Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVASIÖZEL DAİRENİN İNCELEMESİ 6762 S. TÜRK TİCARET KANUNU [ Madde 675 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki "menfi tespit, bono iptali ve istirdat " davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bolu 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.3.2005 gün ve 513-101 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 21.4.2006 gün ve 7872-4325 sayılı ilamı ile; (....Dava, menfi tesbit ve istirdat istemine ilişkindir. Davalılar davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne davacıların borçlu olmadığının tespitine, davacı Necla S..... tarafından yapılan fazla ödeme tutarı 943.049.303 TL.nin davalılardan Tuncay C......'den istirdatına karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    Mahkemece; davalı Belediyenin 2006 yılı için 15.032,00 TL işgaliye bedeline yönelik borç hesap kartı adlı belgeyi davalı adına düzenleyerek bildirdiği, davacının ise bu belgenin iptaline yönelik İdare Mahkemesinde dava açtığı, yargılama sonunda; borç hesap kartı adlı belgenin niteliği itibariyle borç durumunu gösteren, davacının hukuki durumunda değişiklik meydana getiren bir işlem olmadığının tespit edildiği, bu doğrultuda böyle bir belgeye dayanarak hukuki işlem tesis edilemeyeceğinin de belirlendiği belirtilerek alınan bedelin sebebinin ortadan kalkması nedeniyle iadesinin gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacı tarafça davalı Belediyeye ödenen 15.032 TL’nin temerrüt tarihi olan dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekilince temyiz edilmiştir. Dava; menfi tespit ve istirdat taleplerine ilişkindir....

      menfi tespit olduğunun sonrasında istirdat davası olduğunun yazılmasının çelişki içerdiğini, kaldı ki menfi tespit talebi sonuçlandırılmadan davanın istirdat davası olarak nitelendirilemeyeceğini de açık olduğunu, zira, öncelikle müvekkilinin borçlu olmadığının tespit edilmesinin gerekmekte olduğunu, bu sebeple işbu davanın ve dava ile öne sürülen taleplerin asıl amacının bu hususun tespiti olduğunun açık olduğunu, emsal nitelikte Yargıtay 11....

        reddini, menfi tespit, uyarlama ve takibin iptali taleplerinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        reddini, menfi tespit, uyarlama ve takibin iptali taleplerinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir....

          Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde menfi tespit davasında arabucuya başvurulmasının dava şartı olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın HMK 119/2 uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar vekili dava dilekçesinde Müvekkili ...'in davalılara ait dükkanı yıllık 50.000.-TL bedel ile 01/04/2010 tarihinde kiraladığını, 15.000,00 TL'lık kısmını peşin ödediğini, ancak 11/04/2010 günü müvekkili ..., ... ve ...'...

            Esas sayılı dosyası ile istirdat davası açıldığı ancak ... seri numaralı çek yönünden açılan davadan feragat edildiği bildirilmiştir. Tüm dosya kapsamı ve davacı vekilinin duruşmalardaki beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde dava konusu ... seri numaralı çek yönünden davanın açıldığı tarihte Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davasına konu olmakla nerede ve kimde olduğu belli olduğundan kaybından söz edilemeyeceğinden davanın reddine, ... seri numaralı çek yönünden ise çeki elinde bulunduran dava açıldıktan sonra öğrenildiğinden ve davacı tarafça Uyap sisteminde yapılan incelemede istirdat ve menfi tespit davası açıldığı anlaşılmakla esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açılanan nedenlerle: 1-...bank ... Şubesine ait; düzenleyeni ... Dağıtım Kitap Kırtasiye ve Büro Malz. Tic. Ltd. Şti. olan, lehtarı ......

              İcra ve İflas Kanunu’nun 72/son maddesi; “Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir…”hükmünü içermekte olup, menfi tespit ve istirdat davaları yönünden özel bir yetki kuralı öngörülmüştür. Somut olayda dava, icra takip tarihinden sonra açılan çeke davalı menfi tespit ve istirdat davası olmakla, davacı aleyhine .. 14.İcra Müdürlüğü’nün 2009/22590 sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibine başlanmış, davalı takip alacaklısı ... ...nin yerleşim yeri ise .../..’dur. Bu durumda mahkemece davalı ... ...nin yetki itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmek gerekirken işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir....

                İİK'nın 72/4- 5 maddesi uyarınca, menfi tespit davasında verilen ilamın, kesinleşmeden takibe konulabilmesi olanaklı değildir. Menfi tespit davasına konu olan alacak ile doğrudan istirdat davasına konu edilen alacak birbirinden farklı olup, doğrudan istirdat davası sonucu verilen karar, kesinleşmeden takibe konulabilir. Ayrıca, İİK'nın 72/7. maddesine göre açılan istirdat davasında verilen kararın icraya konulabilmesi için kararın kesinleşmesi gerekmez. Takibe dayanak davanın 06/02/2019 tarihinde açıldığı ve kararın gerekçesinde "bilirkişi raporunda özetle, son ödemenin yapıldığı 22/07/2019 tarihi itibariyle davacının davalıya 16.116,10 TL fazla ödeme yaptığı belirtilmiştir" açıklamasına yer verildiği, bu hali ile bir kısım ödemelerin dava tarihinden sonra olduğunun kararda açıkça belirtildiği, dolayısıyla davanın İİK'nın 72/7 maddesi kapsamında istirdat davası olarak nitelendirilemeyeceği anlaşıldığından, anılan hüküm uyarınca karar kesinleşmeden takibe konu edilemez....

                UYAP Entegrasyonu