WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüketici Mahkemesinin 2019/718 esas, 2021/283 karar sayılı, 01.07.2021 tarihli ilamına dayalı olarak ilamlı takip başlatıldığını, ancak takip dayanağı ilamın menfi tespit davasına ilişkin olduğunu ve bu ilamların kesinleşmeden icra edilemeyeceğini, asıl hükmün ferisi niteliğindeki yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinin de aynı şekilde kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceğini ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın menfi tespit değil istirdat davası olduğunu, istirdata ilişkin davaların icra edilebilmesi için ilamın kesinleşmesinin şart olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

GEREKÇE : Talep, icra takibine konu edilen kambiyo senedinin (bononun) bedelsizliği nedeniyle borçlu olunmadığının (menfi tespit) tespiti istemine ilişkindir. Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır....

    Davacı vekili 16.10.2007 tarihli duruşmada da; çek bedelinin ... icra Müdürlüğünün 2004/1730 esasındaki icra takibi nedeniyle ödenmesi üzerine davaya istirdat davası olarak devam edilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini istemiş, mahkemece çekin iptaline yönelik davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi, menfi tesbit isteminin ise kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava menfi tesbit davası olarak açılmış, yargılama sırasında İcra İflas Kanununun 72/6 maddesi uyarınca istirdada dönüşmüştür. İİK'nun 72/6 maddesine göre menfi tesbit davasının açılmasından sonra borç ödenmiş ise, ıslaha gerek olmaksızın davacının talebi üzerine davaya istirdat davası olarak devam olunur....

      Esas sayılı dosyada menfi tespit talepli dava açıldığını davanın kabulüne karar verildiğinden bahisle icra dosyasına icra baskısı ile ödeme yaptığından bahisle istirdat talep edilmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile davacının ödemeyi *** tarihinde yaptığından bahisle hak düşürücü süre sebebiyle davanın reddini dilemiştir. Bilindiği üzere; kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da, itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması sonucu kesinleşen icra takibi ile; menfi tespit davası da açmaması nedeniyle, gerçekte borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalırsa, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (İİK.m.72/VII). Öte yandan, borçlunun menfi tespit davası açmış olması halinde, bu dava sırasında ihtiyati tedbir kararı verilmemesi nedeniyle borç alacaklıya ödenmiş olursa, artık menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (İİK.m.72/VI)....

        Menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse de yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartı aranmalıdır. Somut olayda; takip dayanağı ilamda; davacı faturalardan dolayı borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiş iken, yargılama aşamasında davacı davasını istirdat davasına dönüştürmüş ve mahkemece fazladan tahsil edilen 100.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Her ne kadar menfi tespit davası istirdata dönüşmüş olsa da bu ilamın kesinleşmeden infazı mümkün değildir. Mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken istemin yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

          Dosya içeriğine göre, ilk derece mahkemesince davacının menfi tespit talebinin (57.305,40 TL) kabulüne, istirdat talebinin (26.838,31 TL) reddine karar verildiği, karar hakkında sadece davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu ve bölge adliye mahkemesinde davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile davanın istirdat talebi yönünden de kabulüne karar verildiği görülmekle, davalının temyize konu ettiği miktar 26.838,31 TL olup bölge adliye mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630 TL’nin altında kalmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davalının temyiz dilekçesinin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 03/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

            Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, bonodaki imzanın davacıya ait olmadığı, davalı kooperatifin, davacının babası Hulusi Doğan'dan olan alacağından dolayı, davacının borcu üstlenmesi nedeniyle takip konusu bonodan sorumlu olduğu, dava açıldıktan sonra 15/08/2013 tarihi itibariyle borcun ödendiği, davalı tarafından dava konusu takip ile tahsil edilen asıl borç ve icra takip masrafları dışında davacıdan fazla tahsilatın yapılmadığı gerekçesiyle, davacının takip dayanağı bonodan dolayı ödeme sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, istirdat ve tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, bonodan dolayı sahtelik iddiasına dayalı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Takibe dayanak bonodaki imzanın davacıya ait olmadığı, davaya konu dosya içindeki delillerle sabittir....

              Mahkemece genel yetki kuralı gereğince davalı savunmasının yerinde olduğu, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili olacağına ilişkin menfi tespit davalarında uygulanan İİK.nun 72/7.maddesinin istirdat davalarında uygulanmasının mümkün olmadığı, kaldı ki, icra takip dosyasında ödeme emrinin iptaline karar verilmesi nedeniyle ortada geçerli bir takibinin de bulunmadığı gerekçeleri ile yetkisizlik kararı verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava; İİK.nun 72/7.maddesi uyarınca açılmış istirdat davasıdır. Aynı yasanın 72/son maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat davaları takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Somut olayda Konya’da icra takibine girişildiğine göre bu yer mahkemesi de yetkilidir. Ödeme emrinin iptal edilmiş olması icra takibinin de iptali sonucunu doğurmaz....

                İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istirdat davası açılması hususunda verilen kesin süreye ilişkin ara kararına karşı dosya içerisinde de bulunan 16.11.2023 tarihli beyan dilekçesinin sunulduğunu, bu dilekçede dava konusu çekin ... isimli kişi tarafından bankaya ibraz edildiğini ve akabinde müvekkili şirket tarafından Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, çekin arka yüzünde müvekkilinin cirosu olmadığından çek sadece 3.kişi tarafından ibraz edildiğinden çeke ilişkin icra takibi başlatılmadığından ancak keşideci tarafından menfi tespit davası açılabileceğini, icra dosyası açılmadığını, dosyaya ödeme yapılmadığından istirdat davası açılamayacağı hususunun bildirildiğini, bu beyana rağmen mahkemece verilen süre içinde istirdat davası açmadıklarından davanın reddine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, çeki ibraz eden şüpheli tarafından icra takibi başlatılmış olsaydı ancak keşideci tarafından menfi tespit davası açılabileceğini, bu durumda yasal olarak...

                  CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın ticari kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, bu nedenle tüketici mahkemesi sıfatıyla davaya bakılamayacağını, İİK'nun 72. maddesi uyarınca açılacak istirdat davasının 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddinin gerektiğini, öte yandan alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia savunma ve dosya kapsamına göre; "Dava dilekçesi, müzekkere cevapları, İcra Müdürlüğünün 2015/850 Esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava ticari menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. İİK md. 72'de menfi tespit ve istirdat davaları düzenlenmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu