen Yatırımcıları Koruma Fonu vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce onanmasına karar verilmiştir....
E. sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı taraf, birtakım asılsız ve mesnetsiz iddialar ileri sürerek huzurdaki menfi tespit davasını ikame ettiği, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; GKS'den kaynaklı ve .... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyasına konu borçtan dolayı açılmış menfi tespit davasıdır. Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarında karar verilene kadar sürmesi gerekir....
Borçlunun, hakkında henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek, kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı “böyle bir borcu bulunmadığının saptanması” için dahi menfi tespit davası açabileceği kabul edilmiştir. Somut olayda davacı tarafına gönderilen ihtarnameye istinaden menfi tespit davası açmıştır. Davacının bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunda hiç kuşku olmadığı gibi, böyle bir davayı açmasına da hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır. Bu itibarla, mahkemece, davacı/borçlunun davayı açmasında hukuki yararının olduğu kabul edilerek davanın esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Bir davanın korunmaya değer, güncel hukuksal yarar bulunmaması nedeniyle reddedilebilmesi için, borçluyu tehdit edebilecek tehlike ve savsaklamalara karşı onu koruma gereksinmesinin olmaması gerekir. Borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlunun, hakkında henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek, kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı “böyle bir borcu bulunmadığının saptanması” için dahi menfi tespit davası açabileceği kabul edilmesi karşısında ,davacının davalının yukarıda anılan ve kendisini bir borçla tehdit eden cevabi ihtarı sonrasında, bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunda hiçbir kuşku olmadığı gibi, böyle bir davayı açmasına da hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/725 KARAR NO : 2023/230 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARAR TARİHİ :07/03/2023 Bilgileri yukarıda yazılı ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla dosya üzerinden yapılan ön inceleme neticesinde; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Dava, 2004 sayılı İİK m. 72 hükmü uyarınca menfi isteğine ilişkin olup, uyuşmazlık geçici hukuki koruma talebi hakkında verilen ara kararının istinafı hakkındadır....
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin durdurulması kararı verilemeyeceği ayrıca "Borçlu, icra takibinden sonra (takip sırasında) da (borç ödeninceye kadar) borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir. (1) Borçlunun, icra takibinden sonra menfi tespit davası açabilmesi için de borçlu olmadığının hemen tespit edilmesinde korunmaya değer bir hukuki yararın (menfaatinin) bulunması gerekir. (2) İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasının icra takibine etkisi. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası, (aynı alacak için bu davadan önce yapılmış ve devam etmekte -derdest- olan) ilamsız icra takibine kendiliğinden durdurmaz. Yukarıda görüldüğü gibi icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası icra takibini kendiliğinden dur durmayacağı gibi, menfi tespit davasına bakan mahkeme, ihtiyati tedbir yolu ile dahi icra takibin durdurulmasına karar veremez....
HMK düzenlemesinde geçici hukuki koruma talebi konusunda herhangi bir sınırlama yoktur, idari yargılamadaki geçici hukuki korumadaki sınırlama adli yargılamadaki geçici hukuki koruma kararlarında herhangi bir sınırlama yoktur, dolaysıyla bu yöndeki itiraza itibar edilmemiştir, görev konusundaki itiraz yargılamanın sonraki safahatında değerlendirileceğinden (kaldı ki görev konusu dava şartı olup mahkemece her zaman resen dikkate alınacağı da dikkate alınmakla şimdilik dikkate alınmamıştır) davalı vekilinin %115 + %15 teminat alınacağı konusundaki itirazında ise herhangi bir yasal düzenleme yoktur, bu nedenle bu itirazı da kabul görmemiştir....