Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçici hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. İİK 72. maddesi gereğince ihtiyati tedbir talep eden geçici hukuki koruma kararlarının genel olarak düzenlendiği HMK hükümleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesinin koşulları kapsamında haklığının yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır....

    Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe; Eldeki dava ticari ilişki kaynaklı borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır. Davacının da kabulü olduğu üzere taraflar arasında aynı alacak konusuna ilişkin itirazın iptali davası derdesttir. Bir davada savunma olarak ileri sürülebilecek hususlara ilişkin ayrıca dava açılması mümkün değildir. Yerleşik Yargıtay uygulaması da aynı taraflar arasındaki aynı konuya ilişkin derdest bir itirazın iptali davasının bulunması halinde açılacak menfi tespit davasında hukuki yararın olmadığı yönünde olduğundan davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerekmiştir....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılması istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK'nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati tedbir, geçici hukuki koruma görünümlerinin temelini oluştur ve hükmün kesinleşmesine kadar, dava konusuna, hukuki koruma sağlayarak olası verilecek hükmün infazının kolaylaştırmasını amaç edinir. Mevzuatımızda ihtiyati tedbirlerler hakkında genel düzenleme HMK'nın 389 ve 399 maddeleri arasında yapılmış olup özel kanunlarda da bir hayli düzenleme bulunmaktadır. 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu'nda da ihtiyati tedbir hususunda düzenleme bulunmaktadır....

      CEVAP: Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; dava tarihi itibariyle çekin keşide tarihinin gelmediğini, davacının dava tarihi itibariyle menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı bulunmadığını, çekin bankaya ibraz edildiğinde keşideci --- tarafından ödenebileceğini veya çekin müvekkili tarafından ibraz edilmemesinin söz konusu olduğunu, davacının --- yoluna başvurması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, kambiyo senedi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine yönelik olarak açılan menfi tespit davasıdır.Bilindiği üzere taraf koşulu; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup kamu düzeni ile ilgisi sebebiyle yargılamanın her aşamasında resen göz önüne alınması zorunludur.(HMK 115/1).Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti; dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder....

        Davalı vekilinin (ihtiyati tedbir kararına yönelik) temyiz başvurusu yönünden yapılan incelemede; Temyize konu edilen ihtiyati tedbir talebine ilişkin karar , 6100 sayılı HMK'nun yürürlükte olduğu dönemde verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, aynı maddedin 1/f bendinde de geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararlar hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin kararın temyiz edilemeyen kararlardan olduğu, diğer bir ifade ile ihtiyati tedbir istemi hakkında istinaf incelemesi sonucunda verilen bölge adliye mahkemesi kararının kesin olduğu açıktır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı tarafın temyiz istemlerinin REDDİNE, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 24/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

          E. sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı taraf, birtakım asılsız ve mesnetsiz iddialar ileri sürerek huzurdaki menfi tespit davasını ikame ettiği, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; GKS'den kaynaklı ve .... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyasına konu borçtan dolayı açılmış menfi tespit davasıdır. Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarında karar verilene kadar sürmesi gerekir....

            Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır.Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür....

              Ağır Ceza Mahkemesi'nin 14.06.2019 tarihli ve 2019/123 Esas, 2019/256 Karar sayılı ilamına karşı temyiz isteminde bulunulduğu, ancak, 11.02.2020 tarihli tebliğnamede davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili olarak görüş belirtilmediği anlaşıldığından; davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili görüş bildirilmek ve düzenlenecek ek tebliğname ile birlikte gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Ağır Ceza Mahkemesinin 30.03.2016 tarihli ve 2016/54 esas 2016/103 Karar sayılı ilamına karşı temyiz isteminde bulunulduğu, ancak, 17.12.2020 tarihli tebliğnamede davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili olarak görüş belirtilmediği anlaşıldığından; davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili görüş bildirilmek ve düzenlenecek ek tebliğname ile birlikte gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Ağır Ceza Mahkemesinin 30.03.2016 tarihli ve 2016/54 esas 2016/103 Karar sayılı ilamına karşı temyiz isteminde bulunulduğu, ancak, 17.12.2020 tarihli tebliğnamede davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili olarak görüş belirtilmediği anlaşıldığından; davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili görüş bildirilmek ve düzenlenecek ek tebliğname ile birlikte gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu