Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/298 Esas KARAR NO : 2022/334 DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 29/04/2022 KARAR TARİHİ : 09/05/2022 Mahkememizde görülen Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankadan 29/09/2017 tarihinde 250.000 TL ve 24 ay taksitli kredi kullandığını, kredinin başlangıç tarihinin 30/10/2017 olduğunu, son taksit tarihinin 30/09/2019 olduğunu, müvekkilinin bu kredinin 20 taksitini ödediğini, müvekkilinin bankaya başka borcunun olmadığını, davalı bankanın elindeki 29/05/2015 tarihli senede 28/11/2019 vade tarihi olduğunu icra takibi başlatıldığını, İstanbul Anadolu ......

    Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı şirketin %... hisseli ortağı olan davacının sermaye artırım bedeli 165.000,00 TL'yi ........2005 tarihinde şirket hesabına havale ettiği, davalının ... yıl içinde sermaye artırım işlerinin tamamlanmaması nedeniyle sermaye artırım başvurusunun SPK tarafından 2006 yılında işlemden kaldırıldığı, davacının müflisin iflas masasına müracaat tarihi olan ....05.2011 itibariyle ... yıllık zamaşımı süresinin dolmadığı, 165.000,00 TL'nin davacıya iadesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı müflis şirket iflas idare memuru temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı müflis şirket iflas idare memurunun temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/297 Esas KARAR NO : 2023/320 DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 27/04/2023 KARAR TARİHİ : 27/04/2023 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile öncelikle teminatsız aksi kanatte olunacak olursa İcra İflas Kanunu’nun 72/4 maddesi uyarınca icra dosyası kapak hesabının %100’ünün icra dosyasına, %15’inin mahkememiz dosyasına yatırılması halinde icra dosyasına yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir talebimizin kabulü ile icra takibinin durdurulmasına, yargılama neticesinde de müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile ... 27.İcra Müdürlüğü’nün ......

        Yukarıda açıklandığı üzere, kaçak su kullanımından dolayı kullanan şahsın haksız fiil hükümlerinden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sorumluluk abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağına, kırılma noktasının ise, abonenin sorumluluğunun belirgin olmasına göre, davacının sözleşme nedeniyle kaçak su borcundan sorumlu olacağı gözetilmeden mahkemece eksik inceleme ve değerlendirme ile davacının kaçak su borcundan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          GEREKÇE: İcra İflas Kanunu md. 72’ye göre borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Borçlu, menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Menfi tespit davalarında davacı borçlu, davalı alacaklı ile arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, borcun hiç doğmadığını iddia ediyorsa ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir. Ancak davacı borçlu hukuki ilişkiyi ve borcu kabul etmekle beraber başka bir sebepten ötürü geçersiz olduğunu veya borcun sona erdiğini iddia ediyorsa ispat yükü davacı borçlu üzerindedir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 02/01/2014 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27/11/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece talebin kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı kurumca dosya borçlusu olduğu belirtilen ... Tic. Ltd....

              Öyleyse, bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle; mirasbırakanın, “ortağı” olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve mirasbırakanın şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi; amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise; bu halde davacıların borca batıklığın tespiti istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi; değil ise, mirasbırakanın ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekir. Somut olayda; ... Vergi Dairesince murisin ortağı bulunduğu ......

                Davacı tarafça; şirketin önceki sermayesinin tamamının ödenmiş olup olmadığının, sermayeye iç kaynaklardan aktarılabilecek bir fon bulunup bulunmadığının kanıtlanamadığı, sermaye artırım kararı dürüstlük kuralına aykırı olup, sermaye artırım gerekçesinin ispatlanamadığı, yönetim kurulu beyanının yetersiz olduğu, ayrıca öncesinde müvekkillerinin zorla yönetim kurulu üyeliklerinden istifa ettirildiklerini ileri sürmüştür. Sermaye artırımı sonrasında davacıların rüçhan haklarını kullanmayarak sermaye artırımına katılmadıkları anlaşılmaktadır. Davacılarının bu iddiaları ve özellikle sermaye artırımı kararı sonrası bu karara katılmayan davacıların şirketteki sermaye paylarının düşecek olması nedeniyle, alınan kararın icrasının durdurulmaması halinde, telafisi imkansız zarara neden olabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır....

                  Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının 1997 yılında yapılan sermaye artırımına katıldığı, bu katılım sonucunda davalı şirketteki payının 40 adet (A) tipi, 72171 adet (B) tipi, 1535 adet (C) tipi, 14362 adet (D) tipi hisseler ile 16633.50 adet (E) grubu olmak üzere toplam 39.841.50 adet olduğu ve 1.031.672.000 TL tutarında bulunduğu, 5.000.000.000 TL sermaye içerisinde bu tutarın sermayenin %20.633'lük kısmına karşılık geldiğinin, davacının artırım sonucu taahhüt ettiği sermayenin asgari % 25'i olan 199.997.000.000 TL’sini ödediğinin anlaşıldığı, ancak davacının bakiye sermaye borcunu ödediğini ispatlayamadığı, her ne kadar davacı son rapora beyanında, E tipi ve F tipi hisseler yönünden de pay sahibi olduğunun tespitini istemiş ise de, bu hisseler yönünden dava dilekçesinde bir talep olmayıp dava konusu edilmediğinden bu talebinin yerinde görülmediği, davacının son olarak sunduğu belgeler de nazara alınmak suretiyle yukarıda tespit edilen kısım yönünden...

                    Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir. Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden önce menfi tespit davası açmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu