Dava, İİK'nın 72. maddesi gereği 6 adet faturaya dayalı olarak başlatılan ve kesinleşen ilamsız icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı taraf, malların teslim edildiğini ileri sürmüştür. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı tarafça düzenlenen 6 adet fatura davacı şirket adına düzenlenip davacı defterlerine kaydedildiği ve bu fatura bedellerinin kasa hesabından peşin ödendiği tespit edilmiştir. Satım akdinde aslolan tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleridir. Davacının usulüne uygun tutulmadığı tespit olunan ticari defterlerinde dava konusu 6 adet fatura bedelinin peşin olarak ödendiği tespit edilmiştir. Davacının defterleri usulüne uygun tutulmadığından aleyhine delil teşkil etmektedir....
Mahkemece, davanın İstanbul 3.İcra Müdürlüğünün takip dosyasına konu çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkin olduğu, İİK.nun 72/son maddesine göre menfi tespit davalarının takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği, takip dosyasının halen İstanbul 3.İcra Müdürlüğünde olup, davalının yerleşim yerinin ise Bakırköy İlçesi olduğu gerekçeleriyle davacının dava dilekçesinin yetki yönünden reddine mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 23.09 .2010 gününde oybirliğiyle karar verildi. TL 17.15-O.H. 17.15.-P.H 00.00 Aslı gibidir....
Tüm dosya kapsamından, Davanın, icra takibine konu çek ve bu çeke dayalı başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, mahkememiz dosyası davalısı ..--------- senetlerine---- yüzündeki davacıya ait görünen imzanın inkarı sebebiyle,imza karşılaştırmasına esas olacak davacıya ----belgelerin celbi ile yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, çekin arka yüzündeki davacının ---------- bulunduğu kaşe üzerine ----- davacının ---- olmadığının tespiti sonucunda, alınan raporun mahkememizce gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte olduğundan hükme esas alınarak imzanın davacıya ait olmadığı kabul edilerek davalı ... yönünden davanın kabulüne, davacı-- --------- sayılı takip dosyası nedeniyle ve takip konusu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı aleyhine başlatılan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine, dava konusu icra takibinin davalı tarafından davacı/borçlu...
Dava konusu ... sayılı icra takibi, davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu aleyhine, ... vade tarihli ve ... bedelli seneden dayalı olarak, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle ... alacağın tahsili talebine ilişkindir. Hal böyle olunca, mahkemece..sayılı HMK'nun 31. maddesinde hükme bağlanan hakimin aydınlatma ödevi çerçevesinde, davacıya dava dilekçesi açıklattırılarak davanın senet nedeniyle mi yoksa takip nedeniyle mi borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu saptanarak sonucuna göre dava değerinin belirlenmesi, davanın senet nedeniyle açılan menfi tespit davası olduğunun belirlenmesi halinde, eksik peşin harç tamamlatılmak suretiyle, HMK.nun 26. maddesi uyarınca taleple bağlılık kuralı da gözetilerek yargılamaya devam edilmesi ve hüküm kurulması gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan deliller doğrultusunda takibe konu bonoların yetkisiz temsilci tarafından tanzim edildiğinden geçersiz olduğu bu nedenle takibin iptali gerektiği, ancak davacının ticari defterlerini ibraz etmeyerek davalıya borçlu olmadığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle takibin iptaline, menfi tespit davasının ise reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, davalı tarafından takibe konulan bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile bu bonolara ilişkin başlatılan takibin iptaline ilişkindir.Takip ve dava konusu bonoları imzalayan kişinin (... İşenç), kambiyo taahhüdünde bulunma ve kambiyo düzenleme yetkisinin bulunmadığı mahkemece yapılan araştırma sonucu tespit edilmiştir.Dolayısıyla ortada davacı şirketin sorumluluğunu doğuran, yetkili temsilcisi tarafından düzenlenen bono bulunmamaktadır....
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan deliller doğrultusunda, icra takibi dayanağının fatura alacağı olmayıp taraflar arasında düzenlenen 30.05.2009 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli bononun bakiye ve ödenmeyen 2.153,00 TL lık kısmına ilişkin olduğu, ancak davaya konu 5.000,00 TL bononun halen davacının elinde bulunduğu, davacı yanca bono bedelinin davalı namına bankaya ödendiği iddia edilmişse de bu hususun yazılı delil ile kanıtlanamadığı, dolayısıyla bononun davalı borçlu tarafından ödendiğine karine teşkil ettiği gerekçeleriyle asıl dava yönünden ispat edilemeyen davanın reddine, birleşen dava yönünden ise davanın kabulüne icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davacı (birleşen davanın davalı) vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Aynı konuda itirazın iptali davası açıldıktan sonra menfi tespit davası açılmasında hukuki menfaat yoktur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, icra takibinde borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Dosya tüm delillerin ibrazından sonra ------ Dairesine konusunda uzman teknik bilirkişilerden alınan raporda; İnceleme konusu senette atılı borçlu imzaları ile ... mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla ... eli ürünü olmadığı hususlarını bildirir rapor ibraz ettikleri görülmüştür....
Davalı vekili, kefil olunan kredinin anılan kanun kapsamına girmediğini, kaldı ki kredi kanun kapsamında kabul edilecek olsa bile, icra müdürlüğüne başvurarak takibin durmasını sağlayabilecek olan davacının, menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir....
'un kullandığı tarımsal krediye müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, 5661 sayılı Kanun'un 6.maddesi hükmü ile, Ziraat Bankası'ndan 20/08/2002 tarihinden önce çekilen tarımsal kredilere kefil olanların sorumluluğunun Kanun'un yürürlüğe girdiği 12/04/2011 tarihi itibariyle sona erdirildiğini, kefil olunan kredinin 20/08/2002 tarihinden önce kullandırılmış olması nedeniyle, müvekkilinin sorumluluğunun ortadan kalkmış olmasına rağmen, davalı bankanın kötüniyetle takip başlattığını ileri sürerek, takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ve davalı hakkında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, kefil olunan kredinin anılan kanun kapsamına girmediğini, kaldı ki kredi kanunu kapsamında kabul edilecek olsa bile icra müdürlüğüne başvurarak takibin durmasını sağlayabilecek olan davacının, menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir....
Davalı vekili; takibe konu alacağın araç tamirinden kaynaklanan fatura alacağı olduğunu, davacının sigorta şirketinden fatura bedelini tahsil etmesine rağmen müvekkiline ödeme yapmaktan kaçındığını, davacı şirketin borcunu ödememesi üzerine faturalara dayalı olarak davacı hakkında icra takibi başlatıldığını savunarak; davanın reddiyle, kötüniyet tazminatının davacı taraftan tahsili yönünde karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; takibe konu borcun 2.461,06 TL'lik kısmından borçlu olunmadığının tespitine, icra takibinin 5.173,00 TL üzerinden devamına, taraflar için icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm; taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava; icra takibine konu borçtan borçlu olunmadığının tespiti için açılmış menfi tespit davasıdır....