Mal rejimine ilişkin istekler, ayrıca dava açılması ve harç verilmesini gerektirdiğinden, boşanmanın eki niteliğinde kabul edilemez. Bu nedenle, TMK.166/3. maddeye dayalı anlaşmalı boşanma davası sırasında, taraflar mal rejimine ilişkin olarak ta anlaşmış olabilecekleri gibi bu konuda bir istekte de bulunmayabilirler, zira mal rejimine ilişkinde anlaşmaları zorunluluğu bulunmamaktadır. Tarafların bir beyanda bulunmamış olmaları, onların boşanmanın eki niteliğinde bulunmayan örneğin değer artış payı, mal rejiminin tasfiyesi gibi hususlarda da anlaşmış olduklarını göstermez. Boşanmanın eki niteliğinde olmayan tüm hususlarda da anlaşma zorunluluğunun bulunduğunun kabulü halinde ise, bu konularda anlaşmanın sağlanamaması halinde, TMK.166/3. maddeye davayı davanın reddi gerekecektir ki, anlaşmalı boşanma davalarından beklenen amaç bu değildir....
Bu durumda, 4721 sayılı TMK'nın aile ve mal rejimine ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiğinden uyuşmazlığın, aile mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; Bakırköy 2. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 21/10/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Aile Mahkemesinin 05/12/2017 tarih 2017/1585 E- 2017/1733 K sayılı ilamı ile boşandıklarını, Antalya ili, Alanya İlçesi, Cikcilli mah. 028D21818 Pafta 310 Ada 1 Parsel'de kayıtlı taşınmaz aldıklarını, müvekkilinin davalı tarafa bunu yatırım yapmak için adeta zorla aldırdığını ancak tarafların boşanırken protokolde bu taşınmazı edinilmiş mallara katılma rejimine göre ne şekilde tasfiye ettiklerini tek tek açıkça yazmadıklarını, bunun sebebinin ise davalının daha sonra bu evin bedelinden edinilmiş mallara katılma rejimine göre müvekkile payını vereceğine dair vermiş olduğu söz olduğunu, fakat geçen zaman içerisinde davalı tarafın müvekkile taşınmazın değerinden edinilmiş mal rejimine göre kendisine düşen payı vermemiş ve oyalamış olduğunu söyleyerek, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesini arz ve talep etmiştir....
Madde hükmünden de açıkça anlaşıldığı üzere, eşler ancak seçimlik mal rejimlerinden olan "mal ayrılığını veya paylaşmalı mal ayrılığını ya da mal ortaklığını seçebilirler. Bunlardan birini seçmedikleri takdirde, kanun gereği edinilmiş mallara katılma rejimi eşler arasında yasal mal rejimi olarak geçerli olacaktır. Yani TMK.nun 202/2 fıkrası ile eşlerin yasal mal rejiminden seçimlik mal rejimine ya da seçimlik mal rejimden yasal mal rejimine dönmeyi sağlayan mal rejimi sözleşmesini yapabilme olanağına sahiptirler. TMK.nun 203. maddesinde ise; "mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Taraflar istedikleri mal rejimini, ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırılabilir veya değiştirilebilir." hüküne yer verilmiştir....
Mahkeme 23/11/2017 tarihli celsede "davacının mal rejimine ilişkin açmış olduğu davanın tefriki ile mahkemenin yeni esasına kayıt edilmesine," karar vermiştir. Davalı duruşmadaki beyanında özetle; davacının ziynet eşyaları ile ilgili herhangi bir katkı yapmadığını, kredi çekilerek alındığını, eşine evden ayrılırken 18 tane cumhuriyet altını, 12 tane küçük altın pırlanta yüzük ve yaklaşık 5.000,00 TL para bıraktığını, ayrıca kendi adına davacının babası için 5.000,00 TL kredi ve kardeşi için 15.000,00 TL kredi çektiğini, ancak tarafların geri ödemediğini bildirmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu; dava mal rejiminin tasfiyesine dayalı alacak davası ( katılma alacağı ve değer artış payı alacağına) ilişkin olduğu, tarafların 05/09/1991 tarihinde evlendikleri, İstanbul 2....
isabetsizlik olmadığı, her ne kadar İlk Derece Mahkemesi, kararında katkı payı ve katılma alacağına hükmettiğini belirtmiş ise de, katkı payının ancak mal ayrılığı rejimine tabii taşınmazlar için geçerli olabileceği, bu konuda edinilmiş mal rejimine tabii dava konusu taşınmazlar yönünden mahkemenin nitelendirme hatasına düştüğü anlaşılmakla esasa etkili olmayan yapılan bu yanlışlık eleştirilmekle yetinilmiş ve davalının istinaf talebinin reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM mad. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasanın 10, TMK mad. 202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 s.lı TMK mad. 179)....
Türk Medeni Kanunu'nun 202 vd. maddeleri uyarınca yapılmış " mal ayrılığı rejimi seçimi " sözleşmesinin " irade bozukluğu " hukuki sebebine dayalı olarak iptaline ilişkindir. -//- 24.09.200 tarihinde evlenmiş olan taraflar, evlilik devam ederken ... Noterliği'nde Temmuz/2010 tarihinde düzenleme şeklinde yapılan sözleşmeyle aralarındaki mal rejimi konusunda " mal ayrılığı rejimi (TMK. M. 242)ni kabul etmişlerdir. Davacı bu sözleşmeyi imzalarken korkutma (tehdit, ikrah) altında olduğunu, iradesinin bu sebeple bozulduğunu ve sözleşmenin bu şekilde geçersiz olduğunu iddia ederek, bu sözleşmenin iptal edilmesini talep etmektedir. Mahkemece olayda TMK'nun Aile Hukuku'na ilişkin hükümlerinin değil; Türk Borçlar Kanunu 37 vd. (eBK. M. 29. Vd.) maddelerinin uygulanacağı ve bu sebeple görevli mahkemenin görevsizlik kararı vermiş; hükmü davacı temyiz etmiştir....
GEREKÇE :Dava mal rejimine dayalı alacak talebinden ibarettir. HMK'nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde sayılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Davacı yan sadece ihtiyati haciz taleplerinin kabulü gerektiğini istinaf sebebi yapmaktadır. Tüm dosya kapsamı ile; İİK 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına (önceden) geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati haciz, HMK 406/2 maddesinde geçici hukuki koruma olarak kabul edilmiş, ihtiyati haczin şartları ve etkileri ise İİK 257. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir....
Yani boşanma, tapu tescil tarihinden sonra gerçekleşmiş, fakat boşanma ilamında mal rejimine ilişkin herhangi bir anlaşma ya da hükme yer verilmemiştir. Bu durumda, evlilik birliği devam ederken aile konutu olarak edinilen davaya konu taşınmazla ilgili tapu iptal ve tescil isteminin, mal rejimine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 8. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....