İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle"...iddia ettiği hususların gerekçe gösterilmeksizin kabul edilmemesinin yerinde olmadığını,tanık beyanları ve deliller üzerinde dairemizce değerlendirilmeye esas açıklık serdedilmediğini,1997 yılında üye olunan kooperatif hissesinin, müvekkilinin kişisel malı olduğunu,diğer dairenin de 1997 yılından bu yana Oyak Konut edindirme fonundaki kişisel birikimler ile edinildiği için kişisel mal olduğunu,aracın doğrudan davalı babaya ait olduğunu,bu hususları ispatladıklarını ancak tanık ifadelerine üstünlük tanınmamasının nedeninin kararda irdelenmediğini,oranlama yapılmadan yasal faize hükmedildiğini,kararın ortadan kaldırılmasını"istinaf sebebi yapmıştır. GEREKÇE : Dava ;mal rejimine dayalı alacak ve tasarrufun iptali taleplerinden ibarettir. HMK'nun 355. maddesi gereğince; istinaf dilekçesinde sayılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
Uludağ adına kayıtlı dava konusu taşınmaz ve aracın evlilik birliği içinde edinildiğini ileri sürerek alacak isteğinde bulunmuştur. Çözüme kavuşturulması gereken husus; boşanma dava dosyasında tarafların tutanağa geçirilen imzalı beyanlarında sözünü ettikleri "mal" ve "eşya" sözcüklerinden, mal rejiminin tasfiyesine konu edilebilecek mal varlıklarının anlaşılıp anlaşılamayacağıdır. 4721 sayılı TMK.nun ikinci kitabının birinci kısmının dördüncü bölümünün başlığı "Eşler Arasındaki Mal Rejimi" dir. Bu bölümün ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci ayırımları; sırasıyla "Edinilmiş Mallara Katılma", "Mal Ayrılığı", "Paylaşmalı Mal Ayrılığı" ve "Mal Ortaklığı" başlıklarını taşımaktadır. Söz konusu bölüm ve ayırımların altında yer alan bir çok kanun maddelerinde de "mal" ya da "malvarlığı" tabiri kullanılmıştır. Nitekim, 219.maddede "Edinilmiş Mallar", 220.maddede "Kişisel Mallar" ve 222/2.maddede "Paylı Mülkiyete Konu Mallar" hakkında düzenleme getirilmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle,Davacının davasını dayandırdığı TMK 217.maddesi mal rejiminin eşler arasındaki borçların muaccel olmasına engel olmayacağı hükmünü düzenlediği, tarafların arasındaki uyuşmazlığın da Aile Hukukuna ilişkin olduğu, söz konusu paranın kişisel mal mı, edinilmiş mal mı olduğunun tespitinin de Aile Hukukunun kapsamına gireceğinden görev itirazında bulunduklarını öncelikle davacının bu talebini "akdi ilişkiye dayalı şahsi alacak" olarak nitelemesi gerektiğini, taraflar arasında evliliğin ve yasal mal rejimi olan, edinilmiş mallara katılma rejimi"nin devam ettiğini, hal böyleyken davacının huzurdaki dava ile müvekkilinden '"akdi ilişkiye davalı şahsi alacak" iddiası ile talepte bulunmasının hukuki dayanağının bulunmadığı, taraflar arasında İstanbul Anadolu 12.Aile Mahkemesinin 2016/665 Esas sayısı ile açılmış boşanma davasının derdest olduğundan, davaya konu alacak, mal rejimi tasfiyesine konu alacak niteliğinde olduğunu, boşanma davasının kabulü halinde...
Mal rejimine ilişkin davalar ise boşanmanın eki (fer'i) niteliğinde davalar olmadığını söylemekteler. Konunun çok tartışmalı olduğu ve henüz bir birlikteliğin gerek doktrinde ve gerekse uygulamada sağlanamadığı görülmektedir....
Davalının davacının eşinin kayınpederi olduğu, uyuşmazlığın Borçlar Kanunundan kaynaklanan alacak i,stemine ilişkin olup TMK.'nun Aile ve mal rejimine ilişkin hükümlerin tatbikini gerektiren bir husus bulunmadığından, davada görevli mahkeme aile mahkemesi değil, genel mahkemelerdir. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 29.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalının davacının eski kayınvalidesi olduğu, uyuşmazlığın Borçlar Kanunundan kaynaklanan alacak i,stemine ilişkin olup TMK.'nun Aile ve mal rejimine ilişkin hükümlerin tatbikini gerektiren bir husus bulunmadığından, davada görevli mahkeme aile mahkemesi değil, genel mahkemelerdir. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 31.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
GEREKÇE : Dava mal rejiminden kaynaklı alacak talebinden ibarettir. HMK'nun 355. maddesi gereğince; istinaf dilekçesinde sayılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarakinceleme yapılmıştır. Tüm dosya kapsamı ile; TMK. 225. maddesine göre, mal rejimi; eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulü durumunda ölüm ve sözleşme tarihlerinde sona erdiği gibi, mahkemece, evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. Bu tür davalarda diğer eşin; malvarlığının edinilmesi,iyileştirilmesi ya da devredilmesi gibi tasarrufu işlemlerin içerisinde somut bir şekilde bulunması zorunludur....
rejimine ilişkin olup, nispi harca tabidir....
Somut olayda uyuşmazlığın bağışlamadan rücu sebebine dayanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olduğu, TMK'nın aile ve mal rejimine ilişkin hükümlerin tatbikini gerektiren bir husus bulunmadığı anlaşıldığından davada görevli mahkeme aile mahkemesi değil genel mahkemelerdir. Bu durumda uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 20/09/2016 gününde oy birliği ile karar verildi....
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir....