Sınıflarda 06/02/2017 tarihinden itibaren, 2017/10137 sayılı ve "En Yüce Değer Bilgi, En Üstün Görev İnsan Hizmettir" ibareli markanın 44. Sınıfta 06/02/2017 tarihinden itibaren, 2009/53388 başvuru numaralı "En Yüce Değer Bilgi, En Üstün Görev İnsana Hizmettir" ibareli markanın, 41. Sınıfta 12/10/2009 tarihinden itibaren davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan teknik bilirkişi raporunda; güncel olarak marka kullanımının bulunmadığı, ancak internet sitesinin arşivlenmiş sürümlerinde, markanın 23.03.2018 tarihi ve öncesinde davalı yanca kullanıldığı tespitlerinde bulunulduğu, yine Bakırköy 40. Noterliği'nin 26.03.2018 tarih ve 08731 yevmiye numaralı E-tespit tutanağının ekindeki internet adresi görsellerinde, "En yüce değer bilgi, en üstün görev insana hizmettir inanç ve anlayışı bizim için bir yaşam felsefesi ve tarzıdır." şeklinde kullanımı bulunduğu re'sen yapılan incelemede görülmüştür....
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraf markaları arasında 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında karıştırılma tehlikesi olduğu, davalı adına tescilli 2011 92094 sayılı markanın KHK m. 42 kapsamında hükümsüzlük koşullarının bulunduğu, davalının fiili marka kullanımının, kendi adına tescilli 2011 92094 sayılı markanın kullanımı niteliğinde olmadığı, bu yüzden davalının fiili marka kullanımının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile markaya tecavüz ve .../... haksız rekabetin ayrı ayrı men ve ref'ine, dava konusu markanın kullanım şeklini ihtiva eden ürünlere ticari amaçla bulundukları her yerde el konulmasına, üzerindeki markanın silinmesine, silinmesi mümkün olmayanların imhasına, maddi tazminat talebinin kabulü ile, 3.302,93 TL tazminatın 556 KHK 66/c maddesi gereğince davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,... ibareli...
Markanın hitap ettiği ortalama tüketici kitlesi gözönüne alındığında, iltibas tehlikesi bulunduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne karar verilerek, davalının kullanımının bulunduğu, ürün fiyat broşürlerindeki kullanımının önlenmesi ve broşürlere el konularak tecavüzün ve haksız rekabetin ref'ine karar verilmesi gerekirken, mahkemece davanın tam kabulü ile, davalının kullanımının bulunmadığı ürünler üzerinde kullanım, markanın kullanıldığı ürünlerin üretilmesi, ürettirilmesi, bu ürünlerin satılması, internet üzerinde tanıtım, reklam ve promosyon yapılmasının önlenmesi ve menine karar verilmesi, hükmün devamında reklam broşür gibi tanıtım evrakları dışında kullanım bulunmadığı halde, tabela, ambalaj, afiş, fatura vb ticari evraklara el konularak imhasına karar verilmesi yerinde değildir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı tarafın mali tablolarında, 03.07.2015 – 27.08.2018 tarihleri arasında toplam 226.280,60-TL faaliyet kârı beyan edildiği; dava konusu markanın kazanca olan etkisi net olarak belirlenememekle birlikte, %30 etkisi olduğunun varsayıldığı, markanın kullanımı nedeniyle elde edilen muhtemel kazancın 67.884,18-TL olarak hesaplandığı; davacının birinci talebi Ankara 4. FSHHM'nin 2017/197 E. -2018/260 K. sayılı dosyasında bilirkişi raporu ile tespit edilen ancak hüküm altına alınmayan ve eksik kalan toplam 58.363,68.-TL maddi tazminatın davalıdan tahsili talebi olduğu, eksik kalan toplam 58.363,68....
Kebap Salonu” adı altında lokantacılık faaliyetinde bulunduğunu, müvekkilinin ailesinin 33 yıldır balaban kebabı yaptığını, markalar arasında benzerliğin bulunmadığını, tescilli markanın kullanımının haksız rekabet teşkil etmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “...” ibaresinin ilk olarak davacı tarafından uzun yıllardan beri kullanıldığı, davacının marka tescil tarihinin davalı tescilinden daha önceki bir tarihe dayandığı, her iki markanın aynı sınıfta yer alanı ürünleri kapsadığı, davalı markasında yer alan “...” ibaresinin markaya yeterli ayırt edicilik sağlamadığı, tescilli markanın kullanımının haksız rekabet teşkil etmeyeceği gerekçesiyle davalı adına tescilli 2008//6980 nolu “...” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davacının marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine yönelik taleplerinin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir....
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının 2002/20945,2002/18254, 2002/20947, 2010/60694 nolu markalarının ürün ambalaj görselinden oluşan şekil markaları olduğu, davalının 2009/01949 nolu markasının da ürün şekil ve ambalaj görünümüne ilişkin olduğu, 556 sayılı KHK gereğince marka tescilli olduğu sürece korumadan yararlandığından marka sahibinin tescile uygun kullanımı başkasının marka veya tasarımlarına benzer de olsa marka veya tasarım haklarına tecavüz oluşturmayacağından davalının 2009/01949 nolu markasının kullanımının önlenmesi şeklinde karar verilmesi mümkün olmadığı, ancak bilirkişi raporunda görsellerle de tespit edildiği üzere ambalajlanmış küre çikolatalarının davacının ürün ambalajıyla neredeyse birebir benzer şekilde ambalajının şeffat plastik malzemeden aynı boyutta yapılması, benzer büyüklükteki saydam kutu içine benzer şekilde konumlandırılması, markanın benzer şekilde kutunun ortasına ve enine kesen bir kesit üzerine oval ve kalp...
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak, iddia, savunma, bilirkişi raporu, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ...tarafından davalı Kooperatif aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile davalının tescilli markasının tescilli olduğu halden farklı olarak Hamidiye ibaresini öne çıkartmak suretiyle davacıya ait Hamidiye tescilli markası ile iltibas yaratacak şekilde kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulması, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davanın iltibasa meydan verecek şekilde benzer Hamidiye ibaresinin öne çıkarılarak ürünlerinde reklam ve tanıtımlarında, internet yahut sair mecralarda ve her türlü tanıtım malzemesi, basılı evrak, fatura ve benzeri ticari dökümanlarda markasal kullanımının önlenmesine, davalının söz konusu ibareyi içeren ürünleri üretmekten, satmaktan, sağlamaktan, satışa arz ithal ve ihraç etmekten, satışa arz etmek amacıyla depolamaktan men'ine, davalının ticari...
A.Ş. ile Anadolu Birlik Holding A.Ş. olan Türkiye'nin en büyük süt ve süt ürünleri üretici şirketlerinden birisi olduğunu, piyasada hemen hemen herkesçe tanındığını, müvekkili şirkete ait tescilli markaların tablosunun ekte sunulduğunu, davalıya ait markanın iş bu davanın ikame edilmesinden geriye doğru 5 yıllık süreçte kullanılmadığını, kendisi de gıda sektöründe öncü kuruluşlardan olan müvekkilinin pazarda araştırmalar yaptığını ancak davalı yanın herhangi bir ciddi kullanımına rastlanmadığını, söz konusu markanın atıl bırakıldığını beyanla öncelikle, dava konusu markanın dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, kullanılmayan bu markanın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 9. ve geçici madde 4/1 maddeleri gereği, 5 yıldan uzun süreli olarak kullanılmaması nedeniyle iptalini talep ve dava etmiştir....
Yoksa mahkeme veya davacı markanın kullanılmadığını ispatlamayacaktır. Markanın iptal müeyyidesinden kurtulabilmesi için tescil edildiği her bir emtia için bağımsız olarak ayrı ayrı kullanılması gerekir. Buna göre bir markanın bir ürün için kullanımının diğer bir ürün için kullanım sayılmaz. Kullanılmama nedeniyle iptal davalarında kötüniyetli tescil, önceye dayalı hak sahipliği gibi hükümsüzlük davasına konu olabilecek iddia ve talepler değerlendirilmeyeceği için tarafların bu hususlara ilişkin rapora karşı sunulmuş beyan ve itirazları dikkate alınmamıştır....
dava konusu markanın 3.kişilere devrinin önlenmesi ile müvekkili şirketin Sınai Mülkiyet Hakkına tecavüz oluşturan ve haksız rekabet teşkil eden kullanımının önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.Davalı vekili dilekçesinde; davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkiline ait markanın başlangıcında yer alan birbirine paralel 3 adet sarı çizginin süsleme amaçlı ve dekoratif olarak markaya eklendiğini, markanın asli unsuru niteliğini taşımadığını, kaldı ki müvekkilinin markasının beyaz zemin üzerine mavi renkli olarak tescil edildiğini, davacı markasının ise lacivert zemin üzerine sarı renkli olarak tescil edildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir....