Mahkemece adi ortaklık sözleşmesinin feshine ve ortaklığın tasfiyesine karar verilmiştir. Adi ortaklığın ne şekilde sona ereceği B.K.nun 535. maddesinde, tasfiyenin nasıl ve kimler tarafından yapılacağı da 538 ve devamı maddelerinde gösterilmiştir. B.K.nun 535/7. madde ve bendi gereğince mahkemece adi ortaklığın feshine karar verildiğinde ortaklığın mal varlığının ne şekilde tasfiye edileceği karar yerinde gösterilmelidir. BK.nun 538. maddesine göre de tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak-verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gereklidir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacak isteğine ilişkindir. Taraflar, 30.11.1979 tarihinde evlenmiş, 17.10.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 19.01.2011 kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir ( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 92 parsele kayıtlı arsanın 1/25 hissesi ile 23 nolu mesken eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 16.12.1997 ile 15.11.1993 tarihinde davalı eş adına tescil edilmiştir. Her iki tarafta evlilik birliği içinde öğretmen olarak çalışıp emekliye ayrılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere mal rejiminin tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık tefrik edilmiş ve ayrı bir esasta görülmekte olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, zina nedeniyle TMK'nun 161. maddesine dayalı boşanma isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (2.)...
Madde 89- Derneklerin para, mal ve haklarının tasfiyesi aşağıda belirtilen esaslara göre yapılır. b) Tasfiyenin mahkeme kararı ile yapılması: Tüzükte tasfiyenin ne şekilde yapılacağının genel kurul kararına bırakıldığı hallerde, genel kurul tarafından bir karar alınmamış veya genel kurul toplanamamış veya son yönetim kuruluna yapılan tebligata rağmen tasfiye işlemleri yapılmamışsa yahut dernek mahkeme kararı ile feshedilmişse, derneğin bütün para, mal ve hakları, mahkeme kararıyla bulunduğu ildeki amacına en yakın ve kapatıldığı tarihte en fazla üyeye sahip demeğe devredilir. ”Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununda birliklerin tasfiyesine ilişkin hüküm bulunmamaktadır, Türk Medeni Kanununda da derneklerin tasfiyesine ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Dernekler Kanununda tasfiyenin öncelikle tüzükte gösterilen esaslara göre yapılacağı belirtilmiş ancak Terme İlçesi Yağlı Tohumlu Bitkiler Üreticileri Birliği Tüzüğünde birliğin tasfiyesine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır....
Dava eşler arasında mal rejiminin tasfiyesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Kural olarak, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda koşulların oluşması halinde tarafı lehine alacak hakkına hükmedilir ise de, yargılama sonucu olası alacakların teminat altına alınması amacıyla dava konusu alacak talebine konu malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulabileceği uygulamada Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmiş durumdadır. Bilindiği üzere, ihtiyati tedbirin HMK’nda "Geçici Hukuki Korumalar" üst başlığı altında taraflar arasındaki ihtilafın çözümüne katkı sağlayan ve asıl yargılamada verilen hükmün gerçekleştirilmesini temin eden ve hakların korunması bağlamında aynı zamanda hukuk devleti ilkesinin ayrılmaz bir parçası olarak hak arama hürriyeti kapsamında değerlendirilebilecek bir usul hukuku müessesesi olduğunda kuşku yoktur. Talebin değerlendirilebilmesi için ihtiyati tedbire ilişkin bir takım açıklamaların ve tespitlerin yapılması gerekmektedir....
TMK'nın 214. maddesinde “Eşler veya mirasçılar arasında bir mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, aşağıdaki mahkemeler yetkilidir: 1. Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi, 2. Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme, 3. Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Somut olayda davacı vekili, müvekkili ile davalının 1989 yılında evlendiklerini, tarafların Kayseri 5. Aile Mahkemesinin 12/12/2013 tarih .../... E. - .../......
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, tarafların arasındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak istemine yöneliktir. Uyuşmazlık, Gaziantep 6. Aile Mahkemesinin 2020/553 E., 2020/453 K. sayılı ilamında mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme yapılıp yapılmadığı ve bu hükmün, dava konusu talep ile ilgili kesin hüküm teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 inci maddesi, 166 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası, 202 inci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 inci maddesi, 225 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 29 uncu maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesi, 370 inci maddesi, 371 inci maddesi. 3....
Yabancı mahkemelerce verilmiş ve kesinleşmiş boşanma ilamı hakkında, Türk mahkemelerince tanıma tenfiz kararı verilmedikçe eşler Türk kanunlarına göre boşanmış sayılmayacaklarından, ara dönemde boşanmaya bağlı olarak Türkiye'de açılacak tazminat, nafaka ve mal rejiminin tasfiyesi gibi bazı dava haklarının kullanılması imkanı olmayacaktır. Başka bir anlatımla, bu ara dönemde açılan davaların, davanın görülebilirlik ön koşulu (evlilik devam ettiğinden) gerçekleşmediğinden reddedilmesi gerekecektir. Dairemiz, daha önceki tarihlerde verdiği kararlarda, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin alacak davalarında, zamanaşımının yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihte başlatılması gerektiğini kabul etmekte idi. Bu görüşün benimsenmesi durumunda; tanıma-tenfiz kararından önceki ara dönemde, taraflar boşanmaya bağlı diğer dava haklarını kullanamayacak, ancak zamanaşımı işlemeye devam edecektir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı ile davalı arasındaki boşanma davasının derdest olduğu ve davacının evlilik birliği içinde edinilen 12 nolu dairenin satış bedelinin tarafına iadesine, mal rejiminin tasfiyesine, katılma alacağı değer artış payı ve alacaklarının belirlenmesini ve ziynet eşyaları ile aldığı ödül ve plaketlerin iadesini eldeki dava ile talep ettiği anlaşılmaktadır. Davacının, yargılama aşamasında ziynet eşyaları ve ödülleri ile ilgili davasından feragat ettiğini açıkladığı ve temyiz edilmeksizin kesinleşen Aile mahkemesince de, davacının taşınmaz bedelinin iadesine ilişkin talebinin TBK'nuna dayalı alacak isteği olduğu kabul edilerek görevsizlik kararı verildiği tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır....
esas sayılı iflas dosyasından 10/07/2006 gün ve 2006/... sayılı kararı ile iflasına hükmedilmiş ve iflas hükmünün müdürlüğümüze intikali üzerine, tasfiyesine müdürlüğümüzün 2007/... İflas sayılı dosyası ile başlanılmış ve müflisin mal, hak ve alacakları kaydına iflas şerhi işlenmesi için iflas hukukunun öngördüğü prosedüre uygun olarak tüm birim ve kuruluşlara bildirilmiş ve iflasın açıldığı 16/07/2006 günlü ... gazetesinde (1. defter sayfa 11) ve 17/07/2006 günlü Türk Ticaret Sicil gazetelerinde ilan edildiğini (1.defter sayfa 9.) müflis şirket masasında tasfiyeyi gerektirecek bir mal ve dağıtımı yapılacak başkaca bir bedel bulunmadığından, alacağını alamayan alacaklılara kabul edilen ve kesinleşen alacakları ile alacağını kısmen veya tamamen tahsil edemeyen alacaklılara tahsil edemedikleri alacak miktarları üzerinden İİK.nun 251.maddesi gereğince aciz belgesi tanzim edilerek tebliğe gönderilmiş olup, birer suretleri dosyaya ilsak edildiğini, (2.defter sayfa 97-...)....