Limited Şirketi hakkında verilen menfi tespit hükmü kesinleştiğinden menfi tespit davası hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına; Özel Dairece davalı .... Limited Şirketi hakkında menfi tespit kararı verildiği hâlde malların davalıya iadesine karar verilmemesini bozma sebebi yapıldığı, davacının davalı ... Ind. Co. Limited Şirketine menfi tespit davası açtığı, işbu davanın mahiyetine "birlikte ifa" ilkesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, menfi tespit davasının doğasında yer alan olumsuzluk vasfı nedeniyle davanın kabulünün başka bir şarta bağlanamayacağı, davalı tarafın malların iadesini talep etmediği gibi, buna yönelik bir talebi var ise karşı dava veya ayrı bir dava açabileceği, mahkemenin talepten fazlaya hüküm kurma yasağının bulunduğu gerekçesiyle davalı .......
Borçlunun, hakkında henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek, kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı “böyle bir borcu bulunmadığının saptanması” için dahi menfi tespit davası açabileceği kabul edilmişken, hakkında yürümekte olan bir icra takibi olan borçlunun bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunda hiç kuşku olmadığı gibi, böyle bir davayı açmasına da hiç bir hukuki engel bulunmamaktadır. Alacaklının elinde İİK’nun 68. maddesinde sayılan belgeler bulunmaması, borçlu hakkında başlattığı icra takibine, borçlunun itiraz etmek suretiyle takibi durdurması da borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını kabule yeterli olmayıp, bu halde dahi borçlu borç tehdidi altında olup, bu nedenle de menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır. Kaldı ki, davacı borçlu tarafından icra (hukuk) mahkemesinde açılan dava ile ödeme emrinin iptali ise eldeki davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuçtur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal HÜKÜM: Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Suça sürüklenen çocuk müdafinin mala zarar verme suçuna ilişkin hükme yönelik temyiz isteminin reddine karar verildiği bu red kararının suça sürüklenen çocuk müdafine tebliğ edildiği ve müdafinin bu red kararına yönelik bir temyiz istemi bulunmadığı belirlenerek yapılan incelemede; Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/11/2018 tarihli ve 2016/6-986 Esas, 2018/554 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 35. maddesi ve Çocuk Koruma Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20 ve 21. maddeleri uyarınca; fiil işlendiği sırada 15-18 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, mahkemece sosyal...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ: Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 72. Maddesine dayalı menfi tespit istemidir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.’nun 114. maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak kabul edilmiştir. Hakkı ihlal edilen bir kişi davacı olarak mahkemeye başvurup hukuki korunma talep edebilir. Ancak davacının hukuki korunma talep edebilmesi için korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Davacının dava hakkına sahip bulunması mahkemeden hukuki koruma isteyebilmesi için yeterli değildir. Dava açan kişinin ayrıca dava açmakta hukuki bir yararı bulunmalıdır. Kural olarak inşai davalarda ve eda davalarında hukuki yararın bulunduğu varsayılır. Davacı bu tür davalarda hukuki yararının bulunduğunu bildirmek ve ispat etmekle yükümlü değildir.Ancak şüphe halinde hukuki yararın mevcut olup olmadığı inceleme konusu yapılır....
Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir. Somut olayda davacı vekili tarafından dava konusu bonodan ötürü borçlu olunmadığının tespiti istemi ile mevcut dava açılmış ilk derece mahkemesi ihtiyati tedbir isteminin kabulüne ve %15 teminatla bono hakkında açılacak icra takiplerinin durdurulmasına karar vermiş davalılar vekilleri ihtiyati tedbire itiraz etmişler mahkeme itirazın reddine karar vermiş ve bu ara kararının karşı davalılar SS Hayıtlı Koyu Koop.ve Hayıtlı turizm A.Ş. Vekili istinafa başvurmuştur. Davacı taraf; bononun bedelinin ödediği iddiasındadır. Bir kısım dekontlar da ibraz etmiştir....
Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 24.09.2003 günlü kararından taşınmaz üzerine inşaat yapılabileceği, ancak sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde 15 daireli bir bina yapılmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı yüklenici davacı arsa sahibinin Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı uyarınca daha az daireli bir bina yapılmasını kabul etmediğini savunmuştur. Davacı arsa sahibi de davalı yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan şekilde inşaatın yapılacağı konusunda kendisini oyaladığını iddia etmektedir. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 24.09.2003 günlü kararı uyarınca sözleşmenin ifası imkânsız hale gelmiştir. Bu imkânsızlık objektif imkânsızlıktır. Daha az daireli inşaat yapılması konusunda da tarafların iradeleri birleşmemiştir. Sözleşmede kararlaştırılan sayıda daire bulunan bir bina yapılamaması davalı yüklenicinin kusurundan kaynaklanmadığından, davacı menfi zararının tanzimini isteyemez....
Menfi tespit davasında davacı dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gerektiğini de ispat etmelidir. Menfi tespit davası borçlu hakkında bir takip yapılmadan önce açılabileceği gibi sonrada açılabilir. Takipten önce açılan menfi tespit davasında borçlunun hukuki durumu tehlikede ise veya belirsizlik içeriyorsa hukuki yararın bulunduğu kabul edilmelidir. Takipten sonra açılan menfi tespit davasında takibin seyrine göre hukuki yararın varlığı farklılık arz eder . İlamsız icra takibine itiraz etmeyen veya edemeyen borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğu varsayılır. Genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine itiraz üzerine takip durduğu için borçlunun takip konusu alacakla ilgili menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığını tespit etmek zordur. Burada üzerinde durulması gereken husus alacaklının takibini dayandırdığı belgedir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Davacının maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yargıtay Kanununun 28. ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 37. maddeleri gereğince yerel mahkemelerce verilen kararların temyiz yolu ile incelenmesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca o konudaki hukuki görüşün açıklandığı bir tebliğname düzenlenmesi gerekmekte olup, UYAP ortamında yapılan incelemede, davacı vekili tarafından 30.05.2019 tarihli dilekçe ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 19....
Tespit davalarında bu arada menfi tespit davasında davacının davanın açılmasında hukuki yararı bulunmalıdır. Davacı menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu bildirmeli, açıklamalı ve gerekirse ispat etmelidir. Davacı menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğunu ispat edemezse dava dava şartı olan hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmelidir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Alacaklı ilamsız icra takibinde ödeme emrine itirazın tebliğinden itibaren 1 yıl içinde genel mahkemelerde itirazın iptali davası açabilir.(İİK.m.67) İtirazın iptali davası genel hükümlerine göre görülen bir dava olması nedeniyle borçlu takibe itirazında bildirdiği itiraz sebepleriyle bağlı olmadan bütün savunma sebeplerini davada ileri sürebilir....
Bu durumda da borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Borçlu hem borca hem de rehin hakkına itiraz ederse takip durur. Bu durumda alacaklının takibini dayandırdığı belge 68. madde de sayılan belgelerden ise, itirazdan sonra borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Ancak, alacaklı takibinde 68. maddede sayılan belgelerden birine dayanmıyorsa borçlunun takibe itirazdan sonra menfi tespit davası açmakta hukuki yararı mevcut değildir. Menfi tespit davasının bu nedenle reddi gerekir. SONUÇ: Hukuki yararın dava şartı olduğuna ilişkin 6100 sayılı HMK'nun 114. maddesinde açık düzenleme bulunmaktadır. Tespit davalarında hukuki yararın bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Mahkeme tespit davalarında bu arada menfi tespit davasın-da hukuki yararı kendiliğinden araştır ve yarar yoksa menfi tespit davasını bu nedenle reddeder. Menfi tespit davasında davacı dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gerektiğini de ispat etmelidir....