Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : Davanın Reddi Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Yargıtay Kanununun 28. ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 37. maddeleri gereğince yerel mahkemelerce verilen kararların temyiz yolu ile incelenmesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca o konudaki hukuki görüşün açıklandığı bir tebliğname düzenlenmesi gerekmekte olup, Uyap ortamında yapılan incelemede, davalı vekili tarafından 25/12/2018 tarihli dilekçe ile Nazilli Ağır Ceza Mahkemesinin 25/12/2018 tarihli ve 2018/339 Esas, 2018/363 Karar sayılı ilamına karşı temyiz isteminde bulunulduğu, ancak, 15/06/2019 tarihli tebliğnamede davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili olarak görüş belirtilmediği anlaşıldığından; davalı vekilinin temyiz istemi ile ilgili görüş bildirilmek ve düzenlenecek ek tebliğname ile...

    Davalılar Yatırımcıları Koruma Fonu ve Merkezi Kayıt Kuruluşu vekili, davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalı ... hakkında açılan davanın yargı yolu yönünden, davalı Merkezi Kayıt Kuruluşu hakkındaki davanın da husumetten reddine ilişkin kararın kesinleştiği, bu davalılar hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının davalı Data Menkul Kıymetler A.Ş.’yi temsilen Yatırımcıları Koruma Fonu’na açtığı menfi tespit davasının kabulüne, İstanbul 9. İcra Müdürlüğü’nün 2013/13977 esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine dair verilen hükmün davalı Data Menkul Kıymetler A.Ş.’yi temsilen Yatırımcıları Koruma Fonu vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce onanmasına karar verilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Koruma Kararının Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı anne tarafından, koruma kararının kaldırılması talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı anne, veleyati babada bulunan ortak çocuğun velayetinin kendine verilmesi ve halen kurumda bulunan ortak çocuğun koruma kararının kaldırılması için dava açmış, mahkemece, velayetin değiştirilmesi istemi kabul edilmiş, koruma kararının kaldırılması isteminin ise reddine karar verilmiştir....

        Borçlunun, hakkında henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek, kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı “böyle bir borcu bulunmadığının saptanması” için dahi menfi tespit davası açabileceği kabul edilmiştir. Somut olayda davacı tarafına gönderilen ihtarnameye istinaden menfi tespit davası açmıştır. Davacının bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunda hiç kuşku olmadığı gibi, böyle bir davayı açmasına da hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır. Bu itibarla, mahkemece, davacı/borçlunun davayı açmasında hukuki yararının olduğu kabul edilerek davanın esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

          Bir davanın korunmaya değer, güncel hukuksal yarar bulunmaması nedeniyle reddedilebilmesi için, borçluyu tehdit edebilecek tehlike ve savsaklamalara karşı onu koruma gereksinmesinin olmaması gerekir. Borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlunun, hakkında henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek, kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı “böyle bir borcu bulunmadığının saptanması” için dahi menfi tespit davası açabileceği kabul edilmesi karşısında ,davacının davalının yukarıda anılan ve kendisini bir borçla tehdit eden cevabi ihtarı sonrasında, bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunda hiçbir kuşku olmadığı gibi, böyle bir davayı açmasına da hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır....

            HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/725 KARAR NO : 2023/230 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARAR TARİHİ :07/03/2023 Bilgileri yukarıda yazılı ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla dosya üzerinden yapılan ön inceleme neticesinde; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Dava, 2004 sayılı İİK m. 72 hükmü uyarınca menfi isteğine ilişkin olup, uyuşmazlık geçici hukuki koruma talebi hakkında verilen ara kararının istinafı hakkındadır....

              "İçtihat Metni" Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine ...Sözleşmesi uyarınca İsviçreye iadesi talep edilen mağdur çocuk ... hakkında gerekli koruma tedbirlerinin alınması istemi üzerine yapılan yargılama sırasında; .... Çocuk Mahkemesiyle ... Aile Mahkemesi arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi ve yargı yerinin belirlenmesi istemiyle gönderilen dosya Yargıtay C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye verilmekle incelenerek gereği düşünüldü: Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 20/06/1960 tarih ve 1960/14 sayılı kararıyla; "Hukuk ve ceza mahkemeleri arasında selbi vazife uyuşmazlığı çıktığı takdirde, dava konusu işin hukuka ait olması halinde hukuk dairesinin, cezaya ilişkin olduğu takdirde de ceza dairesinin mercii tayinine vazifeli olacağına" karar verilmiş olmasına, uyuşmazlık konusu olayda herhangi bir suç soruşturması bulunmaksızın mağdur çocuk hakkında gerekli koruma tedbirlerinin alınması yönünde talepte bulunulmasına göre; ......

                Mahkemelerden hukuki koruma talep edilmesinde hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olması gerektiğine ilişkin ilke kısaca hukuki yarar olarak ifade edilmektedir. Hukuki yarar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-h bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda açıkça dava şartı olarak öngörülmemiş ise de Yargıtay içtihatları ile hukuki yararın dava şartları kapsamında değerlendirilmesi gerektiği benimsenmiştir. Yine hem öğreti hem de yargı kararları ile hukuki yararın sadece davanın başında var olması yeterli kabul edilmemiş hüküm verilinceye kadar mevcut olması aranmıştır. Öte yandan belirtilmelidir ki, davaya konu tedbir kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 110. maddesi gereğince ihtiyati tedbir talep eden taraf bundan dolayı diğer tarafın ve üçüncü kişilerin uğrayacağı muhtemel zarar ve ziyanlarına mukabil teminat göstermeye mecburdur....

                  İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin durdurulması kararı verilemeyeceği ayrıca "Borçlu, icra takibinden sonra (takip sırasında) da (borç ödeninceye kadar) borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir. (1) Borçlunun, icra takibinden sonra menfi tespit davası açabilmesi için de borçlu olmadığının hemen tespit edilmesinde korunmaya değer bir hukuki yararın (menfaatinin) bulunması gerekir. (2) İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasının icra takibine etkisi. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası, (aynı alacak için bu davadan önce yapılmış ve devam etmekte -derdest- olan) ilamsız icra takibine kendiliğinden durdurmaz. Yukarıda görüldüğü gibi icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası icra takibini kendiliğinden dur durmayacağı gibi, menfi tespit davasına bakan mahkeme, ihtiyati tedbir yolu ile dahi icra takibin durdurulmasına karar veremez....

                  HMK düzenlemesinde geçici hukuki koruma talebi konusunda herhangi bir sınırlama yoktur, idari yargılamadaki geçici hukuki korumadaki sınırlama adli yargılamadaki geçici hukuki koruma kararlarında herhangi bir sınırlama yoktur, dolaysıyla bu yöndeki itiraza itibar edilmemiştir, görev konusundaki itiraz yargılamanın sonraki safahatında değerlendirileceğinden (kaldı ki görev konusu dava şartı olup mahkemece her zaman resen dikkate alınacağı da dikkate alınmakla şimdilik dikkate alınmamıştır) davalı vekilinin %115 + %15 teminat alınacağı konusundaki itirazında ise herhangi bir yasal düzenleme yoktur, bu nedenle bu itirazı da kabul görmemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu