Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 tarihli ve 8/7 sayılı YİBK, 4721 Sayılı TMK mad.227/1, 231 ve 236/1). Somut olaya gelince, davaya konu taşınmazda 1/2'şer pay sahibi olan davacı ile davalının karı-koca oldukları ancak 21.01.2020 kesinleşme tarihli karar ile boşandıkları, tapu kaydında taşınmazın “Aile konutu” olduğuna dair bir şerh bulunmadığı gibi katılma alacağına konu yapılacak olması da taşınmazın aynına ilişkin olmayıp taraflara şahsi hak sağlar....
İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın gerçek irade ve amacının mal kaçırmak olmadığı, kendisine yıllarca bakan davalılara minnet duyguları ile taşınmazı temlik ettiği, ayrıca tüm mirasçılar arasında mal paylaşımı yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacılardan ...’nın istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, tarafların babaları ...’den intikal eden taşınmazları paylaştığı, mirasbırakan ...’nin malvarlığı bakımından herhangi bir paylaştırmanın bulunmadığı, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2. maddesi gereğince hüküm ortadan kaldırılarak davanın kabulüne dair yeniden karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ile dava konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalılara temlik edildiği saptanarak davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur....
in kardeşi olduğunu, murisin ölümünden sonra 1974 yılında kardeşlerin mal paylaşımı yaptığını, yapılan mal paylaşımı sırasında davacının o dönemde daha değerli olan avizeyi tercih ettiğini, tablonun davalı tarafta kaldığını, tablonun değerinin 1990 yılından sonra anlaşıldığını, kardeşlerin arasının iyi olmadığını, murisin ölümünden sonra annelerinin alt kattan üst kata taşındığını ve davalı tarafa "bizim eşyaları aldık, sizinkiler de evde gidin alın" dediğini beyan ettiği görülmüştür. 27. Davacı tanıklarının beyanlarına gelince; davacı tanığı ...; davacı ve davalıların murisi ile eşinin amca çocukları olduğunu, aileyi evlendikten sonra tanıdığını, 1964 yılında evlendiğinde dava konusu tablonun ...'...
Davalılar Ali T12 vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının açmış olduğu bu davanın müvekkili açısından yerinde iddialar ve talepleri içermediğini, şöyle ki, müvekkilleri ile diğer davalı Faik Keleş arasındaki işlemin mal kaçırma değil, miras paylaşımı olduğunu, mal kaçırma saikinin söz konusu olmadığını, müvekkili T6 ile diğer davalı T12 arasında, Ganyan Bayii konusunda bir devir söz konutu olmadığını, T6'in de Ganyan Bayiini sıfırdan açtığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
ın vefatı sebebiyle müvekkile her ikisinden de miras kaldığını, kendisine miras kalan taşınmazları satarak İzmir ili, Çiğli ilçesi, 21985 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazı satın aldığını, ancak daha sonra müvekkili ile müvekkilinin ilk evliliğinden olan çocukları arasında mal paylaşımı sebebiyle husumet doğduğunu, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine birçok dava açtıklarını, bu husumet sebebiyle müvekkilinin dava konusu taşınmazı eşi F. Te. adına kaydettirdiğini, yine aynı sebeple kendisine ait 5.000,00 TL yi Ziraat Bankası Egekent Çiğli Şubesindeki ...... numaralı hesaba eşi F.T.adına yatırdığını, kendisine miras kalan taşınmazların satışı ile aldığı evini ilk evliliğinden olan çocuklarının elinden almaları korkusuyla eşi adına satış gösterdiğini, müteveffa F. T.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Özel belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet 1-Sanık hakkında, suça konu 06/04/2009 tarihli ödeme makbuzunda mağdur ... yerine sahte imza atıp Viranşehir Asliye Hukuk Mahkemesinde delil olarak kullanmak suretiyle, özel belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın, babasının vefatından sonra mal paylaşımı için biraraya gelerek 25/03/2009 tarihli potokolü imzaladıklarını, söz konusu protokol gereği 3 adet çeki kendisinin keşide ettiğini, bu çeklerden şikayete konu edilen ... seri numaralı ve 700.000 TL bedelli çekin ödemesinin 06/04/2009 tarihinde gerçekleştiğini, ödeme sırasında o tarihlerde aralarının bozuk olması nedeniyle abisi olan şikayetçi ... ile yan yana gelmediklerini, parayı ...'in avukatı ...'a verdiklerini, suça konu belgeyi imzalanmış şekilde ...'...
Ceza Dairesinin 21.02.2022 tarih ve 2021/1987 Esas, 2022/194 Karar sayılı hükmünde isabetsizlik görülmemiş olduğundan; sanık müdafiinin; tanıkların usulünce dinlenmediğine, olay yerinde keşif yapılması gerektiğine, olay sebebinin mal paylaşımı olmadığına, sanık hakkında meşru müdafaa ya da meşru müdafaada sınırın aşılmasına ilişkin hükümlerin tatbiki gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddiyle, 5271 sayılı CMK’nin 302/1. maddesi gereğince, isteme uygun olarak TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ ile HÜKMÜN ONANMASINA, Dosyanın, 28.02.2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanun'un 8. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 304/1. maddesi gereğince “... 8. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilamının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere” Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.12.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi....
ı 26.06.2008 tarihinde azlettiği, her ne kadar boşanma davasına ilişkin dosya içerisinde mal paylaşımı ile ilgili protokol ibraz edilmiş ise de, boşanma davasında davacı kadın tarafından verilen dilekçelerde bu protokoldeki imzaya itiraz edildiği, davalı ... azilnamenin tebliğ edilmediğini bildirmiş ise de, davalı ...'ın bir dönem sekreteri olan ...'ın azilnameden haberdar olduğu açıktır. Hâl böyle olunca, 29 nolu bağımsız bölüm bakımından HMK'nin 125. maddesinin uygulanması, 48 nolu bağımsız bölüm bakımından ise davalı ...'ın azilnameden haberdar olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, azilnameden haberdar ise taşınmazları temlik ettiği davalı ... ile akraba olması ve alıcı davalı ...'nin bu ilişkiyi bilebilecek konumda olması nedeniyle 48 nolu bağımsız bölüm bakımından davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.’...
K A R A R Davacı vekili, 6 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında tarafların murisi ... adına tespit görerek kesinleştiğini, murisin ölümünden sonra mirasçılar ile mal paylaşımı konusunda anlaşıldığını, taksimin sözlü olmasını fırsat bilen davalılardan ...’in ortaklığın giderilmesi davası açtığını açıklayarak, dava konusu 6 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılardan ... vekili, taşınmazın vekil edenine murisinden kaldığını beyanla davanın reddini savunmuş, davalılardan ... ve ... ön inceleme duruşmasında, muris ölünce kardeşler arasında taksim yapıldığını, dava konusu taşınmazın davacıya düştüğünü, yazılı taksim yapmadıklarını ancak tüm kardeşler biraraya gelerek taksimin gerçekleştirildiğini beyan etmişlerdir....
Noterliği’nin 22/1996 yevmiye numaralı ve 25.01.1996 tarihli vekaletname ile katılanın vekili olarak yetkilendirildikleri, katılanın boşanma ve boşanmadan kaynaklanan mal paylaşımı, tazminat ve nafaka davaları açıp sonuçlandırmak, mahkemece verilen kararları gereği hükmedilecek meblağı icra yoluyla tahsil etmek üzere katılanın vekilliğini üstlenip, ücret ve masraf olarak çeşitli tarihlerde 27.000 Alman Markı ve 460 Avro aldıkları halde, belirtilen bu davaların sonucunda hükmedilen nafaka ve tazminat alacaklarına dair ilamlara istinaden alacaklı katılan vekilleri sıfatıyla yürüttükleri takiplerde; Avukat ... tarafından Şişli 4. İcra Müdürlüğünün 2003/14211 sayılı dosyasındaki takipte 23/02/2004 tarihinde tahsil edilen 16.316 ve Şişli 4....