GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf davacı ve diğer çek borçları aleyhine dava konusu çeke dayalı olarak icra takibi başlatmış, davacı ise çekteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda dava konusu çekin ön yüzünde davacıya atfen atılan imzanın davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüş, mahkemece bu rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur. Söz konusu rapor ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli bulunduğundan hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı taraf aleyhine çeke dayalı olarak takip başlatıldığından davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmaktadır. Davacının çek istirdadı davası veya zayi nedeniyle çek iptal davası açmaması huzurdaki menfi tespit davasını açmasına engel değildir....
GEREKÇE: Dava, İİK'nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu çekteki lehtar imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ... iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, "... yaptırılan imza ve yazı incelemesi sonucu takibe konu çekteki imzanın davacı eli ürünü olmadığı anlaşıldığından davacının menfi tespit ve istirdat talebinin kabulüne, davacı tarafça icra dosyasına ödenen 20.348,87 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiştir. Hüküm davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiştir....
Davacı vekilince ara karar gereğince sunulan beyan dilekçesinde ise; müvekkilinin borçlu olmaması sebebiyle haciz baskısı altında ödediği davanın istirdadının istendiğini, davanın İİK 72'ye göre TBK sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ikame edilen menfi tespit ve istirdat davası olduğu, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılan istirdat davalarında iki yıllık zamanaşımı süresinin bulunduğu, buna göre davalının zamanaşımı itirazının reddi gerektiğinin bildirildiği görülmüştür. GEREKÇE: Dava, istirdat davasıdır. Davacı taraf, davalının yaptığı takip üzerine haciz baskısıyla borcu ödemek durumunda kaldıklarını, ancak takip konusu yapılan çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek istirdat talebinde bulunmuştur. Davalı taraf ise davanın hak düşürücü sürede açılmadığını savunmuştur....
İcra ve İflâs Kanunu’nun 72/6. maddesi uyarınca “Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir”. 18. Anılan madde uyarınca menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması yahut ihtiyati tedbir kararının kaldırılması nedeniyle, dava sırasında borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davası kanunun açık hükmü gereği (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür. Bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder, davacının talep sonucunu değiştirmesi için ıslah yoluna başvurmasına ya da karşı tarafın (alacaklının) muvafakati gerekmez. 19. Somut olayda da davacı hakkında Samsun 4....
Dava her ne kadar istirdat davası alarak nitelenmiş ise de davanın istirdat davası olarak görülebilmesi için icra veznesine yatırılan paranın bizzat alacaklıya ödenmesi gerekir. İcra dosyasında depo edilen para için istirdat istenemez. Bu hali ile dava menfi tespit dava- sıdır. İİK.nun 72/3 maddesi gereğince açılan menfi tespit davasında talep üzerine mahke- me teminat karşılığı ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenme- mesine karar verir. Bu kararı verip vermemekte mahkemenin bir takdir hakkı yoktur. Öte yandan icra veznesine yatırılan paranın kim tarafından yatırıldığının tedbir kararını veren mahkeme açısından bir önemi de yoktur. Davacı veya onun adına yapılan ödeme bu tedbir kararı geçerli olduğu sürece alacaklıya ödenmez. Ödemenin kim tarafından yapıldığı icra işlemlerine ilişkin bir husus olup bu yüzden verilen tedbir kararı hukuken yanlış değildir. Bu sebeple davalının istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....
Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....
Karar sayılı kararı ile yetki itirazlarının kabulü ile yetkili icra müdürlüğünün Denizli İcra Müdürlüğü olduğuna karar verildiğini, işbu kararın 252/2020 tarihinde kesinleştiğini, takibi yapan Bursa İcra Dairesinin yetkisizliğinin de sabit hale geldiğini, hal böyle iken menfi tespit davasının takibi yapma yetkisinin Denizli İcra Müdürlüğüne geçtiğini, 13/01/2021 tarihinde menfi tespit davasını yetkili Denizli Mahkemesinde açılması zorunluluğunun doğduğunu, mahkemece yetki itirazının reddine karar vermek gerekirken eksik inceleme ile takibi yapan icra dairesinin Bursa İcra Dairesi olduğundan ve Denizli mahkemesinin yetkisiz olduğu gerekçesiyle verilen yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına ve tarafları ve konusu aynı olan sırf yetki itirazı nedeniyle tefrik edilen ..... Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, menfi tespite ve istirdat talebine ilişkindir....
ın mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği" mütala edilmiştir. GEREKÇE: Dava, menfi tespit, istirdat ve haksız ihtiyati haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesi tarafından, "...bonolarda yer alan davacı adına atılı imzaların davacının eli ürünü olmadığının İstanbul Adli Tıp Kurumu'nca yapılan inceleme sonucu tespit edilmiş olması nedeniyle davanın kabulü ile;-Davacının İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ......
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. HMK'nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res'en gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafça İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2015/571 esas, ve 2015/4334 esas sayılı dosyalarında takibe konu edilen çekler ve takip konusu alacak nedeni ile borçlu olmadığının tespiti ve dava dilekçesine eklediği ve davalı tarafça tahsil edilen çekler yönünden istirdat talebinde bulunmuş olup, mahkemece davacının menfi tespit ve istirdat talebine ilişkin miktarların ne kadar olduğu hususu davacıya açıklattırılarak buna göre eksik harç tamamlatılmak suretiyle davaya devam edilmesi gerekirken bu eksiklik giderilmeden karar verilmesi Harçlar Kanunun 30. Maddesine aykırı olmuştur....
değerinin 33.267,00 TL olduğunu, davalı tarafa müvekkili tarafından verilen 13.680,00 TL tutarlı çekin 9.420,00 TL'lik bakiyesinin bedelsiz kaldığını, davalı tarafın mezkur çeki diğer davalı ... adlı şirkete sattığını, çekin 9.420,00 TL'lik kısmı bedelsiz olması nedeniyle bu tutar için menfi tespit ve istirdat davası açmak zorunda olduklarını, açıklanan nedenlerle 13.680.00 TL bedelli çekten 9.420,00 TL'lik kısmın bedelsiz kaldığının tespiti ile çek bedelinin ödenmesi nedeniyle 9.420,00 TL'lik kısmın istirdatına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir....