Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumda, mahkemece; dava konusu edildiği halde harcı yatırılmayan menfi tespit istemine ilişkin olarak, menfi tespit talebinde bulunan davacılar arasında da zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı gözetilerek, tüm davacılar için harcı tamamlamak üzere davacılar vekiline harçlar kanunu'nun 30. maddesi uyarınca süre verilerek, eksik harcın tamamlatılması, harç tamamlanmadığında harcı yatırılmayan davacılar ile ilgili dava dosyasının tefriki ile işlemden kaldırılması, yenilenmemesi halinde bu talebe yönelik davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi, harcın ikmal edilmesi halinde; her bir davacı için oluşacak uygun sonuç dairesinde menfi tespit istemi hakkında karar verilmesi gerekirken, harcı yatırılmayan menfi tespit istemi hakkında yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulmasını gerektirmiştir....

    Bu durumda mahkemece hükme esas raporu veren bilirkişi kurulundan alınacak ek raporla, asıl davada yüklenicinin talebinin eksik işlerin giderim bedeli değil menfi tespit istemi olduğu gözönünde tutularak, asıl davanın dayanağını teşkil eden faturadaki işlerin 21.11.2007 tarihli sözleşme gereği taşeron tarafından üstlenilen ve bedeli ödenen ya da taşeron tarafından bedeli talep edilen işler arasında olup olmadığı, birleşen dava ile ilgili olarak da davalı taşeronun yapmadığı kabul edilen asıl sözleşme konusu kablo döşeme işlerinden 15 metreye kadar koruma kabuklamasını yapmaması sebebiyle isteyemeyeceği ve faturalarında gösterdiği bedel hesaplattırılıp, tartışılarak asıl ve birleşen davada sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....

      Dava, kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan alacağın tahsili için abone hakkında başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi, birleşen dava; abonenin kaçak kullanım nedeniyle hakkında tahakkuk ettirilen borçtan borçlu olmadığının ve kaçak kullanmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır. Hakkı ihlal edilen bir kişi davacı olarak mahkemeye başvurup hukuki korunma talep edebilir.Ancak davacının hukuki korunma talep edebilmesi için korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Kural olarak inşai davalarda ve eda davalarında hukuki yararın bulunduğu varsayılır. Davacı bu tür davalarda hukuki yararının bulunduğunu bildirmek ve ispat etmekle yükümlü değildir. Ancak şüphe halinde hukuki yararın mevcut olup olmadığı inceleme konusu yapılır. Tespit davasının dinlenebilmesi için, tespit davası konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması gerekir....

        İhtiyati tedbir, geçici hukuki koruma görünümlerinin temelini oluştur ve hükmün kesinleşmesine kadar, dava konusuna, hukuki koruma sağlayarak olası verilecek hükmün infazının kolaylaştırmasını amaç edinir. Mevzuatımızda ihtiyati tedbirlerler hakkında genel düzenleme HMK'nın 389 ve 399 maddeleri arasında yapılmış olup özel kanunlarda da benzer düzenlemeler bulunmaktadır. Dosyamız konusu, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında, icra takibinin durumuna ilişkin ihtiyati tedbir 72/3 maddesinde düzenlenmiş olup "İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir" hükmünü getirmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal HÜKÜM: Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Suça sürüklenen çocuk müdafinin mala zarar verme suçuna ilişkin hükme yönelik temyiz isteminin reddine karar verildiği bu red kararının suça sürüklenen çocuk müdafine tebliğ edildiği ve müdafinin bu red kararına yönelik bir temyiz istemi bulunmadığı belirlenerek yapılan incelemede; Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/11/2018 tarihli ve 2016/6-986 Esas, 2018/554 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 35. maddesi ve Çocuk Koruma Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20 ve 21. maddeleri uyarınca; fiil işlendiği sırada 15-18 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, mahkemece sosyal...

          Dava şartlarından birisi de dava açılmasında davacının hukuki yararının bulunmasıdır. Dava hakkı hukuki yararla sınırlıdır. Tespit davasında hukuki yarar da, başka şekilde hukuki korunmanın sağlanamaması halinde vardır. Bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu, tespit davası açılabilmesi için tek başına yeterli değildir. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının dava açmada hukuki yararı yoktur. Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, 23/12/2013 düzenleme tarihli, 01/09/2014 vade tarihli, 19.552,34 TL bedelli, ... numaralı kredi borç senedinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Mahkememizce celp edilen davalı kooperatif kayıtları dikkate alındığında ... nolu senet bedelinin 26/09/2014 tarihinde 8.399,70 TL olarak ve 09/09/2014 tarihinde 13.202,51 TL olarak ödendiği anlaşılmıştır. İşbu dava ise 31/07/2015 tarihinde açılmıştır....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ("İİK") m. 72 hükmü uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, keşideci tarafından hâmil aleyhine, icra takibinden sonra açılan menfî tespit davasında, çekin ödenmemesi yönünde ihtiyatî tedbir kararı verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346). Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK'nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir....

              Ancak, davacının hukuki korunma talep edebilmesi için korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Davacının dava hakkına sahip bulunması mahkemeden hukuki koruma isteyebilmesi için yeterli değildir. Dava açan kişinin ayrıca dava açmakta hukuki bir yararı bulunmalıdır. Kural olarak inşai davalarda ve eda davalarında hukuki yararın bulunduğu varsayılır. Davacı bu tür davalarda hukuki yararının bulunduğunu bildirmek ve ispat etmekle yükümlü değildir.Ancak şüphe halinde hukuki yararın mevcut olup olmadığı inceleme konusu yapılır. Tespit davalarında bu arada menfi tespit davasında davacının davanın açılmasında hukuki yararı bulunmalıdır. Davacı menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu bildirmeli, açıklamalı ve gerekirse ispat etmelidir....

                Limited Şirketi hakkında verilen menfi tespit hükmü kesinleştiğinden menfi tespit davası hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına; Özel Dairece davalı .... Limited Şirketi hakkında menfi tespit kararı verildiği hâlde malların davalıya iadesine karar verilmemesini bozma sebebi yapıldığı, davacının davalı ... Ind. Co. Limited Şirketine menfi tespit davası açtığı, işbu davanın mahiyetine "birlikte ifa" ilkesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, menfi tespit davasının doğasında yer alan olumsuzluk vasfı nedeniyle davanın kabulünün başka bir şarta bağlanamayacağı, davalı tarafın malların iadesini talep etmediği gibi, buna yönelik bir talebi var ise karşı dava veya ayrı bir dava açabileceği, mahkemenin talepten fazlaya hüküm kurma yasağının bulunduğu gerekçesiyle davalı .......

                  "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Davacının maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yargıtay Kanununun 28. ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 37. maddeleri gereğince yerel mahkemelerce verilen kararların temyiz yolu ile incelenmesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca o konudaki hukuki görüşün açıklandığı bir tebliğname düzenlenmesi gerekmekte olup, UYAP ortamında yapılan incelemede, davacı vekili tarafından 30.05.2019 tarihli dilekçe ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 19....

                    UYAP Entegrasyonu