Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18.10.2011 tarih ve 2011/111-2011/232 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından 14/03/1996 yılında tescil edilen ''ASPAVA'' markasının marka lisans sözleşmesi kapsamında davalı tarafça YILDIZ ASPAVA isimli işletmede uzun yıllar kullanıldığını, lisans sözleşmesinin süresinin bitiminden sonra yeniden bir sözleşme yapmayan davalının 2010/13543 nolu “Yıldız Aspava 1978'den Beri Değişmeyen Lezzet+Şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı markasının müvekkiline ait marka ile iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer bulunduğunu, müvekkili markasının tanınmış marka oluğunu belirterek...

    nin de sanık ... vasıtasıyla bu araçların alım satım işi işe uğraştığı, katılanın sanık ... ile araç alımı konusunda anlaştıkları, öncelikle bir adet Kartal marka aracı sanık ... vasıtasıyla 1.500 TL'ye aldığı, bu şekilde katılanda güven duygusu oluşturduktan sonra sanıkların katılana opel marka araç alımı hususunda katılanı inandırdıkları ve katılanın opel marka araç alma düşüncesiyle sanık ...'ye 8.000,00 TL, sanık ...'...

      davacının yıllar boyu oluşturmuş olduğu marka değeri ve ticari itibarından faydalanılmak suretiyle haksız kazanç elde edildiğini, ---....

        markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. (2) Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. (3) Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır....

          başvurusuna itirazına gerekçe 2016/36142 numaralı marka tescil başvurusunda bulunduğunu, bu marka ile ilgili olarak tarafların arasında ihtar vs. süreçler devam ederken ...’in 2018/95502 sayılı marka başvurusunu yaptığını, sonrasında da başvuruların bulunduğunu, davaya konu marka başvurusuna ... tarafından yapılan itirazın ...’in kötü niyetli aksiyonlarından biri olduğunu iddia ederek; 09.11.2020 tarih ve ... sayılı YİDK kararının iptaline, ... numaralı marka başvurusunun tescil işlemlerine devam edilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

            de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için; A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi, B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi, C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir. Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir....

              Madde 7 (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları) "(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. (2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir....

                SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir. Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (...) Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı yanın, dava konusu marka ile aynı ya da benzer bir işareti, davaya konu marka kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle aynı veya benzer mal ya da hizmetler üzerinde, davaya konu marka tescil başvuru tarihinden önce, yoğun ve sıkı şekilde kullandığını gösterir delil ibrazında bulunmadığından SMK m.6/3 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır. SMK m.6/4 hükmüne göre; ......

                  SMK'nın 7/3-e maddesinde bahsi geçen husus; markadaki işaretin, ticaret alanında ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılmasından ibaret olup aynı Kanun'un 29/1-a maddesi gereğince bu kullanım, marka hakkına tecavüz sayılmaktadır. Esasen 556 sayılı KHK döneminde bir marka ile aynı işareti içeren bir ticaret unvanının unvansal kullanımı marka hakkına tecavüz olarak görülmemekte, ancak unvanın markasal bir şekilde kullanılması hâlinde marka hakkına tecavüzden söz edilebileceği kabul edilmekteydi. Dolayısıyla 556 sayılı KHK döneminde ticaret unvanında unvansal kullanım ve markasal kullanım hususlar önem arz etmekle, bu kapsamda yapılacak belirlemelere göre ticaret unvanın marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmadığı anlaşılabilmekteydi. Ancak SMK'nın yürürlüğe girmesiyle birlikte bu hususta markasal kullanımdan ziyade işaretin "ticaret alanında ticaret unvanı olarak kullanılması" sırasında marka hakkına tecavüzün söz konusu olacağı ifade edilmiştir....

                    DAVA : Marka ......

                      UYAP Entegrasyonu