Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi'nin 2013/12974 Esas - 2014/1413 Karar) Somut olaya gelince; ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacıların davalarının (((dava; terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak TMK'nin 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi davasıdır....

Toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; açılan dava kredi sözleşmesine ve kefalet sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibinde davalı tarafa borçlu olunmadığına karar verilmesi talebini içerir menfi tespit davasıdır.Her ne kadar davacı tarafça davalı banka aleyhine kefalet sözleşmesinde yer alan imzaların kendilerine ait olmadığı iddiasıyla menfi tespit davası açılmış ise de Erzurum Kriminal Polis Müdürlüğü Belge İnceleme Uzmanı Hakan Erdemir tarafından tanzim edilen 16/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle ''imzaların genel şekli ve tersim tarzı, imzaların başlangıcı ve nihayete erdirilişi, imzalar içerisindeki karakteristik el hareketlerinin yapılışı, kaligrafik ve itiyadi diğer hususiyetler yönünden benzerliklerin gözlendiğini, belirtilen bulgular doğrultusunda inceleme konusu imzaların (bilhassa 2012 tarihli imza beyannamesi ve huzurda alınmış istiktab tutanaklarındaki mukayese imzalarına atfen) Selçuk Alattin Balıkçı elinden çıkmış...

Maddesinde düzenlenenler hariç) 4-5464 sayılı Banka Kartları ve kredi kartları kanununundan, 5-6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununundan, 6-6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, --------------- hakkında kanundan, kaynaklanan ve Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamına gelecek işlere -------bulunması nedeniyle, bakmakla görevli mahkemenin----- görev alanına girdiği belirtilmekle; huzurdaki davada kullanılan ticari kredi kapsamında oluşan alacağın tahsili için başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine dair menfi tespit davası olduğu anlaşıldığından, bu kapsamda görülmekte olan dava ve işlerin iş bölümüne dayanılarak mezkur mahkemelere gönderilmemesine, 15/12/2021 tarihinden itibaren gelecek yeni dava ve işlerin ihtisas mahkemelerine tevzi edilmesine ve dosya sayısına göre genel tevziden de iş verilmesine karar verilmiş olduğundan dosyanın esastan kapatılmasına karar...

    Zira dava dosyasındaki bir talep için genel görevli mahkeme diğer talep için özel görevli mahkeme görevli olmasına rağmen birlikte açılan davalarda özel görevli mahkemenin görevli olduğu yerleşik Yargıtay kararları uyarınca kabul edildiğine göre istinaf incelemesi bakımından da aynı değerlendirme doğrultusunda iki ayrı hukuki sebebe dayalı bu tarz davalarda istinaf incelemesinin Asliye Hukuk Mahkemesine nazaran özel görevli mahkeme konumundaki Tüketici Mahkemesince verilen kararlar bakımından görevli olan 6. Hukuk Dairesi'nce yapılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin E:2015/42273, K:2016/17524 sayılı kararında mirasın hükmen reddi ve menfi tespit davasının birlikte Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerektiğine işaret edildiği nazara alındığında yukarıda açıklamalar doğrultusunda değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle istinaf incelemesi görevinin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi, 6....

    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, kredi sözleşmesinin ehliyetsizlik nedeniyle iptali ile menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, iş bu davadan önce davacılar tarafından ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/117 E. sayılı dosyasında terekenin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın reddi istemiyle dava açıldığının anlaşılması karşısında, mahkemece mirasın reddi davasının sonucunun beklenerek, mirasın reddinin tespitine karar verilerek kesinleşmesi halinde, verilen kararın iş bu davaya etkisi değerlendirip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. ...-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....

      İcra Müdürlüğü'nün 2010/14451 sayılı dosyası ile başlattığını, müvekkilinin dosya borcunu kapattığını bu nedenle davacının sorumlu olduğu miktarın tahsili için takip yaptıklarını belirterek, davanın reddini ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalamasından dolayı dava dışı kredi kullanan şirket gibi borçtan sorumlu olduğu, davalının BK' nun 488. maddesi gereği ödediği miktarın yarısı için icra takibi yapabileceği gerekçesiyle davanın reddine ve davacının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Menfi tespit davasına konu olan icra takibine dayanak teşkil eden alacak kefalet sıfatıyla yapılan ödemeden değil, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla dava dışı 3. kişinin borcuna mahsuben yapılmış olan ödemeden ibarettir....

        Davalı vekili, müvekkili banka ile davacı arasında 04.03.2004 tarihli 37.000 Euro bedelli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi imzalandığını, hesap kat ihtarnamesinin 09.12.2010 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, takip dayanağı olarak toplam üç adet genel kredi sözleşmesi olduğunu, davacının kefil sıfatının bulunduğu 04.03.2004 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin 24. maddesinde kefillerin müşterinin sözleşmenin imzalandığı tarihten önce ve sonra borçlanacağı tüm meblağlardan sözleşmenin 1. maddesinde yazılı yöntemle bulunacak tutara kadar sorumlu olduklarının düzenlendiğini, bu nedenle davacının takip miktarı ile borçlu olduğunu beyan ederek, davanın reddi ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 18.01.2005 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi yaptığını, müvekkilinin kredi sözleşmesini kefil olarak değil asıl borçlu ve kefillerin imzalarının kendileri tarafından atıldığına dair tanık sıfatıyla imzaladığını ileri sürerek, müvekkilinin icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, genel kredi sözleşmesine kefaletten dolayı menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak karar verilmiştir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 11. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yargıtay 11. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

              Birleşen davada davacı banka davalının kredi müşterisinin kefili olduğunu kredi müşterisine verilen teminat mektuplarının nakde çevrilmesi nedeniyle gerçekleşen alacağın tahsilini istemiştir. Mahkemece asıl menfi tespit davasının reddine, birleşen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içerisinde bulunan genel kredi sözleşmesinin incelenmesinde, davacının kredi sözleşmesini imzalarken sadece kredi müşterisinin temsilcisi olarak sözleşmeyi imzaladığı ancak daha sonra ek bir beyanla 8.000 TL limit ile krediye şahsen sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Yine menfi tespit davasında davacının hesabından sadece 4.439,00 TL tahsilat yapıldığı anlaşılmış, davacının 10.000,00 TL tahsilat yapıldığı iddiasının doğru olmadığı ortaya çıkmıştır. Yine birleşen itirazın iptali davasında davacı banka alacağının 974,45 TL ve 3.883,57 TL olduğu belirlenmiştir....

                UYAP Entegrasyonu