Somut uyuşmazlıkta, davalı alacaklı tarafından davacılar murisine ilişkin kredi kartı ve bireysel kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takiplerinin kesinleştiği, davacıların borçlu olmadıklarının tespitine yönelik dava açmakta hukuki yararlarının bulunduğu, davacıların Bor Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/49, 2018/50 ve 2018/51 Esas sayılı dosyaları ile mirasın reddine ilişkin dava açtıkları ve 02/02/2018 tarihli kararlar ile mirasın red edildiğinin tespit ve tesciline karar verildiği, icra takiplerinin ise mirasın reddi kararından sonra 07/03/2018 ve 08/03/2018 tarihlerinde yapıldığı, davalı tarafça davaya cevap süresi içerisinde davanın kabul edilmediği tespit edilen olgular dikkate alındığında davalı tarafın yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği kanaatine ulaşılmakla İlk Derece Mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı tarafın istinaf istemleri yerinde değildir....
Somut uyuşmazlıkta, davalı alacaklı tarafından davacılar murisine ilişkin kredi kartı ve bireysel kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takiplerinin kesinleştiği, davacıların borçlu olmadıklarının tespitine yönelik dava açmakta hukuki yararlarının bulunduğu, davacıların Bor Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/49, 2018/50 ve 2018/51 Esas sayılı dosyaları ile mirasın reddine ilişkin dava açtıkları ve 02/02/2018 tarihli kararlar ile mirasın red edildiğinin tespit ve tesciline karar verildiği, icra takiplerinin ise mirasın reddi kararından sonra 07/03/2018 ve 08/03/2018 tarihlerinde yapıldığı, davalı tarafça davaya cevap süresi içerisinde davanın kabul edilmediği tespit edilen olgular dikkate alındığında davalı tarafın yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği kanaatine ulaşılmakla İlk Derece Mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı tarafın istinaf istemleri yerinde değildir....
Somut olayda, davacının dava dışı asıl borçlu Mahmut İnatçı'nın borcu için taşınmazını ipotek verdiği, ayrıca kredi sözleşmesine kefil olmadığı, ipotek veren olarak aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabileceği, buna rağmen davalının kredi sözleşmesine istinaden davacı lehine ilamsız icra takibi başlattığı, kredi sözleşmesinde davacının kefil olarak imzasının bulunmadığı anlaşılmakla davacının menfi tespit talebinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, menfi tespit davasından sonra borcun ödenmesinin davayı konusuz bırakmayacağı, davacı lehine nisbi vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesinin yerinde olduğu, davalının yaptığı icra takibi haksız ise de kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin red edilmesinin de yerinde olduğu anlaşılmakla tarafların istinaf itirazlarının reddi ile HMK 353/1- b-1 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle; kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, genel kredi sözleşmesine dayanarak davalı bankanın müvekkili aleyhine icra takibine giriştiğini, müvekkilinin kredi kullanmadığını, sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, banka çalışanı ...’in sahte belgelerle bankayı dolandırdığını ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile % 40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
ya akdedilen genel kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullandırıldığını, davacının kredi sözleşmesine kefil olduğu gibi ayrıca kredinin teminatı olarak taşınmazı üzerine banka lehine ipotek tesis ettirdiğini kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek alacaklarının tahsili için tahsilde tekerrür olmamak üzere icra takipleri yapıldığını, kredi borçlusu davalının ciro yoluyla bankaya teslim ettiği davacının borçlu olduğu senedin geçerli bir senet olduğunu savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir. Diğer davalı cevap dilekçesinde, davacının iddiasını doğrular beyanda bulunmuştur. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davalılardan ...'...
Davalı vekili, Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında dava dışı...e taksitli ticari kredi, borçlu cari hesabı, esnek ticari hesap ve çek hesabı açılıp kullandırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı bankanın borçlunun tüm kredi sözleşmesini birleştirip tek bir alacak olarak kefalet limiti ile kefillerden talepte bulunmasının yerinde olmadığı, kefillerin sadece borçlunun kullandığı 02.12.2011 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefilliğinin bulunduğu, kefillerin bankanın sonradan asıl borçluya kullandırdığı kredilerden haberinin ve rızasının olmadığı, kefilin sadece imzaladığı genel kredi sözleşmesine istinaden geri ödemesi yapılmamış kredilerden sorumlu olması gerektiği, davalı bankanın 10.01.2013 tarihli ihtarnamesinde de açıkça belirttiği üzere davacı kefilin icra talebi itibariyle asıl borç tutarının 9.774,48 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı mirascılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı ....'in davalı banka ile imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesine kefil olduğunu, bu sözleşmeden doğan borcun ödendiğini, ancak daha sonra ... ile davalı banka arasında imzalanan Taşıt Kredisi Sözleşmesinden doğan borcun ödenmemesi üzerine başlatılan takiple müvekkilinin de sorumlu tutulduğunu, oysa müvekkilinin kefaletinin sadece Genel Kredi Sözleşmesine ilişkin olduğunu belirterek müvekkilinin taşıt kredisinin ödenmemesinden dolayı başlatılan takibe konu borçtan dolayı sorumlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davadışı ...'...
reddi gerektiğini, alacaklılık ve borçluluk durumunun ayrıca araştırılması gerektiğini, davacı T1'ın İstanbul 20....
un imzaladığı kredi sözleşmelerinde kanuna uygun geçerli bir kefaletinin bulunması halinde dahi müvekkili şirketin söz konusu kefalet ve imzalanan kredi sözleşmesinden herhangi bir borcu bulunmadığını, davalı banka tarafından sunulacak kredi sözleşmelerinde de müvekkili şirketin kefaletinin bulunmadığının tespit edileceğini, kefaletin olduğu iddia edilen Genel Kredi Sözleşmesinden doğan borç geri ödenmek suretiyle veya yeni tarihli genel kredi sözleşmeleri ile yapılandırmak suretiyle ödendiğini, 2017 tarihli kefaletin olduğu iddia edilen genel kredi sözleşmesinden doğan 1.500.000,00-TL borç banka müşterisi ... ile davalı banka arasında akdedilen yeni tarihli kredi sözleşmeleri ile yapılandırıldığını, davalı banka ile yapılan harici görüşmelerde müvekkili şirketin 2017 tarihinde imzaladığı iddia edilen Genel Kredi sözleşmesine istinaden 2 adet her biri 2.000.000-TL olmak üzere toplam 4.000.000,00-TL bedelli senetlerin bulunduğu iddia edildiğini, iddia edilen senetler dosyaya ibraz edildikten...